13.

3K 166 9
                                    

Medya : Demir

Demir'den

Aylar önce kalbime düşen tohum parçasıydı onun varlığı. Ansızın, farkında bile değilken yeşerdi yüreğimde. Gülüşü güneşi. Bakışları toprak. Sesi kalbimde büyümesini sağlayan suydu...

Yüreğimde büyüttüğüm bir fidandı o. Yüreğimde filizlenen aşktı onun varlığı...

Bir kış ayıydı, yüreğime dokunduğu zaman. Yüreğimi esir aldığı zaman.

O gece lidya uyuduktan sonra, çekildim bir kenara. Tek başıma kalma isteği doğdu içimde. Tek başıma düşünmek, tek başına toparlamak, tek başıma atlatmak. Sonuçta tek başımaydım. Kardeşim için tek ve dik durmalıydım.

- 5 ay önce -

Evden çıkıp bahçedeki sedirlerden birine oturdum. Rahat nefes almak adına yasladım sırtımı. Başımı gökyüzüne çevirip, seyrettim kara bulutları soğuk havayı aldırmadan.

Yorgundum. Beden olarak değil... Ruh yorgunluğu.. Kafa yorgunluğuydu bu. Devası bulunmayan bir yorgunluk. Nefesimi kesen bir yorgunluk vardı üzerimde.

Dik durmak hiç kolay değildi. Güçlü davranmak zordu. Gücün yokken güç vermek zordu. Dağınık olup, toparlamak zordu.

Bu hayat demir olmak için zordu....

"Demir abi..?"

Duyduğum nayif ses ile gözlerimi açmış ve kafamı kaldırıp sesin sahibine çevirmiştim. Gece gece ne işi vardı bahçede?

" gel hazan" dedim yerimden doğrulup düzgün bir şekilde oturarak. Hazan yan tarafıma oturmuş ve ışıltılı gözlerini bana dikmişti.

"Senin ne işin var bu saat de bahçede?" diye durdu düz bakışlarımla.

"camı kapatırken seni gördüm bahçede. Merak ettim bir sorun mu var?" diye sordu.

Var mıydı sorun? Sorun hep vardı ki....

"İyiyim hazan. Hadi sen üşütme kendini gir içeri." dedim omzuna dokunarak.

" Ben seni anlıyorum. Sanırım bunaldın. Ruhun daraldı." dedi ve devam etti.

" Bak bu bilekliği bana annem verdi. Şans getiriyormuş. Ve bende buna inanıyorum. İyi hissettiriyor." dedi ve bileğindeki gri renkte olan bilekliği çıkarıp tekrar konuştu.

" Umarım bu da sana iyi gelir. İyi hissedersin. Bunu sana emanet etmek istiyorum. Kötü hissettiğin her an buna bak. "dedi güzel bir gülümseme sunarak.

Güzel di... Çok güzel gülümsemeydi....

Elimi tutup bilekliği avucuma bıraktı.

Meğer bıraktığı tek şey bileklik değildi..

"Sen de çok bekleme burada demir abi. Hava soğuk hasta olursun." dedi ve etrafa uçuşan saçlarıyla görsel şölen yapıp gitti evine.

"beklemem nehir saçlı kız" diye fısıldadım arkasından.

- Şimdiki Zaman -

O gece yüreğime bırakmıştı tohumlarını. O gece başlamıştı ona olan duygularım. Darmadağın bir adamı toplamıştı o gece. Gülüşü aydınlatmıştı gecemi.

Şimdi kavuşmuştum. Tüm hislerimi anlatmıştım ona. Tüm kalbimi açmıştım. Ona onu anlatmıştım. O benim kalbimdi.

Şimdi aptal bir aşık gibi hissediyordum. Ergen liseliler gibiydim sanki.

Onun penceresine doğru yaslandığım uzun merdivene baktım. Gülmeden edemedim. Ben Demir! Ne hallere düşmüştüm.

Merdiveni sağlamca duvara dayamış ve teker teker, dikkat ederek çıkmaya başlamıştım.
Çok yüksek değildi. Onun penceresine tutunup cama tıklattım.

Perdeyi açmış ve güzel yüzünü bana sunmuştu ay yüzlü sevdiğim. Şaşkınlıkla açtığı ağzını eliyle kapatmıştı. Şaşkın hallerine bile ölürdüm.
Şaşkınlığı üzerinden atmasa da, kendine gelip camı açmaya akıl etmişti.

"Ne yapıyorsun sen Demir abi!!!" dedi sessizce konuşmak istercesine.

"Sen beni içeri al da demir abin sana anlatacak ne yaptığını" dedim kaşlarımı çatıp.

Ben kıza onu sevdiğimi söylüyordum. Kız gelmiş bana hala Demir abi diyordu.

" demir abi sen delirdin mi? Bir gören olacak. Hem abim evde! Seni görürse hiç iyi olmaz." dedi telaşla.

Güldüm..

"Abin evde değil yavrum. Hadi çık önümden de içeri gireyim. Sana sarılmadan düşeceğim şimdi aşkından." dedi hızlı hızlı konuşarak.

Hazan camın önünden çıkmış ve içeri girem için yardım etmişti. Narin elleri ile düşmemem için kolumu tutmuştu kalbini yediğim.

" Sen tutmasan az daha düşüyorum sağol yavrum. "dedim sırıtarak.

" Gülüyor musun sen! "dedi kaşlarını çatarak.

" Gülüyorum yavrum. Minik ellerinle koca cüssemi tutman komik geldi. "dedim camı kapatıp perdeyi çekerek.

Kimse görmesin di onu. Benden başka kimse görmesin di güzelliğini. Ben bencildim. Onun için bencildim.

" Sen cidden manyak bir adamsın demir abi!! "dedi.

Hay abini ters yatırıp düz sikeyim. Bu kız beni delirtiyordu.

" Bak yavrum. Bir daha abi dersen kafamı duvara sürteceğim o olacak! "dedim saçlarımı arkaya savurarak.

" Alışkanlık... "dedi şirin olduğunu düşündüğü ve gerçekten de şirin olan gülümsemesi ile.

" Alışkanlığını yerim senin ama önce gel bakayım yanıma. "dedim ve kolundan tutup göğsüme yasladım narin bedenini.

" Napıyorsun demir ab.. Demir " öğreniyordu. Yavaş yavaş öğreniyordu adımla seslenmeyi.

" Demir sana kurban olsun yavrum. Demir sana ölür " dedim dudaklarımı saçlarına bastırarak.

Hayalini kurduğum saçlarının kokusunu derince içime çekmiş ve ciğerlerime hapsetmiştim. Oksijen onun kokusunun yanında bir hiçti. Kollarımı narin bedenine daha da sardım. Daha da hissetmek istedim onu. Bırakmayacak gibi...

"Nasıl dayanmışım ben bunca zaman. Nasıl mahrum kalmışım bu huzurdan. Nasıl sensiz durabildim ben." dedim gözlerim kapalı bir şekilde.

"bilmem" dedi yumuşak ses tınısı ile.

Gülümsedim. Yüzünü ellerimin arasına alıp yanaklarını öptüm.

"Bilip de üzülmeni istemem güzelim." dedim alnını huzurla öpüp.

Aklıma gelen şey ile cebimde sakladığım bir gül tanesini çıkarıp önünde diz çöktüm.

Her şey onun içindi...

Kalbim kalbine, kalbi kalbime emanetti..

Hazan şaşkına açmıştı o ışıltılı gözlerini.

" Ne yapıyorsun demir? "dedi bakışlarını bana dikerek.

" olması gerekeni. "dedim gülümseyip.

" Ben süslü sözler bilmem hazan. Ben kalbimi koyarım ortaya. "dedim ve devam ettim.

" Kalbim kalbine vuruldu yavrum. "dedim elimde kırmızı gül ile.

" geceme güneş olup beni aydınlığa kavuşturur musun yavrum. "dedim.

Hazan dolu gözleriyle elimden tutup beni ayağa kaldırmış ve kollarını boynuma dolamıştı.
Bu evet demekti galiba...

" Güneşin olurum Demir. "dedi boynuma sokulup.

" Sana ölürüm ben kızım. Demirin sana ölür... "dedim dudaklarımı alnına mühürleyip.

Kusursuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin