Lüks restorandan içeriye girdiğimizde etrafı inceledim. Yerlere kadar uzanan kocaman kristal avizeler asılıydı. Neredeyse tüm masalar doluydu ve her masanın başında bir garson bekliyordu. Kaya bey beni terasa yönlendirirken onu takip ettim. Terasın manzarası çok güzeldi. Ayın ışığı önümüzdeki denize vuruyor ve masalsı bir görüntü oluşturuyordu.Kocaman terasta sadece bir tane uzun masa vardı. Beyaz saten örtü ve güllerle süslenmiş masa gerçekten çok şık gözüküyordu. Ayhan bey masanın başında oturmuş masadaki kişilerle konuşuyordu. Selim ve Okan beyinde burada olduğunu görünce ekip tamamlandı diye düşündüm.
Bizim geldiğimizi görüp ayağa kalktılar. Ayhan bey elini sıkmam için uzattı.
"Hoş geldiniz Selin hanım, gerçekten beni büyük bir dertten kurtardınız, borcumu bir şekilde ödeyeceğim." Elini sıkarken kafamı iki yana salladım.
"Hoş buldum Ayhan bey ama bana hiçbir borcunuz yok lütfen öyle söylemeyin." İtirazımı duymamış gibi sağındaki sandalyeyi çekti. Sanırım bana oturmamı söyleyecekti ama o fırsat bulamadan Kaya bey sandalyeye oturmuştu. İçimden yok artık dedim ne kadarda kabaydı.
Ayhan bey de şaşkınlık içinde Kaya beye bakarken ben de mecburen bir yan sandalyeyi çekip oturdum. Bir kaç dakika sonra Ayhan beyin Rus iş ortakları gelince onlara önce kendimi tanıtıp ardından bütün masayı tanıtmıştım.
Biraz iş konuştuktan sonra benim aracılığımla muhabbet etmeye başladılar. Konuşmaktan gerçekten yorulmuştum, yemeğimden bile sadece bir kaç çatal almak için fırsatım olmuştu. Sonunda Rus ortakları gidince sandalyeye adeta yığıldım. Dilim damağım kuruduğu için garson tarafından önüme koyulan bir kadeh şarabı içmiştim. Kaya beyin çatılan kaşlarını gördüğümde yine ne oldu diye mırıldandım.
"Bir şey mi dediniz Selin hanım?" Kaya bey bana soru soruyordu ama ben ne demem gerektiğini bilmiyordum, sanırım fazla alkol almadığım için hızlı içtiğim şarap beni çarpmıştı.
"Bilmem bir şey mi dedim?" Adamın kaşları sanki mümkünmüş gibi daha da çatılırken ilk defa tırsmamıştım ki yine alkolün etkisiydi.
"Bence siz iyi değilsiniz." Garsonun tazelediği şarabıma ters ters bakarak konuştu.
"Geri götürün daha fazla içmeyecek!" Ben onun bana karışmasına sinir olurken yorgunluktan sesim çıkmamıştı. İyi ki de çıkmamıştı yoksa kim bilir neler söylerdim?
Ayhan bey de gecenin güzel geçmesiyle mutlu mesut arkadaşlarıyla konuşuyordu. Hepsi aralarında muhabbet ederken Kaya bey sinirli bir şekilde oturuyor, her zamanki gibi ortamı bozuyordu.
Daha fazla orada kalmak istemedim, eve gidip dinlenmek istiyordum. Bir anda ayağa kalktım ve çantamı elime aldım. Her ne kadar ayakta durabilsem de her an düşecekmiş gibi duruyordum. Kesin aç karnına içtiğim için bu kadar çarpmıştı şarap. Zoraki bir şekilde konuştum.
"Ben artık gideyim, malum yarın iş var. Size iyi geceler." Tam arkamı dönmüş gidiyordum ki bir el kolumdan yakaladı. Şaşkınlıkla arkamı döndüğümde patronumun oturduğu yerden beni yakaladığını gördüm.
"Benimle geldiğiniz için benimle döneceksiniz Selin hanım." Şaşkınlıkla ona baktım, son derece ciddi gözüküyordu ama ben onunla dönmek istemiyordum. Zaten ayakta zor duruyordum ve onun iğneleyici bakışlarının altında kalamazdım, olmayan enerjimi de alıp götürüyordu sanki.
"Gerçekten gerek yok Kaya bey ben taksiyle dönerim." Kolumu çekmeye çalıştım ama izin vermedi.
"Size fikrinizi sormadım, benimle geleceksiniz dediysem benimle geleceksiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA PATRONUM (TAMAMLANDI)
RomanceSelin, iyi bir geleceği olması için hep çok çabalamıştı. En iyi üniversitelerin birinden mezun olmuş ve bir şirket patronunun asistanında isteyebileceği bütün özelliklere ulaşmıştı. O, gerçekten de uğraşıp didinen ve sırf işler yolunda gitsin diye h...