"Maçı izleyemiyorsun diye kudurmuyor musun?"
"Asıl sen maçta oynayamıyorsun diye kudurmuyor musun?"
İki kardeş zindanlarda yere diz çökmüş önlerindeki kazanları temizliyorlardı. Sirius'un sorusuna karşılık Regulus omuz silkti.
"Jones iyi bir Arayıcı, eminim benim yerime iyi sahip çıkıyordur."
"Nasıl olsa James'in sayılarıyla size fark atacağız."
Reg ağabeyine gözlerini devirdi."Potter karşısında ben olmadığım için şanslı."
"Senden ödü patlıyor tabii." diye dalga geçti onunla Sirius, Reg'e sinsice sırıtarak.
"Slytherin bu sene çok güçlü. Yeni Tutucu Bennet çok iyi ve Allan sizinkilerin canına okuyacak gibi görünüyor. Potter maçtan süpürgesi üzerinde ayrılamayabilir." dedi yamuk bir şekilde gülümseyerek.
Sirius havlarcasına güldü. "Ancak rüyanda! Sizin takıma en fazla yirmi yedi dakika veriyorum, daha fazla değil. Bu sene de Kupa bizim olacak göreceksin."
Regulus sinirle burnundan soludu. Sirius'a laf yetiştirmek pek mümkün değildi. Göreceğiz, diye düşündü.
Bir süre karanlık zindanda sadece kazan ovalama sesleri duyuldu.
"Babamın hastalığı nasıl?" diye sordu Sirius soğukça.
"Ah, demek umursamaya başladın."
Sirius kafasını kaldırıp kardeşine öldürücü bir bakış fırlattı.
"Kötü." dedi bu sefer Reg. "Vücudunun sol tarafı artık tamamıyla o garip, gri şeyle kaplı. Kalbine kadar inerse..."
Gözpınarları, kendisini zorlayan yaşlar yüzünden tatlı tatlı sızlıyordu. Gözlerini kapatıp sıktı.
Sirius'un omzuna koyduğu eliyle gözlerini tekrar açtı. Uzun zamandır ne bir odada yalnız kalmışlar ne de birbirlerine bu kadar yakın durmuşlardı. Kavga etmedikleri şu dakikalarda, Sirius'un yüzünde ağabeyini görebiliyordu. Çocukken birlikte oyunlar oynayıp muziplikler yaptığı, düştüğü zaman onu hep kaldıran ağabeyi.
Bu sefer gözlerinin dolmasına engel olamadı ve en sonunda yaşlar yanaklarından süzülmeye başladı.
Sirius tek bir kelime etmeden ona sıkıca sarıldı.
"Seni özledim."
Sirius'un sözleri Reg'i şaşırttı. Geri çekilip ona baktı.
"Ne?" dedi Sirius gülerek. "Her ne kadar gıcık, kıt beyinli, ırkçı bir pislik olsan da kardeşimsin."
Sert kelimeleri, koca gülümsemesinin altında eriyip giderek anlamlarını yitirdi ve Regulus'u gülümsetti.
"Tabi sen de bencil, kendini beğenmiş, kanıbozuklarla takılan serserinin tekisin. Ben bunları yüzüne vurmuyorum tabi."
Kahkahaları zindanın boş duvarlarında yankılandı. Bunu yapmayalı çok uzun zaman oluyordu. Genelde böyle yalnız kaldıklarında hep kavga ediyorlardı o yüzden de artık yalnız kalmamaya çalışıyorlardı.
Sirius Reg'in omzuna bir şaplak attı.
"Olması gereken eninde sonunda olacak. Başından bu hastalığa engel olunamayacağını biliyorduk."
"Keşke son zamanlarında sen de olsaydın. Bazen seni soruyor."
Sözleri Sirius'un bir an için nefesini kesti. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade oluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts Günlükleri
FanfictionBir zamanlar Hogwarts'ta bulunmuş olanların hikayeleri... Belki bir zamanlar aynı yatakta uyudular, aynı sandalyede oturdular. Hatta belki bir sıraya kazıdıkları isimleri yan yana duruyor. Ama siz hiç onların hikayelerini onların gözünden görmedini...