11.Bölüm

87.3K 3K 355
                                    

Endişenin yüreğimi yangın yerine çevirdiği anın içinde yüzeduruyor,tekleyen nefesimi ve korkuyla kasılan kalbimi kontrol altına almaya çalışıyordum.

"Ne bu haliniz,ne oldu size?"Korku dolu ve şaşkınlıkla ard arda sorduğum soruları yanıtsız bırakarak seken adımlarla odaya doğru ilerlediler.

Büyük bir telaşe ile birlikte arkalarından yekpare vaziyette ben de ilerleyedurdum.

Sorularımı yanıtsız bırakmaları beni bambaşka düşüncelere sevk ediyor türlü senaryolara gebe kalmama olanak tanıyordu.

Maran kendini bir koltuğa babam ise başka bir koltuğa atıp nefeslendiler.

Acı dolu ve hırıltılı bir şekilde boğazlarından yükselen sesler canlarının yandığının en büyük göstergesiyken içim sızladı.

Onlara ne olmuştu böyle?

"Gel otur yavrum sıkıntı yok,iyiyiz."Benim içim rahat etsin ve feraha kavuşsun diye Maran'ın böyle söylediğini biliyordum.Oysaki yüzündeki yaralar hiçte iyi olduğunu fısıldamıyordu.

Ellerimi belimin iki yanına dayayıp karşımdaki iki adama hesap sorarcasına sesimi yükselttim.Merak dolu bir denizin ortasına terk edilmişken sorgulamamam imkansızdı.

"Bana ne olduğunu anlatacak mısınız artık?"

Maran'ın gözleri yenilgiyle kapandı ve derince bir nefes bırakarak kaçışı olmadığını fark edercesine bana dikti bakışlarını.

"Babanı eşkıya müsveddelerinin elinden kurtardım.Erzak için dağdan inmişler zaten yem arıyorlardı baban da az daha onlar için güzel bir seçenek oluverecekti."

Buralarda eşkıyalar genelde erzakları bitince merkeze inmeye başlarlardı.Benim pek denk gelmişliğim yoktu sadece kulağıma çalındığı kadar biliyordum.Yerel kasaba halkından biri olarak ben de sırtımı Maran'a yaslayıp güvencesi altına girmiştim.Kasabanın bütün  sorumluluğunu alan bu delim eşkıyaları maksimum düzeyde engellemek için taktire şayan bir performans gösteriyordu.

Ama anlaşılan o ki papaz her defasında pilav yemiyordu.Gafil avlanıp eşkıyaların saldırısına uğramışlardı.

Maran hafifçe öksürüp geriye doğru yaslandı.Bacaklarını iki yana açarken daha sağlam ve yıkılmaz duruyordu.

"Ya beybaba bir de bana eşkıya dersin.Eşkıya böyle olunmaz öyle olunur işte.Çok şükür ben şimdiye kadar hakkım olmayana göz diktiğimi bilmem."

Maran babama laf çarpıtıp sırıtmaya başlamışken babam homurdanmaktan öteye gitmiyordu.

"Siktir,pezevenk."Asabiyetle sesi yükselen babama dudaklarımı bükerek baktım.

Maran söyleminde haklıydı fakat babam bunu kabullenmek istemiyor haksız çıkmasının verdiği siniri küfür edip öfkesiyle ört pas etmeye çalışıyordu.

Birbirleriyle atıştıklarına göre iyi sayılırlardı değil mi?Bu nedenle ufakta olsa rahatlığa erişim sağlayacak oluyordum ki yüzlerine baktığımda bu rahatlık tuzla buz oluyordu.

"Hadi hadi beybaba az daha ahiret yolcusuydun vallahi seni çekip ellerinden almasam dua et sen bana."

Maran böbürlene böbürlene babamı kurtarışını anlatırken sert bakışlar eşliğinde sürdürüyordu konuşmasını.

İkisi arasında mekik dokuyup duruyordu gözlerim.Bir babama bir kocama bakmaktan  yorulup onları baş başa bırakarak pamuk ve yüzlerindeki kurumuş kanları temizlemek için bir kase su aldım ellerim arasına.

Suyu dökmemek için çaba sarf ederek küçük periyotlarla adım ata ata tekrar odaya girdim ve öncelikli olarak babama yöneldim.

Babam Maran'dan daha fazla darbe almış gibi duruyordu üstelik yaşıda geçmeye başlamıştı Maran'ın kaldırabileceği kadar fazla acıya ortaklık edemeyeceğinden ondan başlamamın daha doğru olacağını düşünmüştüm.

Deli Maran +18|KabadayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin