5.

3.8K 185 57
                                    

"Hadi Lidya. Ne yapıyorsun hala" diye seslenen Hazan'a karşı gülümseyip yanıt verdim.

"Tamam, tamam patlama. Valizi alıp geliyorum." dedim gülerek.

Bu gün abim ve hazan ile birlikte tatile Mersin'e gidiyorduk. Bu tatil bize çok iyi gelecekti. Bu tatilde, kafamı toparlayıp sıfırdan başlayacaktım.

Elimdeki valizi dikkatli bir şekilde merdivenlerden aşağıya indirmiştim. Biraz zorlanmış olsam da başarmıştım.
Arabanın yanında hazan ile abimi görüp, yanlarına yürümeye başladım.

"Şükür gelebildin Lidya hanım." diyen abim sabır dilercesine valizi elimden alıp, arabanın bagajına yerleştirmiş ve yanımıza gelmişti.

"Hadi o zaman gidelim." diyip arka koltuğa geçmiş ve kapıyı hazan'ın yüzüne kapatmıştım. Hazan'ın ön koltuğa oturmasını istemiştim.

"Lidya ne yapıyorsun! Açsana kapıyı." diye çemkirdi canım arkadaşım.

"Ben burda rahat rahat yatmak istiyorum Hazan. Hadi canım arkadaşım, hadi bir tanem. Ön koltuk seni bekler." dedim gülerek.

"Bu yaptığını sana sonra soracağım biliyorsun değil mi!" dedi bana işaret parmağını sallayarak.

" tamam gülüm tamam." diye güldüm. Hazan'da oflayarak ön koltuğa oturmuş, dikiz aynasından kaşlarını çatarak bana bakıyordu.

Arabanın kapısının açılması ile şaşkınca sağ tarafıma baktım. Ne yapıyordu bu Adam? Elimdeki çantayı bagaja koymuş ve kapıyı kapatıp yanıma oturmuştu.

"Uraz? Kardeşim. Hayırdır?" diye sordu bize doğru dönüp abim.

"Hayır kardeşim hayır. Bensiz olmaz ama değil mi?" dedi ukala tavırları ile.

"Olmaz tabi olmaz." diyerek güldü abim. Şaşkınca yanıma oturan Uraz'a bakıyordum hala.

"Çok bakma, aşık olursun" dedi alayla sırıtıp.

"Sen ne diyorsun be!" diyerek kaşlarımı çattım.

"Aha... Doğru ya. Zaten aşıktın değil mi Lidya?" diyerek bana doğru yaklaştı.

"Saçma sapan konuşma! Abim görecek uzak dur benden." diyerek ondan uzaklaşıp, en kenara doğru yaklaşıp kafamı cama yasladım.

"Lidya.." Uraz'ın sesine karşı Bakışlarımı ona çevirdim.

"Ben ne desem bilemiyorum, ne desem hatamı telafi edemem farkındayım ama.." ve sustu.

"Ama, şunu söylemek istiyorum ki... Dün dediklerim doğru değildi." kuruyan dudaklarını yalayıp tekrar konuştu.

"Özür dilerim lidya. Bir anlık sinirle dile savrulan kelimelerdi. Seni kırdığım için kendime lanet ediyorum." dedi gözündeki pişmanlık duygusu ile.

" Uraz... Abi. " dedim ve devam ettim.

" Herkes hata yapabilir. Önemli olan hatalarını anlaman ve telafi etmen. "dedim.

" Ama sen hata yapmayı geçtin. Sen beni gördüğün her an hatalara sığınıp kırıyorsun. "dedim. Uraz ifadesiz bakışları ile bakıyordu gözlerime.

" Bu yüzden özür dilemen artık bir şey ifde etmiyor. Ama ben bir kardeş olarak. Seni Abim olarak affediyorum. " dedim

Uraz başını sallayıp cam kenarına yaslanmış bir şekilde yolu seyrediyordu. İkimizde sustuk. Sadece sustuk.

🗞️

"Abi alır mısın şu ceketi belimden." diye kızdım abime. Bu gün beni deli ediyordu. Normalde giyimime karışmayan abim. Uraz'ın aklına uyup günümü zehir ediyordu.

"Kardeşim. Canımın içi. Orası erkeklerle dolu. Çiyanlarla dolu. Hadi arkamı dönsem, hop diye seni ceylan niyetine avlarlar. Sonra abin katil olur. Mapus dallarına düşerim. Sende bana temiz donlar getirirsin." dedi sinirli olduğunu düşündüğü ifadesi ile.

"Abi hep o Uraz yüzünden böyle yapıyorsun. Sen böyle biri değilsin. Sen milleti önemsemezsin" dedim üzgün olduğumu göstermeye çalışarak.

"Uraz sana abi desin mi Lidya!" dedi kızarak.

"Abi! Yanlışlıkla dedim ya!" diye çemkirdim ceketi yatağa atarak.

"Lidya o ceket beline takılacak." bu adamda katır inadı mı vardı? Uraz senin gebertmek istiyorum.

"Abi gelmem bak! Bütün gün odada dururum" diye tehdit ettim. Ben buna o zorladı.

"sakın! Ama bak sakın yanımdan ayrılma. Bir şey olduğunda yanıma gel. Hadi yürü iniyoruz aşağıya." dedi kaşları çatık bir biçimde.

"İşte bu be! Benim abim bu." diyip kollarımı boynuna sardım.

"Abin umarım birilerini si...." tam küfür edecekti ki kaşlarım çatık bir biçimde ona kızdım.

"Yavaş abicim yavaş. Küfür yok" dedim.

🗞️

Otel'in kızlar tuvaletinde kilitli kalmıştım. Kapıyı ne kadar vursam da kimse duymuyordu. Telefonumu da hazan'ın yanında unutmuştum. Yarım saattir burda mahsur kalmıştım. Bir tane geçen yoktu. Sinirden ağlamak üzereydim. Abim kesin beni arıyordur.

"Kimse yok mu! Burda mahsur kaldım. Sesimi duyan yok mu?!" yoktu. Kimse duymuyordu.

"Sesimi duyan yok mu!" diye bağırdım. Ellerini kapıya vurmaktan kızarmış ve bazı yerleri soyulmuştu.

Kimse duymuyordu sesimi. Şu Allahın cezası otelde kimse yok muydu.

"Yardım edin lütfen. Burda kilitli kaldım. Kimse yok mu." diye bağırdım ağlayarak. Kapının ardından gelen ayak seslerini duymaya başladım.

"Yardım edin. Burda mahsur kaldım. Nolur yardım edin"diye bağırdım bir umutla.

" Lidya.... " oydu. Uraz'dı bu.

" Uraz... Uraz çıkar beni burdan. Ben burda kilitli kaldım. Nolur çıkar beni burdan"dedim ağlayarak. Uraz kapıyı zorlamış ama açamamıştı.

" Lidya... Lidya kapının arkasından çekil. "dedi telaşla.

" tamam"dedim. gözyaşlarımı silip kapıdan uzaklaştım.

Uraz kapıyı kırmaya çalışıyordu. Bir kaç denemesi başarısız olmuştu.

" çıkaracağım seni, korkma tamam mı?" dedi beni sakinleştirmek istercesine.

Uraz kapıya güçlü bir tekme çakmış ve kapının kırılmasını sağlamıştı. Çıkan gürültü sayesinde, Korkuyla gözüm ve kulaklarımı kapatmıştım.

Uraz beni görünce yanıma gelip kollarını bana sarmış ve başımı göğsüne yaslamıştı. Kalp atışlarını duyuyordum. Çok hızlıydı. Titreyen ellerimle Uraz'ın kollarına tutundum.

"İyisin değil mi?" diye sordu. İyi olduğumu görmek için yüzümü avuçlarının arasına almıştı.

"Teşekkür ederim Uraz." dedim gözyaşlarımla.

"Önemli değil, hiç önemli değil. Sen iyisin ya. Senden başka birşeyin önemi yok." dedi endişeli sesi ile. Neden benden başka bir şeyin önemi yok Uraz?

"Ben burdan çıkamayacağım sandım. Kimse duymadı beni." dedim titeren dudaklarım ile.

"Bak çıktın. Çıkardım seni. Korkma artık." diyerek başımın üstüne bir buse kondurdu. Hızlı atan kalbime engel olamıyordum. Uraz bu sorumsuz davranışların benim sonum olacaktı.

Kusursuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin