Efsane-36-(Büyük Savaş)

4.4K 434 354
                                    

Ben beceremedim sanırım. Ama şimdi spoi vermiym sonda yazıym neyi beceremediğimi..

Ares düğmeye bastığında görmesi gereken şey tesisin boş bahçesi olması gerekirken, karşısındaki kalabalıkla kaşlarını çattı. Neredeyse tesiste yaşayan herkes kapıya yığılmıştı. Ares arkasını dönüp arkadaşlarına baktı.

"Tesiste bir şey mi oluyor?"

"Evet Ares. Bizsiz savaşa gidiyorsun."
Ares gelen sese döndüğünde March'ı gördü. Tesisteki en yaşlı ve bilge kişiydi. Bahçede bulunan yüzlerce kişiye baktı. Bunca yıl içinde tesise sandığından daha fazla kişi gelmişti.

"March. Ne demek oluyor bu? Herkes neden burada?"

"Bu tesis kurulduğunda hepimiz canımızdan şüphe ediyorduk. Çünkü Walter hepimizin sonunu getirecekti. Hiçbirimizin yapamadığını sen yaptın. Öldürdün onu. Buraya gelmeye hak kazandın.  Şimdi hepimizin hayatını kurtarmanın bedelini sevdiğin kadının canıyla ödemek üzeresin. Hiçbirimiz seni yalnız bırakmayacağız. Ailemi öldüren adamın oğlundan almam gereken bir intikam var. Bu yüzden hepimiz seninle geliyoruz."

Roxie dolan gözlerini sakladı. Bu hamilelik onu fazla duygusallaştırmıştı.

Ares kafasını sağa sola salladı.

"Hayır March. Gelmeyeceksiniz. Hiçbiriniz. Bunun ucunda ölüm var. Şaka değil bu. Kimsenin canının yanmasına izin veremem."

Arkada duran bir kadın öne doğru yürüdü. Kucağındaki bebeğini March'ın kucağına uzattıktan sonra Ares'in elini tuttu.

"Dinle Ares. Biliyorum sen olabilecek en az hasarla Diaochan'ı kurtarmak istiyorsun. Ama bu savaşta en az hasar bile çok kanlı bitecek. Walker'in oraya kaç kişiyle geleceğini tahmin edebiliyorsundur. Bizim sayımız bile az gelecekken siz 6 kişinin hiç şansı yok. Bizi kabul etmek zorundasın. "

Ares ellerinin titremesine engel olamadı. Onun yüzünden birçok kişi ölebilirdi. Kendisinin bile yaşayıp yaşamayacağı belli değilken birçok çocuğu annesinden babasından ayıramazdı.

"Cevabın kimsenin umrunda olmayacak oğlum. Roxie ellerini hazırla. Koca bir orduyu götürmek üzeresin."

Ares, March'ın ve diğerlerinin onu dinlemeyeceğinin farkındaydı. Roxie gülümsedi.

"Zevkle March."
Herkes tesisin bahçesine çıktığında March Roxie'nin koluna dokundu.

"Bekle Roxie."
Herkes March'a baktığında o, Ares'e baktıktan sonra tesisin halkına döndü.

"Kimse yaşayacağının garantisiyle gelmeyecek. Gelen herkes öleceğini bilerek gelsin. Bu saatten sonra hiçbir şeyin geri dönüşü olmayacak. Bunca şeye rağmen var mısınız?"

Yüzlerce insanın ağzından aynı kelime dökülmüştü.

"Varız!"

March memnuniyetle gülümsedi.

"Sevdiğin kadını tanımıyorum. Sadece birkaç kez gördüm. Ama uğruna ölüme gideceğin insan eminim ki bunu hakediyordur. Roxie gidebiliriz."

"Sıkı tutunun millet. Sarsıntılı bir yolculuk geçireceğiz."

Roxie gözlerini kapatıp kollarını havaya kaldırdı. Vadiyi gözlerinin önüne getirdikten sonra havada elleriyle daire çizdi.

( Yazarken alan walker-Alone pt II dinliyorum okurken dinlemek istersiniz belki. Evet Walker'in adı buradan geliyor susun.)

Ares kapattığı gözlerini açtı. Karşısında gördüğü şeylere bakarken dikkatini çeken ilk şey Walker'in önünde dizlerinin üstüne çökmüş güzel domatesiydi. Güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti.

Efsane (+18)/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin