yirmi yedi

8.9K 286 13
                                    

Mesaj sesi.

Art arda.

İkimizin telefonunun da melodisi aynı olduğu için kime geliyordu çözemiyordum. Bu odaya gelir gelmez çantasını kapının önünde boşluğa salan benim telefonumdan mıydı, yoksa pantolonu yerde olan onun telefonundan mı..

Donup kalmış bir şekilde ona bakarkan benden önce kendine geldi. İçimden çıktığında da refleksle bacaklarımı çözdüm. Ellerimi yüzünden çekip kendi yanaklarımı tuttum.

Yanıyordum.

Üstelik titriyordum da.

"Hiç mi anlamadın.." diye sordum tam çıkmayan sesimle. O kadar kısık konuşmuştum ki ben bile zor duymuştum. Kulaklarım uğulduyordu.

Bars altını tamamen giyindiğinde pantolonu tutan elini tuttum. Düğmesini iliklerken durdurdum onu kısa bir anlığına. Başını kaldırıp bana baktı.

"Anlasam neye yarar?" dedi, bana da soru yönlendirerek. Anlamadım. Kaşlarımı çatıp ona bakmaya devam ettiğim sırada düğmeyi ilikledi ve tekrar bacaklarımın yörüngesine girdi. "Kondurabildiğimi mi sanıyorsun? Küçücük bir çocuğu sikiyorum ve bunun kız kardeşim olduğunu düşünüyorum. Ne hastalıklı bir hayal gücü." dedi tek nefeste.

"Abim değilsin!" diye uyardım onu.

Değildi. Kan bağı yoktu. Ortamı daha da çirkinleştiremeye hiç mi hiç gerek yoktu.

Bars çıkışımla duraksadı. Kendimi aklama şeklime başını sağa sola sallayarak karşılık verdi. Koyu mavi gözleri gözlerimi tavaf ederken ben stresten masanın kenarını sıkıca sarıyordum.

Elini yanıma attı. Oraya baktım. Az önce çıkarıp masanın üstüne koyduğu tangamı aldı ve eğilerek ayaklarımdan geçirdi.

"Yanlıştı, ikimizde biliyoruz. Daha fazla konuşmanın âlemi yok." dediğinde üste çıkan ellerini, ellerimle durdurdum. Kendim giyindim tangamı ve masadan inmek için onu ittirdim.

"Beni sikmiyordun, biz sevişiyorduk."

Az önceki sözlerine istinaden konuşup, arkamdaki aynaya döndüm ve üstümü başımı düzeltmeye başladım. Bordo kadifemsi elbiseyi hallettikten sonra sıra siyah güzelim saçlarıma gitti. Savrulduğu için kabaran saçlarımı sindirmeye çalıştım.

Arkamdaydı, biliyordum ve daha fazlası, aynadan görüyordum. Önemsememeye çalıştım. Aklım hâlâ kendimi temizlemeden giyindiğim tangamdaydı.

Gerçi bu geceye daha devam etmeyeceğimi düşünürsek bu umrumda olmamalıydı.

"Peki, sen..." dedi, Bars. Aynadan gözlerim direkt onu bulurken bakışları altında şoka uğradım. Suçlayıcı mı bakıyordu o bana?

Mavileri her geçen saniye daha da koyulaştı. Ellerim saçlarımda kalmıştı. "Peki, sen?" dedim, devam etmesini istedim.

"Hiç mi anlamadın?" dedi, imkansızcasına.

"Nasıl anlayabilirdim, geri zekalı! Jigolo tuttum, otel odasına geldi, seviştik. Benim için bu olayın denklemi bu ve hiçbir bilinmeyeni yoktu." hırsla ona dönüp parmağımı göğsüne vurarak devam ettim. "Kusura bakma ama boş zamanlarında kendini pazarladığını tahmin edemedim."

Bileğimi kavradı, üstüme eğildi. Yüzü yüzüme yakınlaştığında başımı pencereye çevirdim.

"Kendimi pazarlamadım." dedi.

"Pedofilisin o hâlde,
çocuk diye nitelendirdiğin kadınlar ajansı arayınca seni yolluyorlar."

Az önce "küçücük bir çocuğu siktim" sözleri karşılıksız kalmayacaktı herhalde.

Sert çıkışıma karşın burnunu yanağıma değdirdi. Elimi ister istemez göğsünün üzerinde tutuyordum.

Sinirliydi, hissediyordum.

Ben de öyleydim. Birbirimize karşı o kadar yükseliyorduk ki asıl suçlunun biz olmadığımızı Tunç denen gevşek olduğunu kaçırıyorduk. Bars elini çeneme atıp yüzümü kendine döndürdü. Onun bu hareketiyle kalçamı masaya iyice yasladım.

"Yalan mı? Küçücüksün işte. Çocukca laf sokmalara doyamıyorsun. Sen-" diye devam edecekken parmaklarımı dudaklarının üstüne koydum.

"Asıl sen, sen Bars. Bunca yıldır çocuk yerine koymadın, seviştikten sonra mı koyuyorsun? Madem gözünde çocuktum neden benimle tartışmaya tenezzül ediyordun!"

Burnumu iyice havaya dikleyip konuştum. Sözlerim biter bitmez ifadesi sarsılsa da kendinden ödün vermedi. Az önce yaşananları bu cümlelerle gölgeliyemezdi.

"Benimle sevişirken sorun yok, üstüne bile çıkabilirim ama kim olduğumu öğrendiğinde çocuk muammelesi yapacaksın, öyle mi? Yok öyle bir dünya."

Dik duruşum ve arkasında ölümüne dururum dediğim sözlerim kapı kolunun inmesiyle yokoluverdi.

İkimizinde dikkati saniyesinde oraya kaydı. O an fark ettim. Sadece birimizin telefonuna bildirim gelmiyordu. İkimizin telefonuna da geliyordu. Bir uzaktan bir yakından.

Kapı kolu aşağıya indi, kapı hafif açıldı.

İrkilmiş bir şekilde geleni saçma sapan bir pozisyonda bekliyordum. Bars benim aksime hızlı toparlandı. Bana baktı, teklemeden ellerini yanaklarıma sarıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Siktir..

Kapı açılmaya başladığında girdiğim transtan hızla çıkıp elimi ensesine attım. Öpüşmeye başladık. Kapıya arkası dönük olduğu için bir tık rahattım, rahattık.

İleri gidip kendini bana bastırdığında bende durmadım masaya oturdum tekrar. Bacaklarımı açtım ve beline doladım.

Saçlarından tanıyamasınlar diye elimi saçlarına atıp, onları gizlemeye çalıştım.

Ta ki annemin sesini duyana kadar.

"Tuana?" dedi, bir anda.

Hafif şaşkın hafif kızgın hafif mutlu sesiyle.

Dudaklarımızı ayırdık. Bars boynuma yüzüne gömdüğünde bende anneme baktım. "Efendim?" dedim, onun saçlarına asılarak.

Öpmene gerek yok Bars, boynumda sabit dursan yeter ne diye zorluyorsun?

"Şey," dedi, annem. Lez olmadığıma mutlu bir yanı da olduğu için elini saçına attı, tereddütle bir adım geri attı. Çıkacağını anlayınca belli belirsiz gülümsedim. "Ben Bars'ı arıyordum, siz devam edin." dediğinde boynumdaki nefes sekteye uğradı.

Konuşma yapması gerekiyordu.

Aklına yeni gelmiş olmalıydı.

Anneme karşı başımı olumlu anlamda salladım. O saniyeler içinde odadan çıkarken ben ellerimi Bars'ın gövdesine koyup onu ittirdim. Makyaj masasından kalktım ve yanından geçip gittim.

Kapının oraya geldiğimde yere eğilip çantamı tutup aldım. Zihnimin bir köşesi küçük beye veda ettiğimi bağırıyordu. Biz anlamadan son kez bu odada birlikte olmuştuk.

Doğrulup ayağı kalktım vekapı koluna uzandım. Tam açacakken sesini duydum.

"Küçük değildin, kabul." dedi.

"Değildim." diyip ona bakmadan indirdim kapı kolunu ve çıktım odadan. Kapıyı arkamdan kapamayı ihmal etmedim.

Şimdi bulmam gereken bir çıkış, gitmem gereken bir ev, unutmam gereken seks anılarım vardı. Bu gece çok yorucu geçeceği için şimdiden derin bir nefes aldım içime.

Tırnaklarımı avucuma bastırarak yürümeye devam ettim. Olayın güzellemesini yaparsak en azından biri artık beni gözünde tamamen büyük olarak görüyordu.

Bu iyi bir şeydi sanırım.

üvey abi | texHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin