10. BÖLÜM

1.1K 42 0
                                    

Sabaha kadar gözümü asla kapatmamıştım. Sinirden uyuyamamıştım resmen. Amcam resmen beni kontrol etmeye çalışıyordu. Sesimi çıkarmayacağımı bildiği için üzerime oynuyordu. Sabah saat 7'yi gösteriyordu telefonumun çalmasıyla gözümü pencereden çekip telefona baktım. Öykü bu saate pek uyanmazdı ama aradıgına göre önemli birşeydi.

-"Efendim Öykü"

-"Abim Amerikaya dönmüş ulaşamıyorum. Sende yoksun ve 3 tane adam eve girip şuanda eşyalarımızı topluyor. Üzerine birde sorularıma cevap vermiyorlar. Umay ne oluyor anlamıyorum polisi aradım adamlar polise ne dediyse özür dileyip gitti lan"

Gözlerimi devirip oturduğum tekli koltukta doğruldum.

-"Baban saolsun bizi Polat ÇAKIR ve Savaş ÇAKIR'a emanet etti. Yani Öykü'cüm şuanda yanındaki adamlarda onlara çalışan kişilerdir. Korkma kuzen birazdan yeni hapishanemize geçeceksin. Bir süre orada yaşayacaz."

-"Neeeeeeeeeeee!"

Öykü'nün çığlığı ile yüzümü buruşturup telefonu kulağımdan uzaklaştırmıştım.

-"Babam nasıl böyle birşey yapar ya hadi sen neyse beni ne diye bu olaya karıştırıyor"

-"Senin yüzünden olabilirmi acaba gidip her boku yumurtlamasaydın şuan o durumda olmazdın. Beni arayıp azarlamaya çalışma cezanı çekeceksin sende."

Telefonu kapatıp sinirle ayağa kalktım. Saat 12'de uçak vardı kahvaltıyı yaptıktan sonra çıkacaktık. Banyoya girip hemen üzerimdekileri çıkardım. Duşa kabine geçip sıcak suyu ayarladım. Uzun bir duş alıp bedenime havluyu sarıp çıktım.

Iç çamaşırlarımı giydikten sonra mavi kot pantolon üzerime beyaz kalın askılı badinimi giydim. Bavuluma eşyalarımı yerleştirip saçımı kuruttum. Saçlarımı balık sırtı örüp kulağıma küpelerimi taktım. Hafif bir makyaj yapıp beyaz spor ayakkabılarımı giyindim. Tüm eşyalarımı toparladıktan sonra bavulumu ve çantamı kapının yanına koydum. Saat 9 olmuştu bile telefonumu elime alıp odadan çıktım. Merdivenlerden inip kahvaltı masasına ilerledim. Herkes kalkmış yerlerini almıştı. Polat hariç herkes sofrada sesizce oturuyordu. Bende yerime oturup genel anlamda günaydın demiştim.

Tabağıma bir dilim omlet peynir ve zeytin aldım. Yavaş yavaş yerken karşı sandalyeye Polat oturmuştu. Suratı her zamanki gibi ciddi bir sekilde tabağına kahvaltılık koymuştu. Kimseyi umursamadan yemeğini yemeye başlamıştı. Tabağımdakiler bitince çayımı elime alıp yavaş yavaş içmeye başladım.

-"Biz artık yola çıkalım baba geç kalmayalım"

Savaş'ın konuşmasıyla bakışlarımı tabaktan kaldırmıştım. Sanırım vedalaşacaktık. Asla sevmezdim vedalaşmayı ama sesiz kalmak zorundaydım.

-"Kızlar size emanet çocuklar durumlar karışık biliyorsunuz"

Ne Savaş ne de Polat birşey demişti ikiside kafalarını sallamışlardı. Herkes ayağa kalkınca birlikte avluya indik. 2 adam ellerindeki bavullar ile yanımızdan geçip çıkmışlardı.

-"Dikkat edin kendinize Allah'a emanetsiniz"

Mitat amcanın konuşmasıyla herkes ile sarılmıştım. Savaş ve Polat'ta sarılınca çıkmıştık. Korumanın açtığı kapıyla arabaya binip geriye yaslandım. Savaş ön yolcu koltuğuna geçmişti Polat'ta yanıma oturmuştu. Sergen arabayı kullanıyordu. Ön tarafta 2 arka tarafta 2 araba ile havaalanına ilerliyorduk. Kendi aralarında birşeyler konuşuyorlardı. Onlara katılmayıp telefonumu açtım ve son dakika haberlere bakmaya başladım.

Istediğim şekilde ilerliyordu herşey. Planımın son kısmına geçmiştim artık. Yıllarca emek harcamıştım ben bu zamana gelebilmek için. Artık derin nefes alma zamanı bendeydi. Bütün haberleri inceledikten sonra telefonumu kapattım. Kafamı kaldırdığımda arabada durmuştu. Kapımın açılmasıyla arabadan indim. Diğerlerini takip etmeye başlamıştım. Güvenlik önleminden geçtikten sonra özel jetler yazan bölüme ilerledik. Pek üzerinde durmak istemiyordum. Sanırım kendilerine ait uçakları vardı. Hostesin bizi karşılamasıyla merdivenleri çıkıp uçağa giris yapmıştık. 6 koltuk vardı hepsinin konforlu olduğu belliydi. Cam kenarına geçip oturmuştum hemen.

SAVCI HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin