otuz dokuz

1.9K 166 54
                                    

Bölüm 39: Bizim evimiz, birbirimizin yanı

Bölüm şarkısı: Mor ve ötesi- bir derdim var

Yağız'dan;

Aklım bulanmıştı. Çevremdeki hiç bir şeyi duymuyor, algılayamıyordum. Bana git demişti. İstememişti. Kendi oğlunu evden kovacak kadar gözünü karartmıştı. Ve buna verdiğim en iyi tepki sadece arkasından şaşkınca bakmak olmuştu.

Olduğum yerde bir süre dikildikten sonra kafamı ağlama sesleri gelen yere çevirdim. Hala annemin sesi kulağımda yankılanıyordu.

"Al o piçide git evden!"

Evet her şeyin özeti bu cümleydi.

Histerik bir şekilde gülüp kapıyı kitledim hızlıca. Sesi kesilmişti. Hemen ağlayan çocuğun yanına gittim. Bacaklarını kendine çekmiş, alnı terlemiş ve yanakları kızarmıştı. Kesik kolunu korumak istermiş gibi kendi göğsüne çekmişti. Karşısına oturup kendime çektim ve kucağıma aldım. Anında başını boynuma gömerken ağlamaya devam etti.

"Yağız ben.. ben özür dilerim. Benim yüzümden oluyor her şey."

Elimi kalçasına koyup destekleyerek ayağa kalktım. Bir kolunu sıkıca omzuma sarmıştı. Odamda olan lavaboya girdim ve musluğun başına geldim. Kucağımdaki çocuğu yavaşça yere indirdim. Sağlam eliyle direk kolumu tuttu. Hala titrek nefesler alarak ağlıyordu.

Suyu açtım ve dikkatle kendime çekip "Gel bakalım.." dedim. İçimde büyük bir öfke vardı. O ağladığı için dişlerimi birbirine bastırıyordum.

Usulca bana yaklaştı. Elime aldığım suyu onun yüzüne nazikçe vurduğum zaman gözlerini sıkıca kapattı. Kafasını eğip suratını güzelce yıkadım. Yüzü hep kızarmıştı.

"Tamam ağlama geçti artık." dedim kumral saçlara dudaklarımı bastırırken. Burnunu çekti, mavi gözleriyle tatlı tatlı bakıyordu.

"Sana söz vermiştim değil mi? Sözümü tutacağım." diye fısıldadım suratını havluya kurulurken. O ara içerden cam kırılma sesi gelince ikimizde yerimizden sektik.

"Yağız.." Kadir korkuyla konuşunca sağlam elini tuttum ve tuvaletten çıktık. Annemin böyle yapmasından bende korkuyordum.

"Sen yatakta bekle ben kıyafet alayım biraz tamam mı?" dedim zor çıkan sesimle. Çok zoruma gidiyordu. Kadir masumca kafasını salladı. Dolaba ilerledim ve kapağını açtım. İçinde üst üste katlı olan bir kaç kıyafeti hızlıca alırken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Bedenim bile şoka uğramıştı. Dolabın arkasında duran büyük sırt çantamı alıp fermuarı açtım. Hızlıca eşyaları içine yerleştirdim.

"Şimdilik gidiyoruz.." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. "Ama annem anlar bizi, en yakın zamanda. Eminim."

Sanki kendimi kandırıyordum.

Kıyafetleri topladıktan sonra çantayı sırtıma geçirirken gözlerim masanın üzerindeki resme takıldı. Bir kaç saniye öyle durduktan sonra derin bir nefes verip çerçevenin içinde duran fotoğrafı alıp cebime koydum. Kadir dikkatle bana bakıyordu.

Gözlerimi kaçırıp "Gel hadi." dedim, biraz bekledikten sonra yanıma geldi ve sağ koluyla sıkıca elimi tuttu. Hala vücudu titriyordu.

Odanın kilidini açtım ve çıktık. Koridoru geçtikten sonra gözlerim salona kaydı. Annem koltukta dik bir şekilde oturmuş, yaşlı gözleri ile yere bakıyordu. Dişlerimi sıkıp dış kapıya yürüdüm. Dışarı çıktığımız zaman esen sert rüzgar vücudumuzu kesiyordu. Refleksle korkmuş çocuğu kendime sıkıca çektim, bana ayak uydurdu.

çocuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin