Tam o an yanımdan resmen uçarak giden Polat ve Savaş ile üzerimdeki şoku atmıştım. Biz daha bir adım atmıştıkki Polat'ın yüzüne yumruk attığı adan iki seksen yere uzanmıştı. Yüzündeki acı ifade Polat'ın tekmesi ile acı bir feryada ev sahipliği yaptı. Savaş'ta Polat'tan farksız sinirle dövüyordu.
-"Abi bişey yap durdur şunları ya"
Öykü telaşla Arda'nın koluna vuruyordu.
-"Sen dua et ben susuyorum yoksa ilk döveceğim kişi sen olurdun. Demek Savaş ile birlikte olduğunu benden gizledin ha oh iyi oldu sana kavuşamadan ayrılın"
Arda resmen kaos'un içinde trip atıyordu ya. Etrafta çığlık ataraka kaçan kişilere baktım. Allahım sen bana sabır ver.
-"Polat yeter artık bırak şu adamı"
Yüksek ses ile konuşmama rağmen asla duymamıştı. Gözüm 3 adam ile gelen Sergen'e kaydı.
-"Ayır artık şunları Sergen"
-"O iş bende yenge merak etme"
Savaş ve Polat'ın omuzlarına dokunup hafif geriye çekti.
-"Abi siz yorulmuşsunuzdur gerisini ben hallederim."
Polat ayağa kalkıp üzerini düzeltirken Savaş anlındaki teri sildi. Sergen yüz üstü yatan adamların saçlarından tutup mermer zemini ikisininde kafasını vurmuştu. Duyduğumuz o ses adamlara acımamıza neden olmuştu. Öykü gözlerini sıkıca kapatıp hemen kolumdan tutunmuştu.
-"Götürün şerefsizleri depoya kapatın daha sonra devam edecez"
Savaş kenardq bekleyen adamlara emir verip bize dönmüştü. Arda'yı falan umursamadan Öykü'nün kolundan tutmuştu.
-"Gidiyoruz"
Tam Savaş'ın koluna yapışacakken kolumdan tutulmuştum.
-"Kızlar yürüyün hadi"
Polat kolumu sıkıca tutup Zişan ve Zümra'ya da emir verip ilerlemişti. Hızla merdivenlerden inip korumaların getirdiği araçlara ilerledik. Polat ön koltuğa beni oturtup kapıyı sertçe kapatmıştı. Kendi tarafına geçerken Arda ile birşeyler konuşup binmişti. Hızla arabayı kullanıyordu asla sesimi çıkartmayıp nereye gideceğimizi merak ile bekledim. Direksiyonu tutan parmakları bembeyaz olmuştu.
Acı bir fren ile durmuştu araba. Geldiğimiz yere baktığımda üç katlı büyük ve baya güzel olan bir villa'nın bahçesindeydik. Polat'ın hangi ara açtığı kapımı bile fark etmemiştim. Kolumdan tutup açılan evin kapısı ile içeriye girmiştik. Arkamızdan duyduğum araba sesiyle sanırım diğerleride gelmişti. Ihtişamlı ve geniş bir salona girdiğimizde, baş köşede oturan Murat amcam ve Mirza amca'ya baktım. Üçlü koltukta ise Mitat amca oturuyordu. Polat'tan kolumu hızla çekmiştim. Morartıcaktı neredeyse öküz.
-"Manyak bıraksana kolumu ya"
Öykü kolunu çekiştirerek geliyordu. Sonunda amcamı fark etmesiyle olduğu yerde durmuştu. Bir anda yüzünde sinir duygusu belirmişti. Kenardaki koltuğa oturup geriye yaslandım.
-"Ne oluyor çocuklar bu haliniz ne?"
Mirza amcanın sorusuyla nefes alışverişi hızlanmıştı Polat'ın.
-"Öykü ve Umay'a Selim ve Utku şerefsizi elbise göndermiş baba. Bize göz dağı veriyorlar."
Amcam hafifçe öne doğru eğilmişti.
-"Kızlar siz yukarıya çıkın"
Öykü öne doğru adımlayıp babasına baktı.
-"Yeter artık herşeyi anlatacaksınız bize. Bir gün kaçırılıyoruz, bir gün elbise geliyor. Yarın ne olacak oldürülecekmiyiz baba. Daha nereye kadar bizden saklayacaksınız ya"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI HANIM
General FictionKokusunu soluduğum zaman hayata dayir bir amacımın olduğunu hissetmem normaldi sanırsam. Sonunda müzik sona ermiş ve kimseyi umursamadan gözlerimizi birleştirmiş öylece duruyorduk. -"Bana iyi geliyorsun Umay beni sakinleştiriyorsun yaşamama sebep su...