Hoş geldinizzzzz...
6.200'lük dev bir bölüm. Kısa diyen olursa diye düşmeye meyilli tansiyonum için tansiyon aletiyle geziyorum haberiniz olsun... jsjsjdjfjKeyifli okumalar...
22.BÖLÜM"BİZİM"
22.BÖLÜM"BİZİM"
Yürekten istenilen bir kararın arkasında durmaktan büyük rahatlık yoktu, gücün tanımı o karara kadardı.
Kararı verdiğin andaki kalbinin aldığı nefes; yaşamının ilk nefesinden farksızdı.
Bir bebeğin ilk nefesinde çektiği acı kadar katlanılabilirdi verdiğin kararın rahatlığı. Canım acımıştı ama Savaş'ı kendime kabul ederek verdiğim karar ne kadar acıtsa da hissediyordum.
Doğru bir karardı.
Sert bir insandı, kırardı.
Hatta kırdırırdı.
Kırılmaktan gocunmuyordum, kırılmaktan gocunmadığını gördüğümden beri.
Dudaklarımı sarmış gülümsemeye en büyük neden belki kendi içimdeki kendimdi. O kırgınlığını sarmaya razı olduğu içindi belki de Savaş'ı bu kadar yanımda, en yakınımda isteme sebebim.
Saniyeler önce araladığım kirpiklerimin yorgun hareketlerine rağmen ilk kez nefes aldığımı hissedebiliyordum.
İlk kez bu kadar diri, bir o kadar sevinçli.
Savaş ilk kez Çetin yüzünden ya da dolaylı olduğu bir şey için beni kırmak yerine sarmayı tercih etmişti.
Aslında ilk de sayılmazdı, Fatmagül ninenin yanında da Çetin'le muhatap olmak yerine onu hayatımızdan çıkartmayı tercih etmişti.
Savaş, dün gecenin benim gibi haklı suçluluğunu hissediyordu. Belki de dün Cem bunlara sebep olmasaydı biz daha da zıt düşebilirdik...
Kafamın içinde sayısız birbirine dokunmayan düşünce savrulurken ama o düşüncelerin de en içimi sakinleştireni Savaş olurken odamın kapısı tıklatıldı.
Tavandan çektiğim bakışlarım odamın kapısına kaydığında hâlâ içimdeki garip huzurun sevincindeydim.
Saatin kaç olduğuna bakmamıştım ama sanırım akşam olmak üzereydi, çok da ilgilenmedim. Acaba Savaş eve gelmiş miydi?
Çetin'den kurtulduktan sonra benimle eve gelmişti, annem yüzümün halini gördüğünde zor anlar yaşamış olsak da annemin aksine babam Savaş gibi yaralarımı sevmeyi tercih etmişti. O dikişin üzerine, yarayı takip eden eziklere dokunan dudaklarının hafifliğini yeniden hissettiğimde gülümsemem daha da derinleşti.
Kapının gıcırdayarak açıldığını gördüğümde, o aralıktan Şafak'ın başının birazının uzandığını gördüğümde boğazımı bile temizlemeden, "Gel," Dedim.
"Özür dilerim abla, uyandırmak istemedim."
Başımdaki sızı devam ediyordu ama üzerinde bile durmuyordum, "Sen gelmeden biraz önce uyanmıştım tatlım, gel."
Söylediğimden cesaret almış gibi odaya girdi. Yanıma ilerleyip yatağa oturduğunda bakışlarım hâlâ onu izliyordu. "Yanına yatabilir miyim?"
Mutsuzca sorduğu soru dudağımdaki gülüşü kırarken üzerimdeki yorganı kaldırdım sessiz bir kabullenişle. Şafak ayaklarındaki tüylü terliklerini çıkartırken yanıma kıvrıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHZAR
ChickLit"Sevmeseydin!" diye yenilediğinde, vicdansızdı. Merhametsizdi. "Keşke!" Diye bu kez ben titreyen sesimi yükselttim. Keşke sevmeseydim, keşke gözlerim onu bir kez bile görmeseydi. Keşke ama keşke... içime oturan sancıdan aldığım hırsla kolumu çektiği...