kırk

3K 160 66
                                    

Bölüm 40: Geride kalan soğuk hava

Beklediğinize değecek bir bölüm, uzun uzun yazdım. Kendimi tebrik ediyorum cidden asfdhdhafafsfsg

Keyifli okumalar canlarım ❤️❤️

Yazar'dan; (böyle devam edicem)

Rüzgar esmiyordu ya da yağmur yağmıyordu. Sadece keskin bir ayazı iliklerine kadar hissediyordu. Üzerinde duran ağırlığa biraz daha sokulurken titreyen dudaklarını açıp kapattı. Ağzının içinde kuru bir tat oluşmuştu ve bundan her zaman nefret etmişti genç oğlan. Rahatsız ediciydi. Kendi yanağı başka bir tene değince irkildi. Zira onun suratına değen kısım buz gibiydi. Ne kadar birbirlerine temas halinde bulunan bedenleri bir ateşin içinde ısınsada, dışta kalan kısımlar üşüyordu.

Yağız bayık bir ifadeyle kafasını koltuğun kenarına bastırdı. Yastık bile yoktu ve dar yerde her yerinin tutulduğunu hissediyordu. Üstünde yatan bedenle fark etmesede gecesi daha zor geçmişti anlaşılan.

"Hay sikeyim ya.." diye mırıldandı gözlerini kapatırken. Boğazından gelen bir huylanma hissiyle bir kaç kere öksürdü. Bu halinden nefret ediyordu! Kocaman delikanlı olmuştu ama vücudu soğuk havayı yediği an hassazlaşıyordu.

Şiddetli öksürüğün sesinden dolayı yerinden sekerek uyanan Kadir bir kaç saniye etrafına avel avel baktı. Ardından umursamazca kafasını tekrar sıcak göğüse koydu ve uykusuna devam etti. Yağız bıkkın bir nefes verip elini üstünde yatan çocuğun sırtına attı. "Uyu uyu, keyfini bozma sen." diye homurdandı. Bir yandan onun sırtını ovalarken yavaş yavaş üstüne çöken farkındalık ile zar zor cebinden telefonu çıkardı. Şifresini girip ekranı açarken kalbi hiç olmadığı kadar hızlanmıştı. İçinde küçük bir umut vardı.

Umut; o olmasa hiç bir şey yapamazdık. Değeri olan veya olmayan şanslara inanmak ve onların gercekleşmesini umut ederek yaşamak bizim en büyük direğimiz olabiliyordu. Lakin bu direk olmasa ve insan gibi düşünebilen bir varlığın sonu pek iyi yerlere çıkmazdı. Bizi ayakta tutan en büyük şey inançlarımız ve umutlarımızdı.

İşte umut dediğimiz ağızlara zarar kelime bu yüzden tehlikeliydi. Hayallerimiz birer toprağın altına gömülünce yaşadığımız burukluğun tedavisi oldukça zordu.

Aramalara girdi, mesajlara baktı.. Ve gördüğü tek şey bir kaç gereksiz isimdi. Ona lazım olan şey hepsinin arasında parlayan 'anne' yazısını görmekti. Ama yoktu. Hayal kırıklıyla bir nefes verdi.

Gözleri odanın içinde dolaşırken ısıtıcıya takıldı. Kaşları çatılır gibi oldu. Çünkü kapatılmıştı. Tamam, bu cihazı geceden sabaha kadar açık bırakmak kesinlikle doğru değildi ama kıçlarının donmasını istemiyorsa bunu yapmak zorundaydı. Sönük cihaza bakarken yavaşça üstünde ona tembel hayvan yavrusu gibi yapışmış çocuğu tutup doğruldu. Kadir'i yavaşça kenara yatırdığı zaman kumral saçları soluk pembe kumaşın üstünde dağıldı. Anlaşılan dün olanlar onu bayağı yormuştu.

Üst üste konulmuş pikeleri sıkıca ona örttü ve ayağa kalkıp esnedi. Kadir göründüğü kadar hafif değildi. En azından tutulan bütün kemikleri bunu haykırıyordu. Oda çok karanlıktı. Kış ayları olduğu için güneş geç doğuyordu. Paytak adımlarla lambayı açmak için kapının oraya gitti ama düğmeye bastığında hiç bir şey olmadı. Sinirle homurdanırken hızlıca bir kaç kere daha aç-kapa yaptı. Ama hiç bir tepki yoktu.

Elektiriklerin gittiğini ve ısıtıcının o yüzden söndüğünü anlayınca suratını astı. Ne yapacağını şaşırmıştı resmen. Kesin faturayı ödemediği için gitmişti. Onuda annesi ödüyordu ya, neyse. İkiside kalmıştı ortada.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

çocuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin