8. Bölüm

61 12 21
                                    

Tekrardan hepinize merhabalarr
Ve iyi okumalarr

Hani derler ya,
"Bir gün mezarlık başında af dilerken bulacaksınız kendinizi. Ölü bir beden diri bir sözden daha çok yakacak canınızı."

Haklılarmış. Ben annem ve babamın ölümüne sebep olmuştum. Beş yıldır mezarlıklarının başında onlardan af diledim. Ama dün gece babamın ölmediğini öğrendiğimden beri içimden bir ses benim suçum olmadığını, o gün olan katliama kaderimiz ile denk gelmediğimizi, hepsinin planlı ve kasten yapıldığını söylüyor. Belki de bu olayın içinde benim bilmediğim binlerce şey vardı.

Tabi bunları babam uyanınca öğrenecektim.

Yaklaşık bir iki saat önce babam ameliyattan çıkmış yoğun bakıma almışlardı. Doktor bu önümüzdeki yirmi dört saatin çok kritik olacağını söylemişti.

Hepimiz öylece babamın uyanmasını bekliyoruz. Kimseden ses çıkmıyor. Herkes ağzına bir fermuar çekmişti. Öylece bekliyorduk.


Aras Akay

Her geçen saniye Alya daha çok tehlikeye girerken ben hiçbir şey yapamıyordum. Onu kerem abi uyanmadan buradan götüremezdim. Gelmezdi de. Dün geceden beri onu nasıl buradan çıkaracağımı düşünsem de aklıma asla bir plan gelmiyordu. Alya'yı öyle gördükçe tüm düşüncelerim uçup gidiyordu. Perişan olmuştu, gözleri artık ağlamaktan hem şişmiş hem de kıpkırmızı olmuştu.
Eminim ki kafasında binlerce soru dönüyordu ama hiçbirine cevap bulamıyordu.
Acaba ona tüm cevapların bende olduğunu söylersem benimle gelir miydi? Bence gelirdi ama büyük bir ihtimalle bana güvenmezdi de.

En iyisi kendine gelene kadar beklemeliydim.

"Ben kantine iniyorum istediğiniz bir şey var mı?" dediğimde Alya hariç hepsi dönüp bana baktı.
Eslem "Aslında yiyecek bir şeyler alsan iyi olur herkes acıkmıştır." 

"Eslem haklı Alya'da doğru düzgün bir şey yemedi zaten." diye Burak atıldı söze.

Alya "Ben tokum siz yiyin."

"Saçmalama istersen Alya açlıktan bayılmak falan mı istiyorsun?" dediğimde. Kafasını kaldırıp bana baktı. Dişlerini sıkarak 

"İstemiyorum Aras."

"İyi tamam sen bilirsin" 

Anıl ve Burak aynanda bana dönüp ölümcül bakışlarını üstüme sabitlemişlerdi.
Ama eğer kabul etmeyip onu ikna etmeye çalışırsam büyük bir ihtimal sinir krizi geçirirdi. Bu yüzden üstüne gitmek pek istemiyordum. Babası uyanınca herhalde yerdi. Yemese de arkadaşlarından biri ikna ederdi.

Kantine yaklaştığımda hastanenin camına takıldı gözlerim. Nerdeyse beş altı siyah araba hastanenin otoparkına giriyordu. Aykut abinin adamları olmalıydı. Alya için gelmişlerdi buna adım kadar emindim. Hızla adımlarla kerem abinin kaldığı odaya doğru koştum. Hepsi benim bu telaşlı halimi görünce ayaklanmıştı. Alya'da dahil sayemde bir tepki vermişti.
Direkt Alya'nın kolundan tuttum ve Burak'a baktım. Alya "Ne oluyor bırak elimi"  diyerek sızlansa da onu duymazdan geldim.

"Burak Alya'nın peşinde bilmem kaç tane adam var ve şu an hepsi hastaneye giriş yapmış bulunmaktalar. Ben Alya'yı alıp güvenli bir yere götüreceğim sen Eslem ve Anıl gidin buradan. Kerem abiye bir şey yapamazlar kapısına polis getirttireceğim ve son olarak burası güvenli olduğunda size haber vereceğim. "

Ölüm SessizliğindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin