üç

15.8K 349 17
                                    

Annem işte: Cv'ni hazırla demiştim.

Annem işte: Bugün üşenmiyorsun kalkıp holdinge gidiyorsun. Diğer insanlar gibi mülakata gireceksin.

Annem işte: Patron Bars diye sevinme.

Annem işte: Hakkınla al o işi. (09.10)

"Ama ne var biliyor musun?" dedi kulağıma doğru. Teni tenime değerken en büyük temennim devamının gelmesiydi. Ekin, elini çeneme yerleştirdi. "Sen dolunay kadar parlakken seni görmemen imkansızdı, güzellik." deyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Kafamın içinde bir yerde telefonuma art arda bildirim geliyordu ama aldırmadım.

Ellerimi kaldırıp, yanaklarının iki yanına sardım ve onun öpüşüne amatörce karşılık vermeye başladım.

Kafamın içindeki seslere zil sesi de eşlik etti.

Yine duymamazlıktan geldim.

Dudaklarını benden ayırıp "Seni seviyorum," diye mırıldandı. Sert solukları tenime bir meltem gibi serin bir şekilde çarpıp geçerken içimdeki tırtılların kelebek olduğunu hissettim. O kadar mükemmeldi ki o, soluğundan öpüşüne kadar; kocaman sarılıp hiç bırakmamak istiyordum.

Ekin ela gözleriyle bana biraz daha baktıktan sonra yokoluverdi. Bir anda.

Zihnim karanlığa büründüğünde onu tekrar görme umuduyla gözlerimi açtım. Tavan benim tavanımdı ama Ekin'in kokusu bile yoktu.

Bu da mı rüyaydı?

"Tuana!" diye bağrışı vardı, Can'ın. Fakat, Ekin'den eser bile yoktu. Yine de rüyamda görmüş olmanın verdiği mutlulukla aptal aptal gülümsedim.

Uzun zaman olmuştu onu rüyalarımda misafir etmeyeli. Gerçi oranın sahibiydi..

Tekrar "Tuana," diyerek kapımı açtı, Can. Telaşlı bir ifadeyle bana bakıyordu. Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş yok olurken "ne oldu?" der gibi baktım ona.

Krem rengi tişörtü ve beyaz pantolonu vardı üzerinde. Elinde ise telefonu ve arabasının anahtarı vardı. Acil bir şey olduğunu kavrayınca yattığım yerden doğruldum, iyice ona baktım.

"Birine mi bir şey oldu, neden bu kadar telaşlısın?" diye sordum, endişeyle. Üstümdeki yorganı kaldırıp, yataktan çıktım. O kadar aceleci olmamı söyleyen bir yüz ifadesi vardı ki ne yapacağımı bilmeden direkt kıyafet dolabıma yönelmiştim.

"Annen," dedi, derin bir soluk alarak. Dolabın açtığım kapağını geri ittim. Sabır çektim içimden. "Annen aradı, iş görüşmesine geç kalıyormuşsun."

"Hangi iş görüşmesine?"

üvey abi | texHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin