otuz beş

2.3K 176 9
                                    

Bölüm 35: Tehdit edici gözler

-

Yağız parayı verip taksiden indiğimizde önümde duran mekana dikkatle baktım. Yağmur sesleri azda olsa içerden yayılan o sert müziği bastırıyordu. Garip, hoş bir görüntüsü vardı.

Yağız telefonu çalınca gelen yağmur sularını engellemek için ekrana tuttu. Onun dibine girdiğim zaman bana bir bakış atıp kendine çekti. Telefonu açıp kulağına götürdü.

"Lan geldik kapa.." dedi biraz yüksek bir sesle. Bir şeyler daha söyledikten sonra kapandı.

Hafif eğik bir şekilde hızlıca mekana girdiğimizde bu yerin ilk gittiğim yerden daha büyük ve güzel olduğunu anladım. Çoğu kişi orta yere çıkmış, partnerleri, arkadaşları ile dans ediyordu. Gözüm yanda duran dans eden çifte kayınca dudaklarımı birbirine bastırdım. Resmen dans ayağına birbirlerini elliyorlardı.

"Yağız gelsenize lan!" köşeden gelen sesle kafamı oraya çevirdiğimde iki kişinin bize seslendiğini gördüm. Yüzleri renkli ışıklar yüzünden seçilmiyordu.

"Gel hadi." Yağız bana yön verdiğinde ona ayak uydurdum. Oturan arkadaşları ayağa kalktığı zaman gözüm birisine değdi. Kaşlarım anlamayarak çatılırken tokalaşan adama dikkatle baktım.

"Ne demek seni seviyorum lan! Ne demek?"

O gün çocuğu döven kişiydi.

"Haluk ne yapıyon birader?" Yağız omzuna sertçe vurduğu adama gülerek bakıyordu. Arkadaşlardı..

"İyidir, benim salakla uğraşıyoruz." dedi sırıtarak.

Ben onları izlerken yanımda duran koltuğa geçen çocuk "Kadir sen misin la?" dedi kaba bir şekilde. Ona dönüp tip tip baktım.

"Evet." dedim yanağımın içini dişlerim arasına alırken. O ara Yağız ve çocuğu döven adama bir bakış attım. Ulan ben hayatımda böyle gereksiz bir tesadüf görmemiştim. Belkide fazla kasıyordum. İnsan sadece bir kaç saniye göz göze geldiğin kişiyi nereden hatırlayacaktı? Hem neredeyse 2 hafta geçmişti.

"Ne içiyoruz.." Haluk denen adam konuşurken gözleri bana değdi. Umursamaz bir tavırla çevirdikten saniyeler sonra tekrar bana döndü. Kaşları çatılır gibi olunca kendi kendi "Hassiktir bune lan?" dedi. Gözlerini iri iri açmış bana bakıyordu.

Hatırlamıştı.

Yağız ona bir bakış atıp kafasını bana çevirdi. Sonra tekrar Haluk'a dönüp "İnsan." dedi, gözlerimi devircektim şimdi.

Hala dehşetle bana bakarken benden çok o şaşırmış gibi duruyordu. Acaba Yağız bunun homofobik olduğunu biliyor muydu?

"Neye şaşırdın bu kadar?" koltukta oturan çocuk gevşekçe geriye yaylanarak konuştuğu zaman ensesini kaşıdı. Derdini anlamıştım..

O gün olan şeyleri biliyor olduğum için temkinliydi.

"Sikerim belanı Fırat, sus." dedi ona sertçe bakarken. İsminin Fırat olduğunu öğrendiğim adam ona parmak çekince gülmemek için alt dudağımı dişledim. Bu adamı hiç sevmemiştim.

O ara Yağız bana bir bakış atıp omzumdan tuttu ve yavaşça kendisine çekti. Kulağıma eğilip "O bakış neydi?" dedi. Sesi merakla çıkıyor, yüzümü dikkatle izliyordu.

Anlamayarak kaşlarımı çattığımda "Ne bakışı?" diye sordum.

"Haluk'u gördüğün zaman küçük çaplı bir şok geçirdin ya, onu diyorum." dedi şüpheyle. Haluk arada bir bize bakıyordu. O da Fırat'ın yanına geçmişti şimdi.

çocuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin