otuz

7.9K 220 16
                                    

| Önceki bölümlere göz atın*

| iki hafta sonra

Parazit: O yemeğe gel, Tuana.

Parazit: İstersen yanında erkek arkadaşını da getirebilirsin. Eminim baban ve abin onu tanımaktan şeref duyacaktır.

Siz: Benim babam öldü, anne.

Siz: Abimse hiç olmadı.

"Neye bakıyorsun Tuana kızım?" Bars'ın babasının sesiyle telefondan başımı kaldırdım. Güç tuşuna basıp telefonu yemek masasına ters koydum. Maviş gözlerinin içi güldü saniyeler içinde. "Yoksa erkek arkadaşınla mı konuşuyorsun?" dedi, neşeyle.

Anne...

"Utandırma kızımı, hayatım. Belli ki her şey daha çok yeni. Baksana, çekiniyor." annemin sesi dursa da cümleleri kafamda tekrar etmeye devam etti. Babasının hemen sağında oturan Bars, bütün sözlere büyük bir tepkisizlikle karşılık verirken daha fazla dayanamadım. Derin bir nefes alıp dudaklarımı araladım. "Gerçi erkek arkadaşına kızgınım, Tuana'cığım. Eğer daha erken gelmiş olsaydı Bars'la hiç tartışmazdınız. Sinirini alırdı."

Kalede bu sefer dik duramıyordum. Annem gelişine vuruyordu topu ve hep gol oluyordu.

Konuşamadım, sesim içime kaçtı.

Çatalla bıçağı tabağa bıraktım. Arkama yaslanıp kollarımı göğsümün hemen altında birleştirdim. Annem bu tavrımla birlikte sustu. Bars'ın babası desen o da hemen mesajı kaptı.

Bars ise... O bugün ilk defa gözlerime baktı.

En son ne olmuştu? Baloda sevişmiştik.

Hayır, ondan sonra ne olmuştu? Evime bir hediye paketi göndermişti. Müşterisinin evinde birlikte olurken kaybettiğim sütyenimi yollamıştı. Üstüne de not yazıp koymuştu, "Bunu unuttun." diye.

Şimdi ise uzun bir aradan sonra ilk defa yüzüme bakıyordu. Koyu mavileri önce gözlerimde gezindi; ardından yanaklarımda, dudaklarımda, boynumda, siyah büstiyerimin açık bıraktığı göğüs dekoltemde, kollarımda ve tekrar dudaklarımda.

Soyuldum. Az önce annemin karşısında beni gözleriyle soydu. Bunu çekinmeden yaptı.

Yerimde huzursuzlukla kıpırdandım. Çatalını ve bıçağını bırakıp dirseklerini masaya dayadı. Bana bakarken dudaklarını araladı.

"Keşke," dedi, dudaklarımdaki bakışlarını gözlerime çıkarırken. Annemle babasının bizi izlediğini hissettim. Ellerimi kollarıma sardım. Göğsüm şiddetle inip kalkıyordu. Gerilim yaratıyordu, it. Söylemeyecekti, söylemezdi. O bunu söyleyemezdi.

Yine de söyleyecekmiş gibi baktı. Korkum gözle görülebilir seviyeye geldiğinde göğsüme kısa bir bakış attı. Kollarını masadan çekti ve arkasına yaslandı.

"Keşke daha önce gelseydi, eniştemiz baloya. Hem böylelikle Sarışın, kırmızı gören boğa gibi etrafa saldırmaya ihtiyaç duymazdı."

"Boğalar girsin sana." diye söyleyiverdim birden.

Annem hemen alttan müdahale etti. Bacağıma ayağını o kadar sert vurdu ki Bars'ın söylediğime gülen yüzünü çok uzun süre göremedim. Hızla masanın altından tenime baktım. Mini bir etek giyinmiştim. Annemse tam dizimin altına topuklu ayakkabısıyla vurmuştu. Tenim çizilmişti.

"Boğalar sevsin seni, dedi." beni düzelttiğinde suratımı buruşturup Bars'a karşı başımı sağa sola salladım.

"Boğalar akıllı hayvanlardır, anne. Bars'ın katlanılmaz bir canlı olduğunu ilk bakışta anlarlar ve onu kırmızı diye görüp-" annem bu sefer ayağıma direkt topuğunu geçirdi.

üvey abi | texHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin