Yıl 1958 Sakarya
"Sen benim en iyi arkadaşımsın biliyorsun değil mi?Seni çok seviyorum."
Parmakları saçlarımın arasından kayıp giderken uzandığım dizinde yüzümü iyice ona doğru çevirdim.
Son söylediğim tılsımlı kelimelerle birlikte bozguna uğramış o cümleleri beklemiyormuş gibiydi.Yasaklı kelimeler beyan etmiştim sanırsam ve bu onun dağılmasına sebep olmuştu.
Sonra silkelendi kendine gelmek istercesine ve kafasına dank etmiş gibi kaşları havalandı.
"Tabii ya arkadaşca."Kısık söylenişi bir mırıltıyı andırıyordu fakat duymuştum onu.
Benden kaçmazdı...
Lakin unuttuğum bir şey vardı.O artık iyi bir oyuncuydu.Duygularını çabucak gizleyip raflara kaldırabiliyordu.
Derhal ifadesizlikle bezeli bir anlam yükledi çehresine ve bu defa duymamı istercesine sesini yükselterek başka kelimeleri toparlayıp döktü ortaya.
"Evet en iyi arkadaşın benim çünkü benim dışında başka arkadaşın yok!Ondan olabilir mi küçük hanım?"
Dudaklarımı büktüm.
"Belki..."Diyip bir yandanda kıkırdarken dizlerinin üzerinde kıpır kıpırdım.
Onunla gün geçtikçe çok daha iyi birer arkadaş oluyorduk.Üstelik artık anlattıklarımı dinlemeye başlamıştı.Bir olay örgüsü duyururken sözlerime pür dikkat kesiliyordu.
"Sahi neden yaşıtlarınla konuşmak yerine benim gibi bir kabadayıyla vakit geçiriyorsun?"Sorusuyla birlikte başımı kaldırıp bedenimi dikleştirdim ve bacaklarının arasındaki yuvamdan ayrıldım.
"Ben senin yanında olmaktan daha mutluyum.Bir tek seninle uyuşuyorum,beni bir tek sen anlıyorsun.Yaralı kalbine pansuman yapmak hoşuma gitti.Oturup seninle birlikte bir şeyler yemek...Hepsi çok özel.İtiraf etmelisin ki sende benimle birlikte olmaktan hoşlanıyorsun."
Yanakları kızardı sözlerimle birlikte o utanmış mıydı?
Gülerek yanaklarının kızarışını izledim o ise bundan hiç hoşnut kalmayarak sıkıntıyla ensesini kaşıdı ve üste çıkmaya çalışıp savunma mekanizması geliştirerek birkaç cümle savuşturdu.
"Her gittiğim yerden çıktığın için zorunlu olarak arkadaş oldum seninle o yüzden hemen şımarma ufaklık."
Üzüntüyle ona baktım ve küskünce omuzlarımı silkerek arkamı döndüm.
"Demek zorunluluktan yanımda duruyorsun alacağın olsun."
Hüzünlendiğimi ve askıda kalan sözcükleri ciddiye aldığımı görünce oturduğu yerden yavaş yavaş kalçasını bana kaydırdı.
Bedeninin sıcaklığı tam arkamdaydı. Göğsü sırtıma değerken nefesimi üfledim sakin kalabilmek adına ve sabit tutmaya çalıştığım yüz kaslarımla öylece ileriye doğru baktım.
Birkaç kere omzumu dürtükledi ilk olarak.Ses etmedim.
"Pişt ufaklık küstün mü?Şaka yapmıştım sadece."
Çıt çıkartmamaya devam ettim o da baktıki konuşmayacağım ve buna hiç niyetli değilim bir tutam saçımı parmağına dolayarak hafifçe geriye doğru çekeledi.
"Benimle konuşmazsan saçını çekerim bak."
Geriye doğru yalpalayan bedenimle birlikte sinirle homurdandım.
"Çocuk musun sen ya?Bıraksana saçımı."
Sırtım tamamen göğsüne yerleşip orayı ev bellediğinde kollarını sıkıca belime doladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Maran +18|Kabadayı
Romansa"Koynuma gel hatun." Bileğimden çekip kucağına düşürürken bedenimi, ıslanmış gözlerimi çevrelemiş yaşlarla ona melül melül baktım. Dudakları bir nefes kadar yakınımda soluyor,sıcak teni tenime değerek içimi ısıtıyordu. Parmakları giydiğim geceliğin...