Kofti Part 2

1.8K 137 22
                                    

Armando Dippet'in ölümünden sonra müdür olan Dumbledore onu Hogwarts'a çağırdığında, Argus Madam Tameria için ayak işleri yapıyordu. Tanıdığı koridorlardan elindeki şıngırdayan kutuyla geçerken, hüzünle karışık bir heyecan içindeydi. Bunca zamandır geri dönmek istediği bu şatoda olmak şimdi onu biraz ürkütüyordu. Ofisin girişindeki heykelin önüne geldiğinde cebindeki kağıdı çıkardı ve eğik el yazısıyla yazılmış kelimeleri yüksek sesle okudu.

"Fışırdayan vızvız."

Heykel yana sıçradığında arkasındaki döner merdiven meydana çıkmıştı. Basamakları çıkıp kapıya ulaştı. Parmaklarının eklemleriyle meşe kapıya üç kez vurdu.

"Girin."

İçeriye utana sıkıla girerken aklına, buraya daha önce hiç gelmemiş olduğu geldi. Duvarlarda asılı duran portrelere bakarken Armando Dippet'inkinin de aralarında çoktan yerini almış olduğunu gördü. Bunun dışında odada ince bacaklı masalar ve onların üzerinde duran garip cihazlar vardı. Bunların benzerlerini Tameria'nın dükkanında da görmüştü daha önce. Çalışır durumdalarken bazıları duman çıkarıyordu mesela.

"Ah, Argus, hoşgeldin." dedi Dumbledore ona gözlüklerinin üzerinden bakarak. Argus ise müdürün, onun adını bilmesinden dolayı şaşkındı. Adama şapşal şapşal gözlerini kırpıştırarak baktı. " Lütfen, otur."

"Aa, şey, ben aslında sizin şeynizi getirmiştim." Kutuyu gösterdi kollarını öne doğru uzatarak. "Bu...şey..."

"Çaydanlık." dedi Dumbledore yüzünde masum bir tebessümle. Bu kadar yolu saçma bir çaydanlık için mi gelmişti? "Antika bir çaydanlık tabi." diye ekledi, sanki Argus'un düşüncelerini okumuş da onu azarlarmış gibi.

Argus hala ayakta ona boş boş baktığı için tekrar "Lütfen, otur." dedi, masasının önündeki koltuğu işaret ederek. Genç adam kutuyu da kucağına yerleştirerek ona gösterilen yere oturdu bu sefer.

"Madam Tameria harika yeteneklere sahip bir cadı, özellikle de iş antikalara gelince." dedi, parmak uçlarını çenesinin altında birleştirmişti. Argus keyifsizce yerinde kıpırdandı. O tıfıl kadın ona çok çektiriyordu çünkü. Kısacık bacaklarının yere değmesine imkan vermeyen dev koltuğunda oturup ona ağdalı aksanıyla emirler yağdırıyordu.

"Ancak duyduğuma göre çalışanlarına oldukça acımasız davranabiliyormuş. Üstelik adil bir maaş da ödemiyormuş." Argus şaşkınca karşısındaki adama bakıyordu. Ne diyeceğini bilemedi, sonuçta hakkında konuştukları kişi patronuydu ve maaşı her ne kadar adil olmasa da ödemesini alıyordu. Adaletsiz maaştan ya da çok çalıştırılmaktan şikayet edemezdi zaten, kofti olduğu için birçok yer onu işe almak bile istememişti.

"Beni işçi olarak kabul ettiği için bile ona minnettarım." dedi sadece.

"Daha iyi bir iş istemez misin?" dedi Dumbledore. Mavi gözleri Argus'a bakarken parlıyordu. Bu işin altında bir şey vardı. Acaba Madam Tameria için ağzını mı arıyordu? Belki de bu bir testti. Kontrollü bir cevap vermeliydi ama Dumbledore Argus'un çok uzun zamandır içinde tuttuğu şeyleri dile getiriyordu.

"Beni kim işe alır ki?" diye çıkıştı yüksek sesle ama sesinin titremesine de engel olamamıştı. "Kim bir koftiye iş teklif eder?"

"Ben ediyorum ya işte."

Az önce duyduklarına anlam vermek için durakladı. Karşısında duran adamın yüzünü inceledi, dudaklarında sabırlı bir tebessüm vardı. Aralarında geçen diyaloğu gözden geçirdi, neresinde bir iş teklifi vardı? Kesinlikle yanlış duymuş olmalıydı.

"N-Nasıl yani?" diyebildi yalnızca.

"Gelip burada- Hogwarts'ta- çalışmanı istiyorum."

Gerçekten de doğru duymuştu. Hemen koltuğun ucuna doğru kayarak oturduğu yerde dikleşti.

Hogwarts GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin