İYİ OKUMALARRR TİLKİLERR
Tam olarak üç saattir yazı yazıyordum hiç sıkılmadan romanımı devam ettiriyordum. Saat gecenin üçüydü ve ben hala uyumamıştım uyumayı da düşünmüyordum. Aslında uyusam fena olmazdı ama gram uykum yoktu sadece romanımı devam ettirmek istiyordum. İçimi romanıma dökmek istiyordum içimde kopan fırtınayı biraz da olsa susturuyordum. Yazı yazarken asla aklım başka bir konuyu düşünmüyordu. Uzun ve derin düşüncelerden uzaklaşıyordum.
Masamda her zaman dolu olan sürahimde ki suyu ilk defa sonuna kadar bitirmiştim içinde bir damla dahi su kalmamıştı. Kalkıp doldurmaya ne kadar üşensem de artık doldurma vakti gelmişti çünkü boğazım kurumuştu. Sürahiyi de alıp odadan çıktım mutfağa geldiğimde ise tek değildim. Babam da buradaydı koltuğa oturmuş gözleri duvara dalıp gitmişti. Derin düşüncelerdeydi geldiğimi fark etmemişti. Burada olduğumu belli etmek için çok sesli olmayacak şekilde öksürdüm. Bakışları bana döndü çok tuhaf bakıyordu gözleri mosmordu, şişmişti , yanakları kızarmıştı ölü gibiydi sanki koltukta ölüm sessizliğinde oturuyordu. Ağlamış mıydı? Evet ağlamıştı neden diye sormayacağım kendimde biliyorum. Boş sorulara gerek yoktu beynimde yeriniz yok boş sorular tamam mı? Yürüyün gidin.
Kendime bir bardak su doldurup içtim. Babam beni izliyordu hala ölü bakışları üzerimdeydi. Suyumu içtikten sonra bardağı makinaya koyup babamın yanına doğru ilerledim. Tanına oturup kafamı göğsüne yasladım "Anlat." dedim. Eli saçıma gitti ve saçımla oynamaya başladı.
"Annene çok aşıktım bunu zaten biliyorsun senin best ship'in." dedi yüzümde küçük bir tebessüm oluştu gerçekten de benim best ship ikisiydi. Nasıl oldu da o günlerden bugünlere geldik?
"Bir gün evlenmeye karar verdik evlenme teklifi etmiştim kabul etmişti ama annenin babası yani deden beni istemedi. Anneni o adamla evlendirmek istiyordu tabi annen istemiyordu karşı geldi babasına dayak yedi yine vazgeçmedi benden. İki yıl yapacak bir şey yok dedik gizli saklı görüştük bazen 2-3 ay buluşamadık konuşamadık deden hep engelledi annenin dışarı çıkmasını. Sonunda annen artık dayanamamaya başladı morali psikolojisi iyice bozulmuştu. Sürekli o adamla evlenmemek hakkında dedenle kavga ediyordu. Benim de elimden hiç bir şey gelmiyordu. Artık bir şey yapmalıyım dedim olmayacak böyle dedim geçtim dedenin karşısına tabi o adamda yanımızda "Ya kızını benimle evlendirirsin ya da ben kızını kaçırıp evlenirim." dedim ikisi de karşımda kahkahalarla güldüler o adamın kahkahasından nefret ediyorum. Bir insan bu kadar mı iğrenç güler ya tiksiniyordum gülüşünden. Deden yine evlendirmedi bizi bu sefer annenin karşısına geçtim "Gidiyoruz buralardan artık tüm işkence bitti. Kaçırıyorum seni." dedim. Deden ve o adamda hiç korkmadım beni öldürseler bile umurumda değildi. Kaçtık ama annen hiç mutlu değildi şehir değiştirdik yol boyunca ağladı. Bir kez bile gülmedi o güzel yüzü pişman mısın diye sordum kaç kere hayır dedi çok mutluyum dedi. Neden ağlıyorsun dediğimde mutluluktan dedi ama yüzünde mutluluğun "m" si bile geçmiyordu. Kafam çok karışmıştı ama yine de güvendim ona ne diyorsa öyledir dedim sen yanlış görüyorsun dedim sustum. Kaçtıktan bir hafta sonra evlendik hala yüzünde hüzün vardı ama gün geçtikçe o hüzün azaldı ta ki 1 ay sonra sana hamile olduğunu öğrendiğimde tekrar başladı yüzünde ki o hüzün günler geçtikçe yine azaldı belki annesinden ayrı kaldığı için üzülüyordur dedim, belki annesinin bu günleri görmesini istiyordur dedim yine sustum. Hiç bir şey sormadım mutluyduk annenin karnı çok hızlı büyüyordu. Doğum yaklaştığında tekrar o hüzün geldi ama daha ağırdı ağlıyordu hıçkırıklarla ağlıyordu. Doktorlar böyle giderse psikolojik olarak ruhu çöküyor dayanamaz doğumda ikisinden biri ölür dedi ağır gelir dedi ağlamamalı dedi. Annenle konuştum seni düşünmesini ilerde yaşayacağımız günleri düşünmesini istedim güldü bana "Sana bir şey söylemem gerek" dedi hüzünle gülümsedi söylemesini istemedim. Doğumdan sapa sağlam çıkıp kucağımızda sen olunca söylemesini istedim. Gülerek girdi ameliyata, gülerek de çıktı seninle birlikte. İkiniz de iyiydiniz mutluydum, mutluyduk. Odasına getirdiler kucağıma da seni verdiler annen artık konuşmamız gerektiğini söyledi tamam dedim zaten benden mutlusu yok ne söyleyeceksen söyle dedim." durdu derin bir nefes aldı galiba her şeyi öğrendiği yere gelmiştik.
Hem anlatıyor hem de saçlarımla oynuyordu. O kadar güzel anlatıyordu ki yaşadıklarını bir ağlıyordum bir gülüyordum her duyguyu yaşatıyordu. Kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım o da ağlıyordu şaşırmamıştım. Gülümsedim ve yanağından öpüp kafamı tekrar göğsüne yasladım.
"Bebeğin yani senin benden olmadığını söyledi. o gün onu kaçıracağım gün o adam anneni zorlamış tecavüz etmiş annen hiç bir şey yapamamış. Karşı gelememiş gücü yetmemiş o yüzdenmiş bu hüzünü bir şey demedim üzüldüm sadece ama annenin yanında olmalıydım ne olursa olsun-" devam etmesine izin vermedim lafını kestim.
"Ne demek annemi tecavüz etmiş." ayağa kalktım, titriyordum. "Ne diyorsun baba sen." diyerek bağırdım. Nefesim daralıyordu, nefes alamıyordum
"Susma konuş etmemiş de yapmamış de." bağırmaya devam ettim. Burak, Eslem ve Anıl sesimden dolayı uyanmış olmalılardı teker teker odalardan çıktılar.
Ne oluyor Alya'm be ne çığrıyon." dedi Anıl söylenerek ona dönüp bağırdım.
"Kes gevezeyi be." diye bağırdım. Eslem elini ağzına götürdü kısa bir göz teması kurup tekrar babama döndüm. "Ne oluyor Alya." diyerek araya girdi Burak ona da kısa bir bakış atıp göz devirerek tekrar babama döndüm. "Söyle." Dedim bağırarak susuyordu karşımda öylece durmuş ağlayarak susuyordu deliriyordum. "Susma." daha güçlü bağırdım omuzun ittim sürekli "Susma." diye bağırıyordum, omuzuna vuruyordum ama o hala karşımda öylece susuyor tek bir kelime bile etmiyordu. Biri kollarımdan tutup beni geriye doğru çekti. Büyük ihtimalle Burak'tı kollarından kurtulup mutfağa ilerledim ellerim saçlarıma gitti saçlarımı çektim bağırdım.
"Susma" dedim "Konuş" dedim yine konuşmadı mutfakta elime ne geçtiyse yere fırlattım Burak yanıma geliyordu sakinleşmemi söylüyordu ona da bağırıyordum. "Karışma bana." diyordum. kimse beni anlamıyordu kimse beni dinlemiyordu mutfakta dizlerimin üzerine çöktüm saçlarımı yolarak tekrar bağırdım "Susma" diye tekrarladım. Burak bana dokunmaya çalıştığında daha çok bağırıyordum. Ellerimi saçlarımdan çektim ağlamayı bıraktım sustum bağırmadım. Öylece yerde ki parkeyle bakıştık kollarımı kaşıdım kaşıdıkça kaşıdım derimi hissetmiyordum.
Babam ayağa kalktı bana doğru yürümeye başladı. Bende ayağa kalktım tam karşımda durdu sarılmak için kollarını açtı ama bir adım gerileyerek ondan kaçtım. Göz yaşlarımı durduramadım tekrar ağlamaya başladım. "Söyle susma lütfen öyle olmadığını söyle." dedim bağırmadan yine sustu. "Konuşsana." dedim ağlayarak dizlerim dayanamadılar yere çöktüm ayaklarına sarıldım.
"Ne olur anneni tecavüz etti deme yapmadı yok öyle bir şey de. Yalan söyledim de şakaydı de ne olur bir şey de ama onu deme baba. Bir tecavüz sonucu doğmadın de bana." Sonunda sustum sadece ağlamaya devam ettim hıçkırarak ağladım nefes almadan ağladım tüm benliğimi kaybettim.
Babam da yere çöktü ve bana sarıldı sonra başka ellerde hissettim Anıl, Burak ve Eslem de sarılmıştı beşinin arasında kayboldum hiç bir şey demedim sadece ağladım.
Annem nasıl dayanmıştı...
3-5 kişi okuyor bölümleri çok kişi okumasına rağmen yazmaya devam edeceğim umarım bir gün değerleniriz buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim umarım güzel gidiyordur diğer bölüm görüşmek üzere
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Sessizliğinde
Roman pour AdolescentsHani derler ya, "Bir gün mezarlık başında af dilerken bulacaksınız kendinizi. Ölü bir beden diri bir sözden daha çok yakacak canınızı." Haklılarmış. Ben annem ve babamın ölümüne sebep olmuştum. Beş yıldır mezarlıklarının başında onlardan af diliyo...