7.

3.4K 164 31
                                    

Lidya : tişörtü odana bıraktım.

Hazan : tamam hemen yanıma gel.

Lidya : Uraz orda mı?

Hazan : yok nerde bilmiyorum. Ama çabuk ol. Demir abi varken bir şey diyemez.

Lidya : tamam geliyorum.

Çevrimdışı..

Başıma Uraz gibi bir bela almak istemiyordum. Bir tişört için bile canımı okurdu. Zaten yeterince dert oluyordu bana. Kafa dinlemek için geldiğim şu tatilin içine ediyordu yine.

Ben Uraz'dan uzaklaşmaya çalıştıkça, Uraz burnumun dibinde bitiyordu. O etrafımda olduğu sürece onu içimden atmak benim için zor olacaktı. Uraz bunu kasten yapıyordu. Sanki huzurumu bozmaya yemin etmişti.

Valizin fermuarını kapatıp ayağa kalktım. Üzerimi düzeltip rahat bir nefes aldım. Kapının açılıp kapatılma sesi ile korkarak arkamı dönmüştüm. Uraz şuan karşımdaydı! Dudağının kenarını kıvırıp sinsice gülümsüyordu. Tek eli arkasındaydı. Kapının kilitlenme sesini duyunca gözletimi açabildiğim kadar açtım.

"Nereye kadar kaçmayı düşünüyorsun Lidya?" dedi alayla. Yutkundum. Onunla aynı ortamda olmak beni ürkütüyordu.

"Kaçamıyorum... Neden kaçmam gerekir ?" dedim.

"Benden lidya.."diyerek yaklaşmaya başladı.

" Amacını anlamıyor muyum sanıyorsun? "dedi bir adım atarak.

" Ne amacım varmış? "diye surdum.

" Tişörtümü alıyorsun.. "sustu ve devam etti.

" Ve üzerine giyip bana 'yanlışlıkla' olduğunu söyleyip fotoğraf gönderiyorsun... "ve devam etti.

" Lidya sence de bunlar çok saçma değil mi? " dedi tek kaşını kaldırarak.

" Sen sadece saçmalıyorsun..."sustum ve devam ettim.

" Senin tişörtün olduğunu bilseydim bırak giymeyi, dokunmazdım bile"dedim çatık kaşlarımla.

"Sence de artık pes etmen gerekmez mi lidya?" dedi

"Ne için?" diye sordum.

"Beni elde edemeyeceğini anlaman gerekiyor. Bu kadar çabalama" dedi alayla.

"Sen kimsin? Ne sanıyorsun kendini! Seni sevmiş olabilirim! Ama sana muhtaç değilim! Seni nasıl bunca zaman tek sevmiş isem. Şimdi de tek başıma seni unuturum! İnan artık gözümde değerin kalmadı." dedi hırsla, dolu gözlerimle.

" Senden kurtulmak için ben buraya geldim! Sırf senin beynimden ve kalbimden silmek için! Şimdi gelip karşıma sana olan duygularımla alay edemezsin!"gözyaşlarımı elimin tersiyle silip tekrar konuştum.

" Ama yok... Doğru ya. Uraz beyimiz için sevmek yetmez! Onun için dış görünüş ön planda her zaman! Aptal ben! Salak ben bunu bile bile ümit ettim! "diye bağırdım.

" Lidya... "konuşacakken onu susturdum.

" Sus! Sen konuşmayacaksın! Bu sefer ben susmayacağım! "dedim.

Bir hışımla masanın üzerindeki ıslak mendili aldım.

" Ben sırf senin için kusurlarımı saklamaya çalıştım "diyerek ıslak mendil ile yüzümü silmeye başladım.

" Sırf o kehribar gözlerin bana da güzel baksın diye Allahın her günü kusurlarımı kapattım". Dedim ağlayarak.

"Bak! İyi bak! Hadi söyle! Lidya kusurların midemi bulandırıyor, görüntü kirliliği yapıyorsun, seni yanıma yakıştıramıyorum desene!" diyerek ıslak mendili fırlattım Uraz'a.

Islak mendil paketi Uraz'ın göğsüne çarpıp yere düşmüştü. Uraz tepkisiz bir şekilde beni izliyordu.

" Bundan sonra seni sevecek bir lidya yok! "dedim.

Kapıya yöneliyordum ki Uraz hızla yanıma gelip kollarını bana sarmıştı. Uraz bana sarılıyordu... Yanlış zamanda sarılıyordu bana.

" Özür dilerim! Özür dilerim! Sana bunları yaşattığım için özür dilerim." dedi.

" Bırak! Artık çok geç! "dedim ve onu ittim. Uraz dengesini sağlayamayarak yere düşmüş ve yatağa tutumuştu.

Uraz ayağa kalkmış ve yüzümü avuçlarının arasına almıştı. Gözleri dolu bir şekilde gözlerime bakıyordu.

" Aptal olan sen değilsin. Aptal olan benim. "dedi ve devam etti.

" İnan yada inanma. Bu kusur diye adlandırdığın şeyler seni daha da güzel yapan. Lidya...."diyerek gözümün altına öpücük konudurdu.

" Lidya sen hayatımda gördüğüm en güzel kızsın. Ama ben seni sevemem. "dedi ve diğer gözüme de öpücük konudurdu. Yüzümde hissettiğim dudaklar ile gözlerimi sıkıca kapattım.

Bu kadar kolaydı işte... Onun yanında kendimi savunamıyordum. Beni etkisi altına alıyordu...

" Yapma Uraz.... Abi... "dedim. Böyle olması gerekiyordu.

" Haklısın. Ben senin abinim. "dedi burukça.

" Böyle olması en doğrusu. Ben artık senin peşinden koşmaktan yoruldum. Sen benim her zaman abimdin. Ve öyle kalacaksın. "diyip kapıyı açıp, urazı ardımda bırakarak çıktım.

🗞️

Uraz ile olan konuşmamızın ardından saatler geçmişti. Otelin eğlence mekanında oturuyorduk şuan. Kollarımı göğsüme bağlayıp sessiz sakin etrafı izliyordum. Abim ise Urazla birşeyler konuşuyordu. Hazan ise elindeki telefon ile kendini çekiyordu. Canım cidden sıkılmıştı. Yan tarafta gördüğüm balkonla gülümsedim. Biraz hava almak iyi gelebilirdi.
Telefonumu elime alıp ayağa kalktım. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp, üstümdeki elbisemi düzelttim.

"Noldu Lidya? Nereye?" diye sordu abim.

"Sıkıldım. Biraz hava almak için balkona çıkacağım." dedim sıcak bir gülümseme ile.

"Tamam çok durma gece serin olur burası. Hasta olmanı istemem" dedi abim. Abime karşı gülümsedim.

"Tamam abicim." dedim ve hazan'a bakış attım.

"istersen sende gel hazan?" diye teklif ettim.

"yok ben otursam daha iyi." dedi. Onaylar biçimde gülümsedim. Ve balkona doğru gittim.

Balkona girdiğimde karşımdaki manzara beni büyüledi. Büyük bir deniz manzarası huzur veriyordu. Ve ay ışığı da buna dahil.

Balkonun demirliklerine dayanıp başımı gökyüzüne çevirdim. Huzurlu hissediyordum. Bu özgürlük değerindeydi.

Gözlerimi açıp yıldızlara bakmaya başladım. Muazzam görünüyorlardı. Hatta şu iki parlayan yıldızı annem ve babam olarak görüyordum. Onlar gökyüzünde hep bizi izliyorlardı. Hayal ettim... Onlarla olmayı hayal ettim.

Aniden belime sarılan kollar ile irkildim. Sıkıca sarılmaya başlamıştı. Kim olduğunu anlayamadım.. Kafasını boynuma gömmüş kokumu içine çekiyordu. Titreyen ellerimle ondan kurtulmaya çalıştım. Bu Uraz değildi... Uraz böyle kokmazdı. Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Elleri vücudumda geziyordu... Sırtımı göğsüne hasladı...

" yapma..."

Kusursuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin