"Lidya kızım, şu çamaşırları Uraz abinin odasına götürür müsün?" diye rica etti Hale teyze.
Uraz'ın odasına girecektim.. Onun kokusunun dolduğu ortama.. Titreyen kalbime engel olmamıştım... Her ne kadar ondan vazgeçmeyi denesem de, onunla ilgili herşeyde kendime hakim olamıyordum. Uraz benim kalbimin yangınıydı.
" Tabiki Hale Teyze... Ben götürüyorum o zaman.." dedim kekelercesine.
Elimdeki çamaşırlarla Uraz'ın odasına girdim ve çamaşırları yatağının üstüne bıraktım. Daha fazlasını yapamazdım. Kendi hallederdi gerisini diye düşündüm. Elimle gözlerime girmeye çalışan saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp arkamı dönecektim ki, kolumdan tutulup çekilmem ile az daha düşüyordum. Kolumu tutan eller düşmemi engellemişti. Şaşkınlıkla kolumu tutan kişiye bakmıştım. Uraz'dan başkası değildi.
"Ne işin var bu odada?" diye sordu çatık kaşlarıyla.
Bu adamın karşısında ne diyeceğimi bilemiyordum. Onun yanında dilim lal oluyordu. Ve şimdi burnuma gelen kokusu ciğerlerimi uğuşturuyordu sanki.
"Hale teyze çamaşırları senin odana koymamı istedi Uraz.. abi.."
Kolumu bırakmıştı. Hala gözlerini dikmiş bir şekilde bana bakıyordu. Ama bu sefer farklıydı... Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Ümit etmeli miydim?
" Bir daha izinsiz odama girme! Annem istemiş dahi olsa da. " aynıydı. Ne bekliyordum ki.
"bu kadar kötü olamazsın Uraz abi" dedim ve devam ettim.
"Ben senin düşmanın değilim! Ben sana ne yaptım ki bana böyle davranıyorsun?" dedim dolu gözlerimle.
"Çünkü senin aşk sandığın bu duyguların önüne geçmeye çalışıyorum Lidya!" dedi sesini yükselterek.
"Neden..." anlamıştı. Anlamıştı işte..
"Aptal mı sanıyorsun sen beni? Bilmiyor muyum bana olan ilgini?" hırsla arkasına döndü ve tekrar bana baktı.
"Abi dediğin kişiye ilgi duymamalısın lidya... Kardeşler abilerine ilgi duymaz." her bir kelimesi iğne gibi işleniyordu kalbime. Dikiş tutmayan yaralar tekrardan kanıyordu.
" Uraz..." dedim yalvarırcsasına.
"Abi lidya! URAZ ABİ!" bağırması ile sıçramıştım. Ağladığım için görüş alanım bulanıklaşmıştı. Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.
"Sen benim abim değilsin!" diye sesimi yükselttim.
"Abinim lidya! Abin!" dedi bana doğru bir adım atarak.
"Sen benim abim değilsin! Aramızda kan bağı bile yok!" dedim hırsla.
"lidya beni çıldırtma!" diye bağırdı.
"Ben çok mu çirkinim Uraz?" dedim dolu gözlerimle ona bakarak.
"sorun bu cilt lekelerim mi? Bu yüzden mi bana iğrenç mişim gibi davranıyorsun uraz?" kalbimi yaralayan düşüncelerimi birer birer dile savurdum uraza karşı.
"Saçma sapan konuşma lidya!" dedi düz bakışları ile.
"Yalan mı? Bu yüzden değil mi? Tek bana bakışın farklı! Tek bana iğrençmiş gibi bakıyorsun! Uraz sen beni görmek bile istemiyorsun." dedim ağlayarak.
"Ne saçmalıyorsun kızım sen! Duydun mu benden böyle kelimeler! Duydun mu hiç! Sen neyden bahsediyorsun!" dedi ve sinirle gözlerini yumdu. Gözlerini açmış ve hırsla kolumu tutmuştu.
"Senin dış görünüşünü yargılayacak bir kelime çıktıysa ağzımdan, adam değilim lan ben! Sen ne saçmalıyorsun!" yüzü ile yüzümdeki mesafeyi kapatmış, adeta hırlamıştı.
"Ulan ben dostumun kardeşine yan gözle bakmamak için kendimden bile kaçıyorum." sustu ve devam etti.
"Kız gelmiş bana neler diyor!" alnını anlıma yaslanmışdı gözleri kapalı şekilde.
"Olmaz lidya...." ve yine sessizlik..
"Sen ve ben olmaz...." kolumdaki elini yavaşça bırakmıştı.
"Uraz....." diye fısıldadım.
"Uraz abi diyeceksin!" dedi tekrar kalbimi ezip geçerek.
"peki Uraz abi." sustum. Sustu. Sustuk...
" doğru diyorsun. Sevmemeliyim seni. Ve gözümü açtığın için teşekkür ederim Uraz abi." dedim acı bir gülümsemeyle.
" Ama senden tek bir isteğim olacak" dudaklarımın titremesi konuşmama engel oluyordu. Ama yine de kalbimde yara yapan kelimeleri dökebildim.
"Bana tiksiniyormuş gibi bakma lütfen.." dedim. Yüzüne bile bakmadan odadan çıkıp gittim.
"Ben senden tiksinmiyorum lidya.." dedi uraz
"bu güzellikten nasıl tiksinebilirim ki" diye devam etti.
"Ben sana karşı birşeyler hissetmemek için on takla atarken, sen böyle düşünmemeliydin lidya" demişti Uraz ama, lidya çoktan gitmişti.
🗞️
"Kardeşi olarak görüyormuş!" dedim sesimin çıktığı kadar.Yürüyordum. Ayaklarımın götürdüğü yerlere. Yürüyordum ama nereye. Kalbimin ağrısı katlanılamaz derecedeydi. Beynim allak bullak bir haldeydi. Adam akıllı düşünecek halim kalmamıştı. Saatin kaç olduğunu dahi bilmiyordum. Sorun şu ki, ben ne halde ve nerde olduğumu da bilmiyordum ki.
Buğulu gözlerimin gördüğü kadar bakıyordum sedelenerek attığım adımlara. Koca bir karadeliğe düşmüştüm sanki. Uraz'ın karadeliği. Sanki boğazım bir el tarafından sıkılıyordu.
Şu koca dünyada nefes almak bir bana fazlaydı. Şu koca dünyada herşey fazlaydı değil mi? Aşkın böyle acı verici olduğunu söylememişti abim bana. Abim de böyle acı çekmiş miydi? Nasıl dayanmıştı?
Ayağımın burkulması ile diz üstü düşmüştüm yere. Yere sürtülen dizlerim ve ellerim kanamıştı. Kalbim kadar acı hissettirmiyordu. Dayanamıyorum, dayanamıyordum. Hıçkırıklarıma engel olamamış ve hırsla bağırmıştım.
"İstemiyorum seni!"
"Seni artık sevmek istemiyorum Uraz!"
"Seni sevmek bir gün değil, her gün ölmekle eş değer."
"Kendimden nefret ediyorum!" ve tekrar bağırdım.
"Senden nefret edemeyecek kadar seviyorum. Ama seni sevdiğim için kendimden nefret ediyorum." diye bağırdım ama sesim yetmemişti. Ağlamaktan sesim kısılmıştı.
Arkamdan gelen araba sesiyle başımı arkaya çevirmiştim. Gözlerim buğulu olduğundan ve arabanın ön farlarından dolayı bakamıyorum.
Elimle ışığın gelmesine engel olmaya çalıştım. Gözlerim ağrımaya başlamıştı. Başım ağrıyordu. Ayağa kalkmaya çalıştım ama nafile. Bacaklarım güçsüzce kendini salmıştı.
Arabanın kapısı açılmış ve içinden biri inmeye başlamıştı. siyah ayakkabılarını görmüştüm. Kim olduğunu henüz kestiremiyordum. Korku dolu gözlerim ve hızlı atan kalbimle yerden kalkmaya çalıştım. Kalkmıyordum.
Dizim çok fena acıyordu. Daha fazla dayanamıyordum. Gözüm kararmaya başlamıştı sanki. Kulağımdaki uğultuları engellemek için ellerimi kulaklarıma bastırdım.
"Abi..." abimi istiyordum. O olmadan kendimi korunaksız hissediyordum. Siyah ayakkabılı kişi bana yaklaşıyordu. Korku ile daha fazla dayanamayıp kendimi karanlığa bıraktın.
"Lidya..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Aşk
Teen Fiction" Perdeni kapatsan iyi olur komşu kızı. Kapat ki seni görmesinler."