47. BÖLÜM

164 13 0
                                    

Polat'tan;

Gözlerimi tekrardan dünyaya açalı 1 hafta olmuştu. Kendime gelir gelmez Umay'ı sormuştum. Ama duyduklarım ruhumu yaralamıştı. Kendimden geçecek kadar delirmiştim. Sakinleştiriciyle 2 gün uyuduktan sonra tekrardan uyanmıştım. Üzerimdeki yorgunluk ile sevdiğim kadının yanına gidebilmiştim. Bu süreçte kızımı görememiştim. Annesiyle görmek istiyordum. Umay'ın yoğun kan kaybından dolayı 2 defa kalbi durmuştu. Ama hayata tekrardan tutunmuştu. Şimdide yoğunbakım'da komadaydı. Vücudu kabul etmiyordu uyanmasını. Dirençleri yükselene kadar uyutulacaktı. Hem doğum yapmış hemde kurşunlardan kurtulmuştu. Bedeni dayanamamış ve kendini dinlenmeye almıştı. Solmuş yüzü, morarmış dudakları ve dağılmış siyah saçlarıyla yatıyordu yatakta.

Annemgilin söylediğine göre kızımız kimsenin sütünü içmemişti. Hazır süt vermek zorunda kalmışlardı. Ama o da bir işe yaramamış kilo almamıştı. Onun için az birşey hazır mama ile besliyorlardı. Sevdiğim kadının acısı bir yanımda kızımın acısı bir yanımdaydı. Yüreğimdeki yangın hep diri kalıyordu.

-"Abi"

Sergen'nin sesiyle camdaki bakışlarımı çektim.

-"Kendine gel kızın ne halde biliyormusun sen? Yengem uyandığı zaman seni bu halde görse kızmayacakmı sanıyorsun. Kızımı yanlız bıraktın demeyecekmi. Sen kendini toparlamazsan, yengem nasıl güçlü olacak. O ufacık kız ağlamaktan helak oldu. Git abi git ve kızına bak. Umay yenge'de kızınızın yanında olmanı isterdi."

Sanki bir adamı uyandırmaya çalışıyormuş gibi konuşmuştu. Ama benim gidecek halim bile yoktu. Korkuyordum kızımada birşey olacak diye.

-"Oğlum"

Annemin sesiyle arkamı dönmüştüm. Kucağında battaniye'de ki kızım ile gelmişti. Kulaklarıma dolan ağlama sesiyle girdiğim transtan çıkmıştım. Içimdeki ses ile adımlar attım. Kollarımı telaşla uzatıp kızımı istedim. Günler sonra kollarıma koyulan pembe battaniyede sarılmış bebeğimi görmüştüm. Minik burnu ve gözleri annesini anımsatıyordu. Siyah saçları ce kumral teni ise bana benziyordu. Ağlama sesi yavaş yavaş kesilirken iyice kucağıma çekmiştim. Gözlerimden akan yaşları umursamadan dudaklarımı anlına bastırdım.

-"Meleğim"

Hıçkırıklarım dudaklarımdan firar edip koridorda yankılanmıştı. Durmadan akan yaşlarım minik kızımın ellerine damlamaya başlamaştı. Gözlerini huzurla kapatıp uyumaya başlamıştı.

-"Rabbime şükürler olsun yavrum sustu sonunda."

Annem çatallaşmış sesiyle ellerini açarak dua etmeye başlamıştı. Kızımı kucağımda daha sıkı tutup camın yanına ilerledim.

-"Anne orada babacım"

Sanki beni duyacakmış gibi camın arkasına bakmaya başladım.

-"Anne uyanacak seni kucaklayacak sevecek. Onun mükemmel kokusunu sende kokluyacaksın. Onun huzurlu kollarında uyuyacaksın. Anne diyeceksin, ağladığında yanına koşacaksın. Annen seni çok sevecek benim minik kızım."

Elimle gözlerimdeki yaşları silip bebeğimi kokladım.

-"Abi"

Sergen yanımda durmuş bize bakıyordu.

-"Bulduk bunu yapanları"

Duymak istediğim o cümle bedenimi titretmişti.

-"Sergen icabına bakın onların kökünü kazıyın. Herkese söyle Polat ÇAKIR'ın karısının intikamı alınacak. Benim karıma, eşime bunu yaşatanlar yaşamayacaklar!"

Sert sesim etrafta yankılanmış ve duyulmuştu. Sergen gözlerini kucağımdaki kızıma yöneltti.

-"Sen merak etme abi ne kardeşim dediğim kişinin ne de yeğenimin intikamını yerde bırakmayacağım. Onlara bin mislini yaşatacağım, ölmek için yalvaracaklar."

Gözlerini gözlerime dikip hırsla bakmıştı. Işte benim dostum dediğim kişi bu adamdı. Sırdaşımdı en yakınımdı. Sesizce gidişine baktım. Öfkesini diri tutuyordu o adamlar saklıyordu. Koridordan gelen doktorları görünce bakışlarım onlara kaymıştı. Koşar adım yoğun bakım ünitesine girmişlerdi. Içime sızan korku iliklerime kadar inmişti. Kulaklarıma dolan o makinaların sesi kalbimin atışını hızlandırmıştı. Kucağımdaki miniğim huysuzlanmaya başlamıştı.

Umay'dan;

Yemyeşil bir ormanın içinde etrafıma bakıyordum. Tepedeki güneş etrafa öyle bir ışık saçıyorduki çiçekler daha güzel gözüküyordu. Arkamda duyduğum ses ile hemen arkamı dönmüştüm. Annem babam ve kardeşim bana bakıyordu.

-"Anne"

Sesizce fısıltım kulaklarıma ilişmişti. Koşar adım onlara ilerleyip anneme sarılmak istedim. Ama kollarımı ona uzatınca bir anda benden daha çok uzağa gitmişlerdi.

-"Umay güzel kızım"

Babamın sesiyle boğazımdaki düğüm ağır gelmişti.

-"Baba neden gittiniz sizi çok özledim."

-"Güzelim biz artık yalan dünyada sınavımızı tamamladık. Sıra sende sende o sınavını tamamlayıp geleceksin"

Kafamı iki yana sallamıştım hemen.

-"Ben sizi istiyorum sizi çok özledim"

-"Abla bizde seni çok özledik ama sen oraya gitmek zorundasın"

Minik kardeşimin sesiyle gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

-"Kızım meleğim bak kızın ve hayat arkadaşın orada seni bekliyorlar"

Annemin eliyle gösterdiği tarafa bakınca Polat ve yanında duran siyah saçlı güzel kız çocuğuna baktım. Gözleri aynı benim gözlerimdi.

-"Anne gekmeyecekmisin?"

Duyduğum o tiz ses kulaklarıma ulaşmıştı. Gözlerim dolmaya başlamıştı.

-"Papatyam kızımızın sana ihtiyacı var."

Polat'ın sesi kulaklarıma ulaşmıştı. Yüreğimde hissettiğim acı tüm bedenime yayılmıştı. Yavaş yavaş etraf kararmaya başlamıştı. Bilincim hala yerinde olsada bedenimdeki ağrı kendini daha çok gösteriyordu. Kızım vardı benim. Annem istememişti beni. Babam git demişti zamanı değil demişti. Yıllar sonra gördüğüm kardeşim en güzel gülümsemesiyle bakmıştı bana. Tüm duygularım bir anda karışmıştı. Ne hissetmem gerektiğini anlayamamıştım. Heyecan,  hüzün, mutluluk bu üç kavram birbirine girmişti. Gözlerimden süzülen yaşları silecek dermanım bile kalmamıştı. Daha fazla dayanamamıştım. Beni bekleyen o karanlığa kendimi teslim etmiştim.

Polat'dan;

İçerideki o yoğun telaş'tan beni koparan şey hemşirenin bağırması olmuştu.

-"Hastayı kaybediyoruz"

Işte bu cümle beni yakmış kavurmuştu. Hangi ara geldiklerini bilmediğim Savaş ve diğerleri'nin feryatları kulaklarıma ulaşmıştı. Sevdiğim kadın beni bırakıyordu kızımızı bırakıyordu. İliklerime kadar işleyen korku bedenimi ele geçirmiş kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Tüm uzuvlarım isyan ediyordu bana karşı. Bacaklarım titremeye başlamıştı. Kucağımdaki minik bebeğimi birisi almıştı. Kollarım boşluğa düşünce kendime gelmiştim.

-"SAVAŞ!"

Haykırırcasına bağırmam ile boğazım yanmıştı.

-"E-efendim"

-"Gidelim ve Umay Gece ÇAKIR'ın intikamını alalım. Herkes duysun işitsinki Polat ÇAKIR kan kusturacak. O kanın içinde herkesi boğacak.!"

Etrafa bakan gözlerim herkesi titretmişti. Canıma dokunanın canını yakarım demiştim. Demekki kimse beni anlamamıştı. Bizzat anlatacaktım.

SAVCI HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin