Part 1- Safkan
Sirius sıcak yatağının içinde öteki tarafa döndü. Uzun zamandır uyanıktı ancak aşağı inip annesinin meymenetsiz suratını görmeyi hiç istemiyordu. Gözlerini açıp aşağıdan gelen sesleri dinledi. Daha tatil başlayalı üç gün olmuştu ama Hogwarts'a dönüp en yakın arkadaşlarıyla olabilmek için şimdiden can atıyordu. Onlarlaysa macera hiç bitmezdi. Oysa şimdi burada, kaçık ailesiyle tıkılı olmaktan başka çaresi yoktu.
Gözlerini kapatıp oflayarak ince örtüyü başının üstüne çekti. Birkaç dakikadır o halde yatıyordu ki, odasının kapalı duran kapısının dışarıdan kurcalandığını işitti. Örtüyü hızlıca kafasından çekip gözlerini kapıya dikti, pirinç kapı tokmağı yuvasında dönerken kilitli kapı ileri geri hareketlerle sarsılıyordu.
"Kreacher! Odamdan uzak dur, pis elf!"
Tıkırtılar kesildiğinde, Sirius hafifçe kaldırdığı kafasını tekrar yastığın üstüne bıraktı. Tek eliyle şakaklarını ovalarken, tam kaçıklar, diye düşünüyordu. O sırada, bir anda annesinin cırtlak sesinin aşağıdan bağırmaya başladığını duydu.
"AİLEMİZİN ADINI KİRLETTİ! PİS KANI BOZUK! BİR DE PİŞKİN PİŞKİN DAVETİYE GÖNDERİYOR! RESMEN KÖKLÜ BLACK AİLESİNİN ADINA ŞEREFSİZLİK LEKESİ SÜRMEK BU!"
Sirius ne olduğunu anlamak için kalkıp kapıya yürüdü. Koridora çıktığından kardeşinin de odasının kapısı önünde dikilmekte olduğunu görmüştü. Birbirlerine hoşnutsuz bakışlar attıktan sonra Sirius merdiven boşluğundan aşağıya doğru eğilerek bir şeyler görmeye çalıştı. Aynı sırada annesi mutfak kapısından çıkarak Sirius'un görüş hizasına girmişti fakat kadın hızla yürüyerek tekrar görünürden kayboldu. Hışımla açılan bir kapının duvara şiddetle çarptığını duydular, ardından Sirius'un babası da kadının arkasından odaya girdi.
Sirius ve Regulus merdivenlerden inerlerken kadın tekrar bağırmaya başlamıştı.
"HEM DE LANET BİR BULANIKLA! NASIL BÜYÜKBABAMIN KANINI KİRLETİR?! CEDRELLA O KANI BOZUK WEASLEY'YLE EVLENDİĞİNDEN BERİ BÖYLE REZİLLİK GÖRMEDİM!"
Sirius odaya girdiğinde kadının korkunç görüntüsünden tiksintiyle geriledi. Gri gözleri yerinden uğramış, bağırırken boynundaki damarlar şişip fırlamıştı. Dağılan sarı saçları, terle kızarmış suratına yapışmıştı. Regulus, kapının eşiğinde duran abisinin yanından geçerek annesinin yanına gitti.
"Seni bu kadar sinirlendiren ne, anneciğim? Ne oluyor?" dedi bir elini kadının omzuna koyarak.
Sirius gözlerini devirip, ağzını oynatarak kardeşinin söylediklerinin abartılı bir taklidini yaptı. Regulus her zaman annesi için bir yalaka olmuştu. Anneleri o sırada elinde tuttuğu zarfı fırlatırcasına Regulus'a uzattı. O ise, gözleri mektubun üzerinde gidip gelirken sessiz kalmıştı. En sonunda sıkıntıyla başını kaşıdı. Sirius, birileri neler olduğunu söyler umuduyla bekliyordu ancak kimseden ses çıkmayınca kardeşine yürüyüp zarfı elinden çekti.
"Andromeda Black ve Edward Tonks sizi düğünlerinde yanlarında görmekten mutlu olur." diye okudu. Bu haber, Sirius'un yüzünde bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştu. "Demek Tonks sonunda Andy'yi kandırabildi."
Annesi suratında bir dehşet ifadesiyle yavaşça ona doğru döndü.
"Tonks iyidir, üst sınıflardan bir Hufflepuff. Onları bilirsiniz her zaman iyidirler, orada burada insanlara minik kekler falan dağıtırlar." Annesi söylediği her kelimede daha şişip morarırken, Sirius da umursamaz bir tavırla sırıtmaya devam ediyordu.
"İYİ- İYİDİR Mİ? SEN-O-BULANIĞA- İYİDİR Mİ DEDİN?"
"İnsanları bu şekilde sınıflandırmak tam da sana göre bir şey zaten, anneciğim." dedi Sirius son kelimeyi vurgulayarak. Genç büyücünün suratındaki sırıtma "bulanık" lafından sonra silinmişti, şimdi ise annesinin suratına kararlı bir ifadeyle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts Günlükleri
FanfictionBir zamanlar Hogwarts'ta bulunmuş olanların hikayeleri... Belki bir zamanlar aynı yatakta uyudular, aynı sandalyede oturdular. Hatta belki bir sıraya kazıdıkları isimleri yan yana duruyor. Ama siz hiç onların hikayelerini onların gözünden görmedini...