"Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o ada senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Madem ki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir."
1 saat sonra
Çok güzel bir mekana gelmiştik. Dekorasyonu ve düzeni o kadar güzeldi ki mekanın ayrı bir aurası vardı.
Şimdilik kahvaltıya gelmiştik ama Anıl durur mu? Hayır. Tekerlekli sandalyenin üzerinde Aras'ın ayaklarına sarılmıştı "Aras Allah'ına kurban buraya akşam yemeğine de gelelim. Çok güzel burası valla ben aşık oldum buraya." Esleme bakışları kaydı "Sana daha çok aşığım ama." diyerek öpücük atmayı da unutmadı. Tekrar Aras'ın ayaklarına sarıldı. Aras omuzlarından itekledi.
"Lan tamam geliriz oğlum rahat dur milletin içinde. Rezil ettin beni ne bu bebek bebek hareketler." Anıl hemen doğruldu. "Canım eniştem ya. Gel elini öpeyim." Anıl, Aras'ın eline atıldı ama Aras elini arkasına sakladı. Hiç beklemediğim bir anda elimden tutarak masaya doğru ilerledi. Şaşkın gözlerle Aras'a bakıyordum ama Aras bir kez bile olsa bile bana bakmadı.
Biz ilerlerken diğerleri de peşimizden geldiler garsonlar kalabalık olduğumuz için iki masayı birleştirmişlerdi. Aras bu kahvaltıyı çok önceden planlıyormuş ama bir türlü fırsat bulup bizi götürememiş hayatımızda olayların eksik olmadığı bir gün olmadığı için. Hepimiz oturduğumuzda garsonlar masaya birbirinden farklı çeşit çeşit şeyler ile dolduruyorlardı. Bizim masamıza bin basardı bu masa. Burak ile göz göze geldik bakışından bile anlamıştım oda benim gibi düşünüyordu. İlk defa böyle bir şey yaşıyorduk biz dördümüz Anıl, Eslem, Burak ve ben bizim dışarıda yemeye gücümüz yoktu. Yani sevmezdik de vıcış vıcış gelirdi bize. Çok kokoş gelirdi yani.
Yanımda oturan Aras'a gülümseyerek baktım. Bir elimi yanağına götürerek yüzünü kendime doğru çekip yanağına sulu bir öpücük bıraktım. "Teşekkür ederim." güldü ve o da yanağımı öptü, tabi o sulu öpmemişti.
Tekrar önüne döndü çatalı aldı diğer eline de bir peçete alıp yanağına götürdü. Galiba öptüğüm yeri silecekti, dört gözle silmesini bekledim. Bir silsin de görür o zaman kim kimi siliyor. Tam silecekken Burak yapmacık bir şekilde öksürmüştü Aras ne olduğunu anlamadan önce Burak'a sonra bana baktı ve peçetenin yönü değişti gözünü silmişti ne alakaysa artık. Güzelliğimden ağlamamıştı ya?
Hiç bir şey demedim nasıl olsa silecekti, konuşmasın benimle hıh. Önüme döndüm çatalı elime alarak tabağımı doldurmaya başladım. Bir süre sonra etrafıma baktım, hepsini teker teker inceledim. Çok mutlulardı, hepsinin yüzünde tebessüm eksik olmuyordu. Babam bile dün yaşanılanlardan sonra toparlamıştı kendini, iyi görünüyordu. Umarım iyidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Sessizliğinde
Teen FictionHani derler ya, "Bir gün mezarlık başında af dilerken bulacaksınız kendinizi. Ölü bir beden diri bir sözden daha çok yakacak canınızı." Haklılarmış. Ben annem ve babamın ölümüne sebep olmuştum. Beş yıldır mezarlıklarının başında onlardan af diliyo...