Kalbimin ortasında kocaman bir oyuk vardı.O oyuk,zahir bir mermi parçasının benliğimi kanatarak dilime doladığı ağıtların açtığı müşkül yaranın yansımasıydı.
Yüreği,nişan alınan tarumar edilen zavallı ben...Ruhumu öldürüyorlardı ve ben azrailime engel olamıyordum.
Cehennemden sesim duyulmuyordu.
Elimle alnımı ovuşturdum.Oğullarım ortada yoktu ve ben nerede olduklarını katiyen bilmiyordum.Başlarına bir şey gelmiş olma düşüncesi omuzlarıma ağır geliyordu.Korkuyordum hem de çok.
Yüzümde acının kederli çizgileri yer edindiğinde arkasını dönmüş gitmeye yeltenen adama baktım.
Güçlü durarak bana yardımcı olmaya çalışıyordu.O bana yardım etmeye çalışırken bile yine benim hışmıma uğrayarak yıkılıp,dökülüyordu.
Kanatmıştım o körpecik adamı.
Dudaklarım arasından firar eden cümlelerle onu kırmıştım.O beni yatıştırmaya çalışırken,ben onu parçalara bölmüştüm.
Buna ayrı dertleniyordum.
Tam anlamıyla görüş açımdan uzaklaşmaya başladığı vakitte burada öylece oturup elim kolum bağlı bir vaziyette beklemek istemediğimi kararlaştırdım ve ayağa dikildim.
"Maran."Dedim kapıdan çıkmak üzere olan adamın arkasından içim el vermediğinden dolayı seslenirken.
Adımları durdu.Ve o çok sevdiğim yüzünü bana bahşederek bedenini benden tarafa çevirdi.
Yüzünde peyda bulan duyguların emarelerini her ne kadar ben anlamayayım diye ört pas etmeye çalışsada çok geçti.
Birbirine bastırdığı titreyen dudakları onu ele veriyordu.
"Ben de seninle geleyim burada oturarak kendimi yiyip bitirmek istemiyorum.En azından yanında olursam..."
'Sen,beni içimdeki vurgundan koruyabilirsin'diyerek devam etmek istedim fakat cümlemi tamamlamadım,tamamlayamadım.
Ama her daim beni anlayan o adam yine ve yine yardımıma koştu.Cümlemi havada asılı bir şekilde bıraksam dahi söylemek istediklerimi fark etti ve kollarını iki yana açarak sinesine girmem için bekledi.
Burnumu çeke çeke ve dağılmış adımlarla ona doğru yürüdüm.Adımlarım önünde kesildiğinde benim için açtığı kolları arasına girerek başımı göğsüne yaslamıştım.
Göz yaşlarım bu anı bekliyormuş gibiyken yanaklarıma patır patır dökülmeye başladılar.Sel altında kaldı tüm yüzüm.
"Onlara bunu öğrettiğimi sanıyordum.Yabancı birinin peşine takılmamaları gerektiğini aşıladım sanıyordum.Yanılmışım meğer.Maran,çok çaresiz hissediyordum ya onları bulamazsak?"
Kuruntularla dolu zihnim kötülüğün dostuydu.O denli akılalmaz fikirlere gebe kalıyordu ki tüylerim ürperiyor, yüzümdeki tüm kan çekiliyordu.
Rahatlamaya çalışsamda başarılı olamayarak esir düşüyordum düşüncelere.Okyanusun açıklarında yalnız başına boğularak ölmeyi bekleyen bir biçareydim.
"Şştt ağlama güzel bebeğim."Bedenimi sararak beni kendisine dayarken dudaklarını kulak hizama getirdi.
Amacı beni rahatlamaktı.Yine kendisini düşünmedi önceliği bana verdi.
"Seni böyle görmeyi sevmedim.Hemen umutsuzluğa kapılma ve bana güven olur mu?Düşüp,dizlerini kanatma.Yaralanarak beni daha fazla üzme."
Parmakları nazik hareketlerle yanağıma dökülen yaşları kuruladı lakin bu yetmedi hala daha o tuzlu serin sular birikmişlikle göz torbalarımın içinde akıtılmayı bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Maran +18|Kabadayı
Romance"Koynuma gel hatun." Bileğimden çekip kucağına düşürürken bedenimi, ıslanmış gözlerimi çevrelemiş yaşlarla ona melül melül baktım. Dudakları bir nefes kadar yakınımda soluyor,sıcak teni tenime değerek içimi ısıtıyordu. Parmakları giydiğim geceliğin...