Merhaba, merhaba, merhabaaaa 💞
Ben geldim. Hemde yazarken beni duygudan duyguya sokan, uzun bir bölümlee. Öncelikle nasılsınız, keyifleriniz yerindedir İnşallah? Ben, iyi sayılırım. Okula, derslere adapte olmaya çalışıyorum. Birazcık stres yapsam da genel olarak iyiyim 💖
Bölüme geçmeden önce minik bir şey söylemek istiyorum. Şimdi farkettiğim üzere, yan karakterlerin kim olduğu hakkında sık sık ikileme düşülüyor. Öncelikle aslında Evin'i istemeye gittikleri kişi Yavuz'un kuzeni Ferzan'dı. Kendisi teyzesinin oğlu. Diğer tarafta Lerzan'da Yavuz'un hem dayısı Behram Ağa'nın kızı, hemde eski nişanlısıydı. Yani Lerzan'la, Ferzan'da kuzen oluyorlar. Yavuz ve Lerzan nişanlıyken Ferzan'la, Lerzan'ın yaşadığı gizli bir kaç şeyden sonra nişan bozuldu. Aile büyükleri olayın detayını bilmiyor. Çünkü Yavuz, sadece nişanı bozduğunu ve bu evliliğin olmayacağını zamanında kesin bir şekilde dillendirdi. Umarım karıştırdığınız kısımlar oturmuştur.
Şimdi daha fazla uzatmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyor ve keyifli okumalar diliyorum. Satır aralarında buluşalım lütfen, sizleri orada beklediğimi unutmayın 🕯
• • •
Bölüm Şarkıları: Buray / Alacalı
Bengü / Yaralı
Fettah Can / Sen En Çok Aşksın
"Acıyorsa ağlayacaksın küçüğüm."
Lavinia / Aşk Şiirleri - Özdemir Asaf
⚫️Yazardan:
En umulmadık anda ortaya çıkan gerçekler, belki de mucizeydi.
Geçmişten gelen sözler, gelecekten gelen kişiler... bir yerde hepsi çakışıyordu belki de.
Asıl gerçek neydi bilinmezdi ama bazı hisler, tüm gerçekliğin anlamını taşıyordu.
Bir kaç ay öncesinde söylenilen sözler de, gerçek niteliğindeydi.
Geçmişte kalmıştı, ve geleceğe yön veriyordu.
(Yavuz ve Miraç'ın kız isteme olaydan sonra ilk konuşmaları.)
"Neyse kapımızda anlaşma için bekleyen bir sürü firma var, bırakalım bu konuyu. Daha önemli şeyler var konuşmamız gereken."
Kahve içmek Yavuz için bir zevkti, ama şu sekreterin yapıp getirdiği kahveden bir türlü o zevki alamıyordu. Keyifsizce suratını buruşturdu ve abisinin dediklerine karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K A R A D A Ğ L I
Teen Fiction❝Yüreğindeki ateşin içinde cayır cayır yanıyordu kadının ruhu. Mahkum edildiği hayatı istememişti oysa... çocukluğu gibi çalınıp alınmıştı gençliği de. Güvendiği her limanın onu yarı yolda bırakmasına da alışmıştı, diğer birçok şeye alıştığı gibi...