Karşımdaki perdeleri kapalı olan pencereme doğru dalgın bir şekilde bakarken, dizlerimi kendime doğru çekmiş bir şekilde yatağımda oturuyordum.
Dolu olan gözlerin daha fazla kendini tutamamış ve usulca akmıştı yanaklarımdan boynuma doğru. İnsan büyüdükçe sessiz ağlamayı öğreniyordu. Hayat öğretiyordu. Sevmek nasıl bu kadar hem güzel hem yakıcı oluyordu? Keşke dedim. Keşke bir mucize olsa.
Odamın kapısının tıklanmasını duyuyordum. Gel diyecek kadar bile halim yoktu. Abimden başkası olmazdı Zaten. Benim ondan başka kimim vardı ki?
"Lidya?..."
Bacaklarımı yatak örtüsünün altında geçirerek, yatış pozisyonuna geçtim. Ağladığımı görmesini istemiyordum.
Ses vermeyince kapının kolunu indirmiş ve içeriye girmişti. Kaşlarını çatıp göz ucuyla bana bakıyordu."Güzelim? İyi misin? Yemek de yemedin." endişelendiğini anlayabiliyordum.
"aç değilim abi." dedim üstümdeki örtüyü daha da üstüme çekerek.
Abim yanıma doğru yaklaşmış ve yatağımın kenarına oturmuştu. Sorgulayıcı gözlerini gözlerime sabitlemişdi.
"neyin var lidya? Benden saklama lütfen." abimin şefkat dolu sesi ile daha da ağlama isteği geliyordu.
"Birşeyim yok abi. Sadece iyi hissetmiyorum." dedim onu inandırmak istercesine.
" Buna inanacağımı mı sanıyorsun lidya?" dudaklarını yalayıp konuşmaya devam etti.
" Benden birşey saklamanı sevmiyorum Lidya. Ben senin abinim. Her konuda sana ne olursa olsun destek olacağımı biliyorsun. " ellerimi avuç içine alarak şefkatle baktı gözlerime.
Artık kendimi tutamamış, gözyaşlarımın akmasına izin vermiştim.
"Ben güzel değil miyim abi?" dedim başım eğik bir şekilde. Ağlayışım ufak tefek hıçkırıklara neden oluyordu.
Abim ise şaşkınlıkla avuçları ile yanaklarımı tutmuş, baş parmağı ile gözyaşlarımı silmişti."Sen kimsenin farkedemeyeceği kadar güzelsin Lidyam." dedi gözlerime buse kondurarak.
"Seni güzel bulmayan ya kördür, ya da güzellik kavramının ne demek olduğunu bilmiyordur." dedi ve kaşları çatık bir şekilde yüzüme baktı.
"hem sen neden böyle düşüncelere daldın? Ne seni bu kadar üzdü güzelim."
" Sadece..."
"sadece ne?" soru sorar gözlerini gözlerime dikti.
" Bu hoş durmayan cilt lekelerimi sevmiyorum. İnsanlar bana iğrenir gözlerle baktığını hissediyorum abi." düşünürken bile ağlama isteği geliyordu. Kendimi tutamıyordum. Kollarımı abimin beline sarıp, göğsüne yasladım kafamı.
"Evden çıkmak istemiyorum. kimse ile arkadaş olamıyorum. Kimsenin yüzüne bakamıyorum. Bazen yok olmak istiyorum abi." hıçkırıklarımı tutamamıştım.
"Ne demek yok olmak! Lidyam sen ne kadar güzel olduğunun farkında mısın? Kusurların sandığın bu lekeler bile güzelline güzellik katıyor. Abin olarak. sırf güzel olduğun için, seni kimsenin görmesini dahi istemiyorum bazen." ve konuşmaya devam etti.
" Seni bu düşünceleri kim sürüklüyor bilmiyorum ama! Saçma sapan düşünceleri at aklından. İnsanların bakışlarını değiştiremezsin. Yüzünde en ufak sivilce olsa bile yargılarlar. İnsanlar ne yazık ki taş kalpli, kalpleri zihinleri kirli. " abim kollarını bana sıkıca sararak. Ve başımın üstüne sıcak bir öpücük bıraktı abim. O iyiki vardı. Sırtımı yaslandığım tek dayanağımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Aşk
Teen Fiction" Perdeni kapatsan iyi olur komşu kızı. Kapat ki seni görmesinler."