dört

8K 450 143
                                    

Bölüm 4: Rahatsız kumral

-

Bazenleri yıllarca büyüdüğünüz evinizden ayrılmak zorunda bırakıldığınızda kendinizi ne yapacağını bilemez bir halde bulursunuz. Orada istediğiniz kadar kötü vakit geçimiş olursanız olun; gittiğiniz zaman içinize isim koyamadığınız bir ağırlık çökerdi. Kadir'de şuan bunu yaşıyordu. İçinde bir telaş, bilinmezlik vardı. Ne yapacağını bilmiyor, karşısında dikilen adamın ona birşey demesini bekliyordu. Derinlerde biriken korkunç, acı dolu hatıraları ne kadar kötü olursa olsun, kilerini, battaniyelerle yapılmış yer yatağını, odasını aydınlatan o küçük sarı ampulü ve çıkardığı cızırtılı sesleri.. Bu sesler yıllardır ona güven vermiş, evinde hissettirmişti. Ama şimdi hiç tanımadığı bir adamın yanında ve tam onun odasında ne yapacağını bilemez şekilde duruyor, mahcup hissediyordu.

"Yatak zaten geniş rahatça sığarız.." kara saçlı adam elindeki havlu ile saçını kurulurken konuştu. Siyah saçları mümkünmüş gibi dahada koyulaşmıştı ve nemli tutamları tek tek anlına serpilmiş bir vaziyetteydi.

Kafasını kaldırdığı zaman karşısında öylece dikilen çocuğu görünce derince kaşlarını çattı.

"Sen demeden bir şey yapmıyorsun sanırım." diye homurdandı.

"Özür dilerim.."

Karşındaki genç çocuk özür dilediği zaman Yağız ağzı aralık bir şekilde ona döndü. Gereğinden fazla kibardı, üstüne üstlük hiç bir şey yapmamasına rağmen özür diliyordu. Sadece ona takılmak istemişti.

"Özür dilemeye gerek yok.." dedi Yağız rahatsız bir ses tonuyla.

Kadir az daha bunun içinde özür dileyecekken yapacağı aptallığı akıl edip dudaklarını birbirine bastırdı. Yağız ise yatağın üzerine fırlattığı telefonu alıp kaşlarını çatarak gelen mesajı okudu. Bir rahat vermiyorlardı.

"Ben sana havlu vereyimde duşunu al."

Yağız konuştuğu zaman Kadir başıyla onu onayladı. Kara saçlı adam dolabından bir tane büyük havlu ve saç havlusu uzattığı zaman Kadir bir erkeğe göre fazla minik sağ eliyle hepsini aldı. Küçük el Yağız'ın dikkatini çekmişti.
İçinden eli ne kadarda küçükmüş... diye geçirmeden edemedi.

Yağız giyinmek için arkasını dönünce Kadir kararsızlıkla ona baktı. Köyde sobanın üzerinde su ısıtıp banyo ettiği için burada suyu nasıl ayarlayacağını bilmiyordu.

"Şey..." diye başlayınca Yağız dolaptan kıyafet alıyordu. "Suyu nasıl ayarlayacağım?"

Yağız karşındaki çocuğun bu tavrına küçük bir kahkaha atmadan edemedi. Kadir karşında gözlerini kısmış kara saçlı adama bakarken elindeki havluyu sıkıyor, içinde akan sıcak sıvı kulaklarına ve yanaklarına hücum ediyordu. Artık rutin haline gelmişti bu utanma halleri.

"Sen sadece kırmızı renge doğru aç suyu ama fazla yaklaştırma yanarsın bu sefer." dedi Yağız hala hafif hafif gülerken. Kadir üstün körü bir teşekkür edip banyoya girdiğinde Yağız üstünü giyindi. Saçlarına hafif spreyinden sıktı, parfümü boynuna yavaşça yaydı. Bir süre sonra odasının kapısı çalınınca "Gel anne!" dedi. Bu evde o kapıyı çalacak tek kişi annesiydi çünkü.

Kapı açılınca kadın kafasını içeri uzattı ve gözlerini odanın içinde gezdirdi. Oğluna ilişince ise giydiği kıyafetlere dik dik baktı.

"Bir yere mi gidiyorsun?"dedi şüpheci bir ses tonuyla.

Yağız aynada kendine bakarken göz ucuyla annesine bakıp geri işine döndü.

"Evet?"

Kadın bıkkın bir nefes verince onu aldırmadı. "Oğlum akşam yemeğine kalsaydın. Bugün gitme bari." dedi kadın.

çocuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin