İsmini zorlukla söyleyebilmiştim. Sesimi duyar duymaz dondu kaldı. Geri çekilip yüzüme baktı. Ağzından kanım akıyordu. Gözleri her zamankinden soğuktu. Bir katilin gözleriydi.
Elleri titriyordu. Beni bırakınca yere yığıldım.
"Elena?"
Boynumu tuttum ama kanı durduramıyordum. Başım hızla dönüyor, önümü göremiyordum.
"Elena? Aşkım. Çok üzgünüm. Yardım edin. Ona yardım edin. Ölüyor!"
Sonrasını hatırlamıyorum. Yatağımda uyandım. Boynumdaki sızı beni uykumdan uyandırdı.
"Ah!"
Elim hemen boynuma gitti. Sargıların altında sızlıyordu. Doğrulup etrafıma baktım. Yanımda iki tane adam bekliyordu. Lucian'ın adamları. Bana bakmadılar. Kıpırdamadan nöbet tutuyorlardı.
"Neredeyim ben?"
Cevap vermediler. Odamda olduğumu biliyordum. Ama biraz değişmişti.
Kapı açılıp da içeri Lucian girince korktum. Yanında tepsi taşıyan bir kadın vardı.
Hiçbir şey söylemeden yanıma oturdu. Yüzümü inceledi. Ciddiydi. Konuşmaya cesaret edemedim. Tepsideki bardağı alıp bana uzattı.
"İç."
"Nedir bu?"
"Kan."
Anlamamıştım. Benden kan içmemi istiyordu.
"İçmek istemiyorum."
"İç, Elena."
Başımı çevirdim ama çenemden tutup ona bakmamı sağladı.
"İç şunu."
Bardağı elime aldım ama içmeye hiç niyetim yoktu. Midem bulanmıştı. Kusmak üzereydim.
Lucian hızla elime vurunca bardak fırladı. Lucian'ın gözleri kıpkırmızı olmuştu. Çok korkunçtu. Kendi bileğini ısırdı ve ağzıma dayadı. Ne kadar çırpınsam da işe yaramadı. Kanını içmek zorunda kaldım. Tadı berbattı.
Kolunu çekince biraz kustum. Lucian kalkıp odadan çıktı. Yanında gelen kadın çarşafları değiştirdi. Beni banyoya soktu. Yıkanıp giyindim. Beni alıp Lucian'ın odasına götürdüler.
Şöminenin başında sessizce oturuyordu. Oturmamı söyledi. Ben de oturdum. Kan yüzünden hala midem bulanıyordu.
"Sana neden kanımı içirdiğimi biliyorsun, değil mi?"
Başımı salladım. Aklıma gelmiyordu. Herhangi bir sebeple içirmiş olabilirdi.
"Sadece bir an canın yanacak. Sonrası uykuya dalmak gibi olacak."
"Sen neden bahsediyorsun?"
Hızla yanıma gelince irktim. Lucian başımı ellerinin arasına aldı ve daha ne olduğunu anlamadan olan oldu.
Güneş. Gözümü açmadan sıcaklığını yüzümde hissedebiliyordum. Sıcacıktı. Aydınlık, kapalı göz kapaklarımın ardından beni rahatsız ediyordu. Gözlerimi açmaya korkuyordum.
Vücudumdaki kıpırdanmayı hissedebiliyordum. Bir şeyler değişmişti. Kafamda binlerce ses vardı. Her şeyin ve herkesin sesi.
Sonunda gözlerimi açtığımda bir çift meraklı gözle karşılaştım. Buz gibi maviydi bu gözler. Lucian hiçbir duygu belirtisi göstermeden geri çekildi. Koltuğuna oturdu.
Aynı anda her şeyi görüyordum ve duyuyordum. Burnuma garip kokular geliyordu. Boğazım yanıyordu.
"Sonunda kendine geldin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendileri : Vampirler ve Kurtadamlar
VampireTüm Hakları Saklıdır© Yayımlanma Tarihi: Nisan 2015