-"Ne diyecem lan benim çocuğum olmayacak. Anne olamanayacaksın asla ama benden de gitmeme diyeyim. Lan ben kabullenemedim bu durumu. Umay'ın kabul etmesini nasıl bekleyim.!"
Doktorun konuşmasından sonra Polat'ın bağırarak konuşmasını duydum. Ellerim zangır zangır titremeye başlamıştı. Nefes alışverişlerim sıklaşmıştı. Duyduklarım çok ağır gelmişti. Bu olamazdı şaka yapıyorlardı kesin. Yavaşca kapıyı açıp içeriye girdim. Bakışlar bana dönünce gözlerimin bile titrediğine emindim. Ayakta durmakta zorlanıyordum. Polat beni görünce yutkunmuştu. Anlamıştı duyduğumu.
-"B- benden sakladığın bumuydu"
Sesizce konuşmam odada yankılanmıştı. Doktor sesizce yanımdan geçip odadan çıkmıştı.
-"Umay"
Sesindeki o çaresizlik yüreğimi kanatmıştı. Yalvararak söylemişti ismimi. Yavaşca yanına gidip titreyen bedenimi yataktaki boşluğa bıraktım.
-"Sen benden böyle birşeyi nasıl saklarsın Polat"
Gözleri dolmuştu gözlerim dolmuştu.
-"Ben nasıl söyleyebilirdim sana, benim çocuğum olamayacak nasıl derdim. Yapamadım kendime bile yediremedim. Tek çareyi seni kendimden uzaklaştırmakta buldum. Canını yakmak istemedim ama sen bana her sorduğunda canım yandı söyleyemediğim için. Bende daha çok öfkelendim kendime."
Yanaklarından süzülen yaşlara daha fazla dayanamayıp boynuna sardım kollarımı.
-"Eğer benim çocuğum olmasaydı sen beni bırakırmıydın Polat. Asla bırakmazdın yanımdan ayrılmazdın. Sen ne dediğinin farkındamısın be adam. Beni kendinden uzaklaştırsan bile birbirimize kenetlenmiş ruhumuzu nasıl ayıracaktın. Rabbim nasip etmiyorsa eğer vardır bir bildiği ama sakın Polat sakın isyan ettiğini görmeyeceğim. Dua edeceğiz rabbimize sığınacağız. İllaki bir yol bulacağız bunu sakın unutma. Ben çocuk için seninle evlenmedim. Ben seni sevdiğim için evlendim. Hastalıkta sağlıkta diye biz söz verdik. Sözümüzde duracağız kimse olmasa bile biz birbirimize destek olacağız"
Çatallaşmış sesimle konuşup daha çok sokuldum. Omzumda hıçkırarak ağlıyordu. Bende ondan farksızdım gözyaşlarım gömleğini ıslatıyordu. Boynumda soluklanıyordu küçük bir çocuk gibi sokulmuştu bana. O kadar çaresiz duruyorduki yüreğim daha çok ağrımaya başlamıştı. Elim saçlarında okşuyordum. Bir elim ensesinde, başım ise boynunda iç çekişlerimi duyuyordum.
-"Seni karşıma çıkaran rabbime şükürler olsun Papatyam. Seni bana nasip eden herkese şükürler olsun. 2 gündür çektiğim şu acıyı bilemezsin. Kıvramdım her gözlerine bakarken, yüreğimin üzerindeki o yük çok ağır geldi."
Yavaşca geri çekilip sildim gözlerindeki yaşları. Avucuma batan sakallarını okşayıp kara harelerine baktım.
-"Ne zaman öğrendin?"
Boğazını temizleyip elini belime koydu.
-"Gel uzan yanıma hadi"
Biraz yana kayınca hemen sol yanına uzanıp başımı koydum yüreğinin üzerine.
-"Buraya gelmeden önce demiştim ya sana kassıklarım ağrıyor diye. Ben o ağrıyı 2 haftadır çekiyordum. Önemsemedim ilk başlarda düğün stresidir diye. Dün akşam Sergen ile toplantı yapılacak yere gittik. Yine ağrım oldu dayanamadım çıktım oradan. Sergen zorla beni hastahaneye getirdi. Doktor arkadaşım Ahmet gece nöbetindeymiş. Tahlil test derken öğrendik. Varikosel diye bir hastalıkmış. Kist varmış ve o da kassıklarımdaki ağrıya neden oluyormuş. Çocuk sahibi olmamıda engelleyen şey oymuş."
Kafamı kaldırıp çöken yüzüne baktım.
-"Tedavisi var ama değilmi?"
-"Var güzelim ilk başta ilaçlı bir tedavi olucak ağrılarım azalıcak eğer kist kendi kendine düşmezse amaliyat dediler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI HANIM
General FictionKokusunu soluduğum zaman hayata dayir bir amacımın olduğunu hissetmem normaldi sanırsam. Sonunda müzik sona ermiş ve kimseyi umursamadan gözlerimizi birleştirmiş öylece duruyorduk. -"Bana iyi geliyorsun Umay beni sakinleştiriyorsun yaşamama sebep su...