10.

3.2K 152 12
                                    

"Ne yaptınız adama?" diye sordum.

"Boşver sen orasını. Daha da yazamaz sana." diye cevap verdi abim.

"Abi? Başını belaya sokacak bir şey yapamadın değil mi?" dedim endişeli gözlerimle.

"yok... Sadece ufak bir ders verdik." dedi abim koltuğa keyifle yaslanarak.

"Ne dersi ya! Mayfyacılığa mı başladınız siz! Siz niye böyle işlere kalkışıyorsunuz!" dedi kızgınca hazan.

"artık kapatsanız mı bu konuyu! Bitti, gitti hallettik işte." dedi Uraz masanın üzerinden elma alıp ısırarak.

"Hadi ya? Siz niye bu kadar rahatsınız! Ya adam şikayetçi olursa? Siz bizi çıldırtmak mı istiyorsunuz." dedim saçlarımı arkaya atarak.

"biz gerekeni yaptık lidya! Kapat konuyu." dedi abim düz bir ifadeyle.

" her seferinde başını belaya sokacak işler yapıyorsun Demir Karahan! Sonucu ne olursa olsun beni düşünmeden hareket ediyorsun! Ben her an senin için endişelenmek istemiyorum! Sen dedin ya neden bana söylemiyorsun bu gibi konuları!" barmağımı abime doğru doğrultup devam ettim.

" İşte bu yüzden! Sırf sorumsuz davranışın yüzünden korkuyorum! Tek başıma kalmaktan korkuyorum ben! "dedim dolu gözlerimle.

" Lidya.. " bir şey demesine izin vermeden odadan çıktım.

Havuzun karşısındaki koltuklara doğru gidip çiftli koltuğa oturdum. Kafamı geriye yaslayıp rahat rahat nefes almaya çalıştım.

" Merak etme Demir başını belaya sokacak bir şey yapmadı. " yanımdan gelen sesin sahibi  Uraz olduğunu anladım.

Uraz.. İyi hissetmediğim her anda yanımda olmamalısın.

🗞️

"Ya biz ne ara tartışacak konuma geldik ben anlamıyorum!!" diye homurdandı Uraz.

"Ya bir de utanmadan yanımda  karşıdaki kızlarla bakışıyorsun!" diye bağırdım Uraz'a dönüp.

"seninle mi bakışmamı isterdin lidya hanım?" dedi pişkin pişkin sırıtan Uraz.

"Yok yok! Hatta yanımda bile durmana tahammül edemiyorum! Bir de bakışmak mı diyorsun." dedim alayla sırıtıp.

"Evde kalacaksın diye, seni almıyorum diye korkuyorsun değil mi?" dedi Uraz tek kaşını kaldırıp sırıtırcasına.

"Evde kalmak mı? Hah! Elimi sallasam ellisi! Sana mı kaldım ben!" diye bağırdım.

"Sende bu ses oldukça elini salladıkların bile pişman olur kaçar kızım!" dedi asık suratı ile.

"Var mısın iddiaya?" dedim kaşlarımı kaldırıp.

"Ne iddiası?" diye yanıt verdi.

"Eğer şu yüzen kaslı çocuğu etkilersem 1 gün boyunca benim dediğimi yapacaksın." dedim kendime güvenir bir ifade ile.

"Ben kazanırsam" diye sordu.

"Sen kazanırsan da ben senin dediğini yapacağım" dedim gülümseyerek.

Uraz düşünceli ifadesi ile bir bana bir de havuzdaki adama bakıyordu. Tek kaşını kaldırmış ve bakışlarını bana çevirmişti.

"Sen kendine baktın mı ki? Bu adam sana göz ucu ile bile bakmaz." dedi tek kaşını kaldırıp.

İşte bu cidden ağırdı... Yutkunamadım. Boğazım düğümleniyordu sanki. Ne diyebilirdim ki? Ağlamamak için Bakışlarımı başka taraflara yönelttim.

"İyi izle." dedim sadece adamın yanına doğru giderek. Uraz donuk ifadeyle beni izliyordu.

Havuzun kenarına oturup bacaklarımı suya soktum.
Üzerimdeki şalı çıkarıp kenara koydum. Üstümde askılı beyaz crop vardı. Altımda ise siyah diz üstü kot şort vardı. Kolumdaki mor toka ile salık saçlarımı toplayıp dağınık  topuz yaptım.

Böyle tavırlar benlik değildi ama, hayatım tek Uraz üzerinden olmadığını kanıtlamam gerekiyordu.
Adam yanıma doğru gelmeye başlamıştı. İşte şimdi Uraz'ın alt etme zamanı gelmişti.

Adama gülümseyerek bakıp ilgisini çekmeye başlamıştım ki, kolumun altından tutulup çekilmemle kafamı arkama çevirdim. Bu sinirli bir Uraz'dan başladı değildi. Ne diye sinirlenmişti ki.

"Tek kelime edersen yemin ederim suya atlar o adamı canı çıkana kadar haşat ederim" dedi Uraz sinirle tıslayarak.

"Ya sen ne yaptığını sanıyorsun! Sen başıma Piskopat mı kesildin! Sen nesin! Sen ne olsun istiyorsun! Amacın ne senin Uraz! Derdin ne! İstediğinde yanımda oluyorsun. İstediğinde geri çekiliyorsun. İstediğin zaman bana karışıyorsun! Amacını söyle?" diye bağırdım ondan ayrılarak.

" Bak ben artık dayanamıyorum! Sana olan ilgimi kullanarak benimle oynamandan, benimle alay etmenden, beni görmezden gelmeden bıktım! Ben oyuncağın değilim Uraz! Yeter anladın mı! Yeter! "dedim son kelimelerimde sesim kısılarak.

" Seninle oynamıyorum! Senden uzak durmaya çalıştığım doğru. Yapamıyorum! Allah belamı versin ki yapamadım! Uzaklaştıkça dibinde bitiyorum. Beni kendine çekiyorsun ve bu beni sinir ediyor. Olmaması gereken duygular hissediyorum.." dedi masaya tekme atarak.

" Senin bu hissettiğin sevgi olamaz Uraz! Sen sadece peşinde koşan kızın artık peşinde olmamasını hazmedemiyorsun. Sen alıştığın o ilgiyi kaybettiğini hazmedemiyorsun. Ama yalan yok... Sana olan ilgim, sevdim hala taze... Hala aşk dolu gözlerimle bakıyorum ama... Ama artık yorgunlukla bakıyorum Uraz. Umutsuzca. Sana dair umudum kalmadı. "dedim gözümden damlayan yaşlarla.

" Bana sevmeyi öğretsene lidya "

Dudaklarından dökülen kelimeler kalbimi hareketlendirmeye yetmişti. Ne demişti o? 'Bana sevmeyi öğret' demişti değil mi? Ben yanlış mı duymuştum?

" Ne?? "dedim şaşkına gözlerimi kırpışyırarak.

" Seni sevmek istiyorum lidya. Duvarlarımı yık istiyorum. "dedi kollarımı tutarak.

" Beni sevmen için önce beni görmen lazım Uraz Saraçoğlu" dedim başım dik bir şekilde.

"Seni görmediğimi mi sanıyorsun?" dedi ve devam etti.

"Seni görmediğim bir an olmadı ki güneş kızım." dedi elimi tutarak.

"Peki senin için ağlarken neden yoktun Uraz?" dedim gözlerine bakarak.

"Ben kendimde değildim ki sana geleyim güneş kızım" dedi burnunu burnuma değdirip, gözlerini gözlerime sabitleyerek.

"geç kaldın Uraz. Çok geç kaldın." dedim gözümden damlayan yaşlar ile.

"geç olsun güç olmasın Güneş kızım" diyerek dudaklarını dudaklarıma sürttü.

Kusursuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin