25.

1.1K 97 7
                                    

Uraz'dan

"Ne değişti birden? Ne oldu da benden vazgeçtin Uraz?"

Böyle olmamalıydı. Kendi vazgeçmişti benden. Kendi çekip gitmişti. O istememişti bizi! Şimdi geri dönüp tüm suçu bana yıkamazdı! Bana 'ne değişti' veya 'neden vazgeçtin' diyemezdi.

18 yaşımdan 22 yaşıma kadar sevdim ben onu! 5 yılımı verdim ben ona! 5 yılımızı hiçe sayarak bırakıp gitti o! O vazgeçti bizden! Ben değil.

"Ne sanıyorsun ki Hande! Çıktın gittin. 5 yılımızı hiçe saydın! Beni hiçe saydın! Tekrar dönüyorsun ve karşıma geçip neden vazgeçtiğimi soruyorsun! Sence de bu işte bir terslik yok mu hande! Bu soruları benim sana sormam gerekmez mi?" diye tısladım karşımda ağlayan kadına.

" Geri gelecektim! " dedi bir de.

Güldüm..

" 4 yıl sonra mı hande? 4 yılda çok şey değişti. Ben değiştim! Kalbim değişti. Gerçeklerin farkına vardım. "dedim

" Hayır, hayır inanmıyorum. Uraz sen beni unutamazsın. Sen bizden vazgeçemezsin " dedi kafasını iki yana sallayıp.

" Seni sevmiyorum hande! Senden nefret de etmiyorum. Hayatımda nefret edecek kadar bile önemin kalmadı. Daha fazla olay çıkarmadan git. Neredeysen oraya dön " dedim sert sesimle.

" Hayır Uraz! Hayır ben seni seviyorum Uraz! Yalvarırım yapma bunu..."

"Sen bunu bize yapmıştın!" diye kükredim.

"SEN HİÇ DÜŞÜNMEDİN AMA HANDE! SEN BUNU BİZE YAPTIN! ÇIK GİT KENDİ HAYATINA!" diyerek masayı devirdim.

"Uraz...." diye çığlık attı korkuyla.

"ÇIK DEFOL HANDE! DEFOL!" diye bağırdım.

"Tamam.... İstediğin gibi olsun. Ama seni sevmek güzeldi Uraz." dedi çantasını alarak.

🗞️

Lidya'dan

"Süleyman amca biraz indirim yap bea.. Domatesin kilosu nasıl 4 lira olabilir. Aç mı kalalım Süleyman amca." diye isyan ettim Süleyman amcaya karşı.

Mahallemizin manavı iyi kazıkçıydı. Baya kazık yemişliğim vardı. Hayır anlamıyorum domatesin kilosu 4 lira olamaz olmamalı. Daha almam gereken şeyler vardı. Tamam param olabilir ama hakkımı savunmalıydım.

" Kızım bize geliş fiyatı ile veriyorum zaten. Ben zarara giriyorum." dedi Süleyman amca poşete domates doldurarak.

"3 lira olsun alırım. Hem daha patates, limon, nane alacağım." dedim. İyi bir pazarlık yapma kabiliyetim vardı.

"Al kızım al. Al da rahat bırak beni." Süleyman amca da biliyordu benim inadımı.

"Allah razı olsun Süleyman amca. Allah bereket versin." dedim sırıtarak. Hazırladığı poşetleri alarak el salladım Süleyman amcaya.

Poşetler azıcık ağır olsa da taşıyabiliyordum. Domates cidden güzel kokuyordu. Yesem rezil olur muydum acaba? Tabiki de olurdum. Yaş olmuş 24 hala büyümemiş gibiydim.

Hale teyzenin evi manava yakın olduğu için kısa sürede gelmiştim eve. Poşetler zorluk yapmamıştı bana. Poşetleri tezgaha koyup hale teyzeye karşı gülümsedim.

"Sağol kuzum benim sen de olmasan" Tabiki ben iyiki vardım.

"Hiç önemi yok hale teyze. Elime mi yapışır. Hem iyi pazarlık da yaptım. Bak 20 lira kârdayız." dedim gülerek.

Kusursuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin