18. BÖLÜM "M E F T U N"

118K 5.8K 2.1K
                                    

Merhabalar, ben geldimm 💗

Nasılsınız, keyifleriniz yerindedir İnşallah?

Ben çok şükür iyiyim, keyfim yerinde 🌸

Merakla beklediğiniz bölümle karşınızdayım... çok güzel dönüşler aldım şu geçtiğimiz bir kaç gün boyunca. Sosyal medyada paylaşımlara denk geldim, yorumlar, mesajlar aldım. Bir şeyleri sizlere hissettirebildiysem ne mutlu bana. Yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederimm 🤍

Şimdi daha fazla uzatmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyor keyifli okumalar diliyorum. Satır aralarında buluşalım lütfen, sizleri orada beklediğimi unutmayın 🕯

• • •

Bölüm Şarkıları: Sezer Sarıgöz & Tekir / Sarılsak Mı Artık

Kenan Doğulu / Güzeller İçinden



"Bırak ay gitsin sen kal bu gece."

Bu Şehir Güzelse Senin Yüzünden - Nazım Hikmet Ran





⚫️



Kalp duymak isterdi, fakat dil söyler miydi?

Susmak mıydı mesele, yoksa duymamak mı?

Geçmişin kirli pençeleri dört bir yandan benliğimi sarmalamışken, attığım her adımın sonu, sonum oluyordu.

İçimde yer edinen hayal kırıklığı, boynumu bükerken, küçük kız çocuğunun yakarışları kulaklarımı doldurmuştu.

Kanatları koparılmıştı, ağlıyordu... asla gülmeyen yüzü, yıllardır ağlamaya mahkum edilmişti.

Ailesi saydığı insanlardan yemişti en büyük darbeyi, güvenmek istediği insanlardı onu yarı yolda bırakıp, sırtından vuran... İçimdeki kız bana bakıyordu, yaşlı gözlerle.

Aynı anne, babadan doğmuştu oysa babamla,amcam. Nasıl böyle farklı olabilirlerdi... Bana küçük bir çocukken babamın verdiği nasihatlar hala zihnimde dolaşıyordu.

"Kimsenin kalbinde yara olma kızım. Olma ki kalbindeki umut yeşerebilsin."

Ondandı belki de, her şeye rağmen ayakta kalma çabam, kendimi sakınmam.

Elimden kayıp zeminle buluşan kahvelere üzgünce bir bakış attım. Defalarca yaşamıştım aynı şeyleri, alışmam mı gerekiyordu bilmiyordum. Şayet öyleyse, yapamazdım. Her darbelilerinde arkamı dönüp dimdik ayakta duramıyordum, buna gücüm yetmiyordu.

Titreyen ellerimi usulca saran ellerle yerde olan bakışlarım kalktı. Önceden düştüğüm yerden kalkmayı bilemeyen benim yanımda, artık o vardı. Ne zaman ayağım kaysa, varlığı etrafımı bir zırh gibi sarıyordu.

"O damlalar akmayacak. Sen değil onlar üzülecek duydun mu beni?"

Sorudan ziyade kabullenmemi istediği bir gerçekle yankılanıyordu ses tonu. Olması gereken şeyin bu olduğunu zihnime kazıyordu. Gözlerim umutla gözlerine tutundu. Dudaklarının arasından çıkacak olan her bir kelimeye güvenip, ondan güç almak istedim.

"Sen kendine bunu yaparken onlar hayatlarına devam etmeyecek Evin! İzin vermem, ne onlara, ne bir başkasına!"

Parmaklarım elimi tutan elini sarmalarken, gözlerini ona inanmam için usulca kapatıp açtı. Arkasında duran Akif ise, telaşla hala bize bakıyordu.

K A R A D A Ğ L IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin