yirmi beş

3.9K 246 71
                                    

Bölüm 25: Tehlike altı

Şu bölümü bin kere silip yükledim sanırım. Amk wattpadi bozuldu yine ya.

Neyse ben bişi dicem

Şimdi dönüp önceki yazdığım bölümleri bir kaç kere okudum ve Yağız'ı yazarken öyle şüpheci bir anlatım kullanmışımki bir çoğunuz şerefsiz zannediyor, sakin olun dostlar Yağız bizden.

Yani ben bile okurken 'ulan bu bir piçlik yaparsa' diye tırstım anasını satayım.

Yağız sadece; Kadir bir bakıma kardeşi sayıldığı için biraz deli deli davranıyor, siz onu görmezden gelin ve sakince okuyun. O daha bazı şerefsizleri gondikleyecek.. salak çocuğum..

-

Gözlerimi araladığım zaman klasik beyaz tavana bakışarak uyanacağımı düşünüyordum. Ama öyle olmamıştı. Ve sorun şuyduki Yağız'ın dudakları ya da o yakışıklı yüzüne bakarkende uyanmamıştım.

Şuan kafamı dayadığım sıcak göğüste, sevdiğim kişinin meme ucuna bakıyordum.

Gözlerimi kısıp kafamı geri çektim ve olduğum yerde doğruldum. Bir kaç saniye bekledim çünkü gözüm kararıyordu. Sağlam kolumdan destek alarak yataktan indiğim zaman Yağız yattığı yerde biraz kıpırdandı ama sonra geri uykusuna kaldığı yerden devam etti.

Başım nedense çok fazla dönüyordu. Her şeyi boşverip lavaboya yöneldim. Adımlarım benden bağımsız bir şekilde hareket ediyordu sanki. Kapıyı açıp içeriye girmeden önce ışığı yaktım. Aynanın karşısında soluk yüzümü izledim bir kaç saniye. Beyaz tenim dahada açılmış, burnumun üzerinde olan seyrek çiller iyice belirginleşmişti. Gözlerim ise abiminki gibi hastalıklı ve soluk bakıyordu aynada duran kopyama.

Sadece bir kaç gün önce olan şeyler ikimiz içinde güzel ve heyecanlı bir durumdu. Ama bir o kadarda akılsızdı. Yağız benim dudağımı öperken ve bende ona ayak uydurmaya çalıştığım zaman sert adımlar kulağımıza ilişmişti. İkimizede kâl gelmiş gibi durmuştuk. Çünkü duyduğumuz sert ayak sesleri bizim sonumuz olabilirdi. Nihayet sırayla tuvaletten çıktığımızda dışardaki herkes gayet normal ve mutlu görünüyordu.

Ama artık birisi biliyordu.

Adım seslerinin yere uyguladığı kuvvetten, çıkardığı sesten bile o giden adamın sinir topuna döndüğüne emindim. Kalbim çıkacaktı sanki. Hiç tanımadığın birisini sırf erkekle öpüştü diye öfkelenmesinin tek sebebi homofobik olması olabilirdi. Fakat Yağız o gün bana Elif'in asla homofobik birisiyle arkadaşlık kurmadığını söylemişti.

Bu demek oluyorduki tuvalette bizi duyan kişiyle tanışıyorduk.

Dört gün geçmesine rağmen bir terslik olmaması ise güzeldi. Belkide ben fazla kasıyordum. Yağız zaten bir gün sonra olayı unutmuştu bile. Sanırım bir tek bu huyunu sevmiyordum; her şeyi çabuk boşveriyordu. Ayrıca inanılmaz özgüven sahibiydi. Bunu benim yanımda pek belli etmesede çevresine karşı otoriter olduğu kesindi.

Hâla açık olan tuvaletin kapısını kapattım. Sadece altımda olan baksırımı çıkartıp kirli sepetine attıktan sonra duşa kabine girdim. İyi bir duş alırsam belki kendime gelirdim. Tek istediğim biraz sıcak suyun altında durmaktı. Boşa gidiyordu ama... neyse onuda çiçekçiden aldığım maaş ile paranın birazını Çınar'a verirdim. Sonuçta burada kalıyorsam bazı şeyleri benimde yapmam lazımdı.

çocuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin