Kızıl bir gecenin tene değen izleri...
Soluklarımız hızlı bir ritimle o kızıl izlere karışırken aldığım haberin zelzele yaratan etkisi ruhumu eskiz bir kutuya hapsediyordu her şeyiyle.
Bedenim, karanlık şehrin ücra kasabasını terk ederek berrak beyaza doğru sükunetle yürüyordu.
Benliğim duyduğu bu gerçekliklerle sarsılmış, virane altında kalan düşlerim özgürlüğe karşı hınca hınç kanat çırpmaya başlamıştı.
Hayatımıza üç üye daha katılacaktı.Bir değil, iki değil, tam olarak üç tane...
Onlara nasıl yeteceğimden şüphe etmeye başladığım bir andaydım lakin sevdiğim adam gözlerimin en derinine bakarak düşüncelerimi anlıyormuş gibi kırgın süzüşler attığında bu düşüncelere sevk olduğumdan dolayı utanç duydum ve yanıma sokulan bedenini seyre daldım.
Bana okyanus kadar güzel bakarken nefesinin gölgesi dudaklarımın üzerinde dinlenedurdu.
Yakındı... Hem de çok.
"Bebeğim."Dedi iri elleri yanaklarımı okşarken. Yüzünde sakin ve oldukça dingin bir ifade vardı. Göz pınarlarının dalgalanışı, dudağının kenarında mutlu olduğunu beyan eden masum bir kalkıklık.
Şiir kadar güzel gözüken yüzünün yanı sıra o merhamet esanslı dudakları hafifçe kıpırdandı.
"Hayat bir kadının iki dudağı arasında yaşam buluyormuş. Bana geldiğin o günden beri dünyanın en mutlu erkeğiyim."
Sesinin bulandığı duygular gece yarısı gökyüzüne döşenen yıldızlar kadar parıltılı, ay kadar cazibeliydi.
"Senden öncesi yok. Senden önce bir ben yokmuş, meğer hiç var olmamışım. Her şey seninle başlamış."Dudakları dudaklarıma değdi.
"Sevda karası saçlarına, gökyüzü gibi aydınlık gözlerine kurban olduğum kadın. Gönlümde yer edindiğin mevki el değmeyecek kadar yüksek bir seyirde. Aklım, fikrim, kalbim her şey seninle dolu."
Dudaklarıma varla yok arası temas ederken söyledikleri, kimsesizler mateminde soluklanan duygularımın şahlanarak göğe yükselmesine neden oldu.
"Maran."Dedim ona değmek için can atan dudaklarımın arasından."Bana öyle sevda yüklü bakma. Aklımı yitirteceksin."
Ve ardından santimleri eriterek onu kendime doğru çekip şiddetli bir şekilde öptüm. Etraftaki kimseyi umursamadan onu bir kez daha kendime ait kıldım.
O... Her şeyiyle benim ruhumun anahtarıydı.Teninin tenime değmesine ihtiyacım vardı. Bana karışmasına, muhtaç olduğum ruhuna bir kan damlası gibi sıçramaya.
Ona karşı bu denli sabırsız ve aceleci oluşuma güldü. Dudaklarıma değen dudaklarının gerginliğiyle bunu anlarken soluk ve cansızlıkla yıpranan alt dudağımı emerek dişleri arasında ezdi.
Tenimde değdiği her bir karış zaiyatla sızladı. Hücrelerim karmaşayla dağıldı etrafa ve kaburgalarım o karmaşanın dört döndüğü meydanda amansızca ezildi. Dişleri birkaç saniye dudaklarımı aşk sarhoşluğuyla çekeledikten sonra kısa süren bu birleşmemizi bölerek birbirimizden ayrılmamıza sebep oldu.
Şimdi daha bir arınmış görünüyordu çehresinde meydana gelen o gök gürültülerinden.
"Hangi sevabıma karşılık dünyama adım attın bilmiyorum ama bana gelişinin her saniyesi zihnimde. İhtilal esnasında aldığım bir galibiyet gibisin Mai'm. Zorlu ama cehennemden kaçışı vadeden bir galibiyet. Seni yanımda, yatağımda ağırlayışım zor oldu ama güzel oldu, çok güzel oldu sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Maran +18|Kabadayı
Romantizm"Koynuma gel hatun." Bileğimden çekip kucağına düşürürken bedenimi, ıslanmış gözlerimi çevrelemiş yaşlarla ona melül melül baktım. Dudakları bir nefes kadar yakınımda soluyor,sıcak teni tenime değerek içimi ısıtıyordu. Parmakları giydiğim geceliğin...