Uraz ile o günkü konuşmamızın ardından koca bir hafta geçmişti. Bir haftadır her şey normalmiş gibi davranıyorduk. Tek fark, Uraz daha da sıcak davranıyordu bana. Yıllarca istediğim bu değil miydi zaten? Peki neden eksik hissediyorum...
Kırgınlıklarım bunun önüne geçiyordu...
Uraz beni çok kırmış ve yıpratmıştı. Hiç birşey olmamış gibi davranmak aptallık olurdu. Beni sevmek istemesi saçma olurdu. Bunca zaman yüzüme dahi bakmaya tahammül etmeyen adam ne oldu da beni sevmek istedi?
Kafamdaki sorulara cevap bulamıyor ve iyice çıkmaza giriyordum.
Beni yanıltmasın diledim. Sevgisinin ardında bir maske olmasın istedim. Güvenmek istedim...
Ben sana sevmeyi öğretirim de, sen bana sevilmenin nasıl bir duygu olduğunu yaşatırmısın Uraz...
Elimdeki telefonun titremesiyle, birlikte gelen bildirim sesine çevirmiştim başımı. Uraz'dı.. Nefessiz kalmışcasına derince nefes almış ve vermiştim. Heycanla titreyen elimle sakince ekran kilidini açmış ve mesaja bakmıştım.
Uraz abi :
Pencereye çık.Görüldü attım ve ayağa kalkıp penceremin önüne geldim. Perdeyi aralayıp Uraz'ın camına doğru baktım. Karşıda bana gülümseyip el işareti ile camı açmamı söylüyordu. Şaşkın ifademle perdeyi tamamen çekip camı açtım. Tekrar gelen mesaj sesi ile mesajı okumaya başladım.
Uraz abi :
Şimdi atacağım ip yumağını tut.Ben hala anlamaz bir surat ifademle bakarken, bana doğru bir şey fırlattı. Panikle attığı şeyi yakalamış ve şaşkına gri ip yumağını bakıyordum. İpin yarısı Uraz'ın camına doğru gidiyordu.
Ve tekrar mesaj sesi geldi.
Uraz abi :
Şimdi ipi kendine çek. Üstündeki ufak keseyi al.Heycanla dediklerini yapmaya başlamıştım. İpi titreyen elimle çekiyor ve bir yandan bana bakan Uraz'a bakıyordum.
İp ile birlikte gelen keseyi ipten çıkarmış ve avucumda tutup heycanla Uraz'a göstermiştim. Mükemmel gülüşünü sunmuş ve parmaklarını telefonunda gezdirmişti. Bana mesaj atacağını anlamıştım.
Uraz abi :
O artık ait olduğu yerde.Gülümsedim...
Keseyi açmamı işaret etmişti. Keseyi açıp içindekini avucuma koymuştum.
Bir inci kolye...
Parmak ucumla tuttuğum kolyeyi gülümseyerek Uraz'a gösterdim. Elleri ile takmamı işaret etti. Kafamı olumlu salladım.
Keseyi ve telefonu kenara bırakmış ve saçlarımı sağ omzuma atıp, kolyeyi boynuma takmıştım. Ve bir mesaj daha.
Uraz abi :
Nasıl bu kadar kör oldum sana....'Nasıl bu kadar çok sevdim seni ben Uraz.' Dedim içimden onun gözlerine bakarak. Tebessümle mesaja yanıt verdim.
Lidya :
Çok kırdın.. Ama ben her defasında sana sığındım.Uraz abi :
Allah da beni kahretsin. Kırdığım her anın bedelini ödemeye hazırım ben.Lidya :
Kolye için teşekkür ederim..Uraz abi :
Teşekkür etme. Sen gül yeter.Görüldü..
Çevrimdışı..
🗞️
"Evet abi Cafe'deyim! Evet evet birazdan çıkacağım." dedim telefonda peş peşe sorular soran abime.
Bu gün Cafe ile ilgilenmem gerekiyordu. Zaten abim'in de işleri vardı. Hazan desen saçlarını boyatmaya gitmişti.
Allahtan müşteriler de azdı. Cam kenarında bir masada oturup kahve içiyor ve bir yandan etrafa bakıyordum. Her şey tas tamam dı. Yarım saat sonra da Cafe'yi kapatırım diye düşünüyordum."Lidya abla benim işim bitti. Ben çıkıyorum haberin olsun." diyen kaan'a karşı gülümsedim.
"Tamam canım. İyi akşamlar. Dikkatli git selam söyle aysel ablaya." diyip el salladım.
Kaan Cafe'mizde çalışan çocuktu. Çok iyi ve çok terbiyeli akıllı biriydi. Abimle çok iyi anlaşırlardı. Beni ablası gibi görüyordu. Tabi bende onu kardeşim gibi görüyordum.
Cafe'de tek başıma kalmıştım. Kimseler de gelmiyordu. Elimdeki bardağı mutfağa koymuş ışıkları söndürmüştüm. Üzerimdeki önlüğü çıkarmış ve asmıştım dolaba.
Çantamı da alıp mutfaktan çıkıyordum ki, beni içeri itip kapıyı kapatan kişi ile çığlık atmıştım. Beni itmesiyle yere düşmüştüm. Etraf karanlık olduğu için kim olduğunu göremiyordum. Kapı kilidi sesini duyar duymaz korku ve panikle ayağa kalkmıştım.
Üzerime doğru gelen karartıyle adamı itmeye çalışmıştım. Kapıyı açmaya yeltendipimde kolumu sıkarak tutan eli canımı acıtmış ve ağzımdan çığlık kopmuştu.
"Abinin yaptığı yanlışların bedelini ne yazık ki sen ödeyeceksin lidya..."
Yüzüme doğru hırıltıyla fısıldamıştı kelimelerini....
🗞️
Uraz'dan
Uraz abi :
Lidya hazan Cafe'de olduğunu söyledi? Geç oldu sen çıkma. Ben seni almaya geliyorum.Mesaj tek tık oluyordu. Aramayı denedim ama açmıyordu.
Uraz abi :
Lidya cevap ver şu telefona merak ediyorum seni!Ve yine tek tık..
Uraz abi :
Lidya! Aç şu telefonu!İçimde oluşan korkuyla hızla ayağa kalkıp arabaya doğru yürüdüm. Yürümedim! Koştum!
Uraz abi :
Eğer boş boşuna beni telaşlandırıyorsan sana güzel bir ceza vereceğim güneş çiçeğim!Uraz abi :
Yada.. Yada sen iyi ol! Seni iyi göreyim sikerim cezasını! Seni öyle öpeceğim ki, sen dahil engel olamayacaksın..🗞️
Lidya'dan
"L-lütfen....."diye fısıldadım boynuma soluklanan ve bedenimi bedenine yapıştırır gibi sarılan adama karşı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Aşk
Teen Fiction" Perdeni kapatsan iyi olur komşu kızı. Kapat ki seni görmesinler."