Bars: Bu geceki baloya geliyor musun?
Siz: Hayır.
-
Pezwnk: O müsait olduğunda haber verin demiştiniz efendim, bu geceki maskeli balo da kendisi müsait olacak.Siz: Şu bütün sosyetinin katılacağı baloda mı? İyi de nasıl birbirimizi bulacağız?
Pezwnk: Eğer tamam derseniz akışı ben ayarlarım. Ne dersiniz?
-
Bademin nasıl koktuğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Daha önce koklamamıştım. Ancak, bu adam bana her temas ettiğinde badem geliyordu aklıma. Bu insanları yersiz yersiz meyve veya sebzeye benzetme huyumdan da kaynaklanıyor olabilirdi.
Siyah jilet gibi olan blazerının omuzlarına koydum ellerimi. Belimi sararak beni daha çok kendine çekti. Dudakları dudaklarımı ısrarlı bir şekilde öperken ona karşılık vermemek elimden gelmiyordu.
Az sonra Bars konuşmasını yapacaktı ama biz burada; bu şato gibi mekanın herhangi bir odasında benim sırtım kapıya, onun gövdesi gövdeme değerken öpüşüyorduk.
Eli sıkılaştığında inledim ve elimin birini saçlarına geçirdim. Bunu bekliyormuş gibi saniyesinde kalçamdan destek vererek beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline sardığımda yürümeye başladı.
Gözlerimi açsamda maskeden dolayı onu göremeyeceğim için açmadım.
Öpüşmeye devam ederken birdenbire bir zemine otururken buldum kendimi. Zemini önce elimle yokladım. Sonra ise küçük küçük öpücükler eşliğinde benden uzaklaşan adamla gözlerimi aralayıp geldiğimiz yere baktım. Makyaj masasının üzerindeydim...
"Baksana," dedim, tereddütle. Dikkatimi ona verdiğimde pantolonunu çıkarmaya başladığını gördüm. "Siktir..." diye mırıldanıp başımı odada bulunan pencereye çevirdim.
İlk defa biz sevişirken dışarısı gözükecekti.
Daha da tuhafı ben ailemin bulunduğu bir ortamda; dakikalar önce üvey abimle kavga etmişken hiç tanımadığım adamın biriyle bir kez daha sevişecektim.
Üvey abim demişken...
Düşünmek bile istemiyordum onu.
Pantolonun yeri boylama sesiyle benimkine baktım. Pantolonunu ayakkabılarından çekip arındırmadı. Öyle dipte durdu. Acelesi olduğunu anladım. Bu defa kısa sürecekti.
Yüzüne baktığımda bana yöneldiğini gördüm. Ona yırtmacımı açığa çıkarma konusunda yardımcı olduktan sonra tangam içinde yardım ettim.
Tuhaftı. Bu kıyafetleri dakikalar önce giyerken hiç böyle bir şey olacağını düşünmemiştim. O aklımdan bile uçup gitmişti. Zihnimde sadece Bars'la konuşurken kızın birinin gelip üstümüze yanlışlıkla şarap döktüğü an canlanıyordu.
Sahi ne acı bir andı.
İkimizde üstümüzü değiştirmek için bu kata çıkmıştık. Bars ne yapıyordu bilmiyordum ama ben tertemiz üstümü yine kirletmek üzereydim.
Tangamı kenara sıyırır sıyırmaz blazerını çıkarttı ve boxerını da aşağı indirdi. Gördüğüm uzunlukla bacaklarımı beline sardım. O kendini girişime hizalarken ben makyaj masasını sıkı sıkıya sarmıştım. Oradan destek alıyordum.
Islaklığımı birkaç kez teyit ettikten sonra aniden içime gömüldü. Elini elimin üstüne sardığında ben elimi çektim, omuzlarına yerleştirdim. Destek ala ala sıcaklığıma gömülmeye başladı.
Dışarıda inanılmaz bir gökgürültüsü ve sağnak yağmur vardı. Ses alenen odaya dalıp ortamın aurasını etkiliyordu.
Küçük beyi içime bir kez daha iterken bu sefer makyaj masasında arkaya doğru gittim. Elini arkamdaki aynaya yerleştirip devam etti.
Bir kez daha öpüşmek istediğim için yüzünü ellerimle sardım ve gözlerine bakmadan tekrar dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Sıcak tapılası dudakları işini biliyordu. Nefes nefese kalmış bir şekilde hem beni reddetmiyor hemde yetişmek üzere olduğu bir yer varmışcasına hızlı davranıyordu.
Birkaç gidip gelmede daha iyice kıvama geldiğimizde dudaklarımızı ayırdık. Dudaklarım bir türlü kapanmazken onun aynadan destek alarak son kez gelip gitmelerini bacaklarımı sıkılaştırarak karşıladım.
Dudaklarına bakmayı kesip başımı kaldırdım ve maskesinin ardında olan gözlerine baktım. Tanıdık geldi.
O bana bakmaz işine devam ederken elimi kaldırdım refleksle. Elim maskesine gitti. Onu tuttum, yine bana bakmadı.
Bacak aram zonkluyordu.
Sıcaklığımda kocaman bir alet vardı.
Tek düşündüğüm maskenin altındaki oldu. İnlemelerimiz odada yankılanmaya devam ederken ben o maskeyi yavaşça çekip çıkardım.
O kadar yavaş olmuştu ki hayatımın en uzun anıydı diyebilirdim.
Öyle ki maskeyi çıkartır çıkarmaz içime son darbesini yapması, tam o esnada gökyüzünde çakan şimşeğin odayı aydınlatması ve göz göze gelmemiz saatler sürmüş gibiydi.
Sahi ne olmuştu az önce?
Şimşeğin ışığı salise salise odadan çekildi. Elimi kendi maskeme attım bu sefer, onu da çıkardım. Hâlâ içimdeydi.
"Bars..." dedim, korka korka.
"Sarışın?" dedi şaşkınlıkla.
Aynadaki eli hâlâ yerli yerindeydi. Bacaklarım da belindeydi. Tek vücutta olmuştuk...
Elimi emin olmak istercesine yüzüne götürdüm, dokundum ona. Kalbim çok hızlı atıyordu. İlk defa sevişirken korkuyordum.
"Bars?" dedim, ona tekrar ve elimle pürüzsüz yüzüne dokundum. Parmak uçlarımın hafif temasıyla irkildi. Gözlerini kapattı ve dudaklarının arasında bir küfür mırıldandı.
Tunç'un ebesini sikeyim tarzıydı.
Dudakları demişken ben onunla mı öpüştüm onca zaman ve o az önce benim içime mi boşaldı?
Sikerler!
•
Sonraki bölüme buradan devam etmekle, etmemek arasında gidip geliyorum...