46. BÖLÜM

113 13 0
                                    

Yazar'dan;

Yüreğindeki yarayla iki dizinin üzerine düşmüştü. Sırtındaki kurşun izleri umrunda bile değildi Polat'ın. Sevdiğinin canı yanmıştı kalbi parçalara ayrılıyordu. Kolundan tutulup kaldırılmasına izin verdi. Gücü yoktu sanki tüm gücü kesilmişti. Sedye'ye yatırmışlardı bedenini. Etrafındaki kişiler birşeyler söylesede duymuyordu. Tek istediği şey Umay'ın yaşamasıydı. Polat'ı ameliyathaneye almışlardı. Yorgun bedeni kendisini uykuya teslim etmişti. Iki beden aralarındaki duvarlar ile aynı yerdeydi. Birisi sevdiği için yaşamaya çalışıyordu. Birisi bebeğini yaşatmaya çalışıyordu.

Aileleri çoktan hastahaneye gelmişlerdi. Öykü kendinden geçmiş bir şekilde ağlıyordu. Savaş annesinimi yoksa karısınımı sakinleştirsin bilememişti. Merve hanım kendi evladı gibi benimsediği iki genç içim feryatlar ediyordu. Büşra hanım ise kalbindeki ağırlık yüzünden nefes alamıyordu.

-"Benim bahtı kara kuzum, anasız babasız yavrum. Rabbim yüzüne baksın bebeğini bağışlasın"

Feryatlara eşlik eden bir diğer kişide Leyla hanımdı. Umay onun için bir başkaydı. Kendi evlatlarından asla ayırmamıştı. Dizlerine vura vura ağlıyordu. Mitat bey ne kadar belli etmesede göz pınarlarındaki damlaları asla durduramamıştı. Murat bey'de ondan farksızdı. Yeğeni canı olan kızın ölüm ve kalım savaşını bekliyordu. Abisinin emanetine bakamamıştı. Boğazındaki yumru asla gitmiyordu.

Sergen köşede durmuş adamlar ile konuşuyordu. Anlında'ki damarlar kendini belli ediyordu. Karşısında duran adamın boğazına yapışmamak için kendini zor tutuyordu.

-"Sergen"

Yanına gelen uzun boylu adama bakmıştı.

-"Ben Eren Umay hanımın yakın korumasıydım. Babam Harun bey ile çalışırdı. Vefat etmeden öncede Umay'ın yanından ayrılma dedi. Etrafa adamlar saldım bir kaç bilgi edindim. Önder'in abisi Halim yaptırmış diyorlar. Doğruluğunu bilemiyorum şuanda."

Sergen Eren'in konuşmasıyla çenesini kaşımıştı.

-"Tamam Eren bizim adamlarada bilgi ver toplanıp arasınlar o Halim piçini."

-"Tamam"

Sergen derin bir soluk alıp saçlarını karıştırmıştı. Kaç saat geçmişti bilmiyordu kimse. Herkes bir köşede çaresizce bekliyorlardı. Sürgülü kapı açılınca herkes doktorun yanına gitmişti.

-"Umay hanımın yakınları sizmisiniz.?"

-"Evet biziz kızım nasıl?"

Murat bey'in telaşla konuşmasıyla hemşire elindeki kundak ile çıkmıştı.

-"Bebeğin durumu iyi tebrik ederiz kızınız oldu."

Etrafı saran ağlama sesiyle herkes mutlulukla birbirlerine sarılmaya başlamıştı.

-"Rabbime şükürler olsun canımın canınını bize bağışladı."

Büşra hanım ellerini açarak dua etmişti.

-"Umay nasıl"

Doktor gözlerini ailenin üzerinden çekmişti.

-"Amaliyatı devam ediyor ciddi şekilde kan kaybetti kendisi. Ben net bir bilgi veremem sizlere geçmiş olsun. Bebeğin kontrollerini yaptıktan sonra teslim edeceğiz size"

Doktor konuşup yanlarından geçip gitmişti. Hemşire uzaktan bebeği gösterip ilerlemişti. Sevinçleri ile birbirlerine bakan aile fertleri başka bir doktorun çıkmasıyla ona bakmışlardı.

-"Polat bey'in yakınları"

-"Oğlum nasıl doktor bey?"

Maskesini çıkaran doktor derin nefes almıştı.

SAVCI HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin