otuz altı

2.3K 166 42
                                    

İyi okumalar ✌️

Bölüm 36: His ve tutku

-

Uykumun en derin noktalarındayken kulağıma tek tek dolan seslere yüzümü buruşturdum. Bugün girmem gereken dersler vardı ama aşırı fazla uykum olduğu için yerimden kalkasım yoktu hiç.

Yüzümde bir kaç yumuşak baskı hissedince huzursuzca kaşlarımı çattım. Baskı sürekli yer değiştirirken en sonunda boynumda durdu. Bir süre sıcak nefesler tenime çarparken gıdıklamasına rağmen bir yandanda huzur vericiydi.

"Kadir hadi kalk."

Gözlerimi araladığımda biraz boş boş etrafıma baktım. Ardından hala boynumu uyuşukça öpen adama biraz daha yer açtım. Hala uykum olduğu için böyle yapınca iyice mayışıyordum. Hareketlenip iyice üstüme çıktığında tekrar gözlerimi kapattım. Öptüğü her yerden değişik sesler çıkıyordu.

"Derslerin nasıl?" dedi burnumun ucunu öpüp geri çekilirken. Gözlerimi huysuzca açıp "Öpsene güzel hissettiriyor," dedim.

"Soruma cevap ver." deyip daha demin öptüğü burnumu sıktı bu sefer. Kafamı geri kaçırdım.

"Miss gibi, vizelerimde yaklaştı zaten."

Yağız'ın dersleri çok fazla iyidi. Aynı üniversitede değildik ama sürekli beni çalıştırıp duruyordu. Geçen gün merak ettiğim için lisedeki notlarına bakmıştım. Hepside yüksekti, özellikle o illet ders olan matematik. Aslında bir kaç konu dışında bana kalırsa matematik basit bir dersti. İnsan istediği zaman her şeyi yapabiliyordu sonuçta. Ama heves olmayınca, o iş seni kendine çekmediği için bir çok kişi kaçmayı seçenek olarak görüyordu. Eh, sevdiremedikleri için oluyordu genellikle.

"Miss gibi demek ha?" deyip sırıtarak hızlı hızlı öpmeye başladı suratımı. Gülerek geriye kaçmaya çalıştığım zaman omzumdan tutup öpmeye devam etti. Gözlerim o ara duvardaki saate kayınca kaşlarımı çattım. Daha sabah beşe yeni geliyordu.

"Daha erkenmiş ya.." dedim dudaklarımı büzerek.

Beni takmadan köprücük kemiğimi öpmeye başladı. "Lavaboya kalkmıştım. Uyurken tatlı durduğun için sevesim geldi."

Boynumda, omuzumda ve yüzümde dolaşan dudakları tutkulu bir hale bürününce sağ elimi kaldırıp ensesinde olan saçlarına attım. Hafifçe okşarken bir eli yavaşça kalçama geldi ve küçük lobumu pijamanın üzerinden sıktı.

"Seni o kadar çok istiyorumki.." dedi dudaklarını dudağıma yaklaştırırken. "Kafayı yiyeceğim cidden."

Alt dudağımı ağzının içine alıp emmeye başladı. Saçlarını parmaklarımın arasından geçirirken yumuşak et parçasını dişleri arasında eziyor, bırakıyor ve tekrar aynı işlemi uyguluyordu. Öpmüyordu. Bir bebek emziğini nasıl ediyorsa o da dudaklarımı talan ediyordu.

Dakikalarca dudağımı emdi. Nefeslerimiz odanın içinde yayılıyor, birbirimizin yüzüne çarpıyordu. Ta ki odanın kapısı çalana kadar.

"Yağız o ses ne?"

Eslem teyzenin sesi normal bir tonda çıkarken Yağız ilk önce gözlerini iri iri açmış sonrada "Hassiktir.." deyip kendini yana atmıştı. Kalp atışım normalin üzerine yüksek bir hızla çıkarken kapıya dehşetle baktım. Anlamazdı değil mi?

"Ne sesi anne?" dedi Yağız boğuk bir sesle. İkimizde kapıya bakıyorduk.

"Yarra yedik.." diye fısıldadım düşüncelerimi dile getirirken. Yağız elinin tersi ile ağzıma vurup "Sus, vallahi çarmıha gerer bizi." dedi. Sinirle homurdandım.

çocuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin