Sınavlarım olduğu için yeni bölüm geç geldi. Aslında daha da geç gelecekti ama sizleri daha fazla bekletmemek için yazmak için uğraştım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.
Yazarın Kaleminden.
Dumanı tüten çayına bakarken kara kara düşünüyordu Kemal Tuğrul.
Seline olanları hemen duymuş ve kendini Selin için üzgün hissetmeye başlamıştı. Ona yardımcı olamadığı için vidanı sızlıyordu Kemal beyin. Sonuçta onunda bir kızı vardı ve asla kızının böyle bir şekilde evlenmesini istemezdi, zaten buna da asla izin vermezdi.
Ama Selin'i de bir kızı gibi görüyor, göz göre göre böyle bir şey yaşamasına yüreği izin vermek istemiyordu.
Bahçede köpekle oynayan on altı yaşındaki kızına baktı ve kararını o an verdi Kemal Tuğrul. Başına bela bile alacak olsa elinden gelen yardımı o kızdan esirgemeyecekti!
Telefonunu çıkarıp son arananlardan istediği ismi buldu ve arama tuşuna bastı. Bunun artık geri dönüşü yoktu.
Selin Toprak
Aradan iki gün geçmişti. Aklıma sürekli yaşadığım kötü anlar geliyor ve boğuluyor gibi hissetmeme mani olamıyordum.
Bu süre zarfında kaldığım odadan çıkmamış, değim yerindeyse Kaya'ya trip atmıştım. Şuan kabullendiğim tek şey ona bey diye hitap etmeyişimdi ve bana dayatmaya çalıştığı hiçbir şeye razı değildim.
Benim razı olmamam bir şeyi değiştirmiyordu ama hala direndiğimi düşünüp kendimi rahatlatıyordum.
Kahvaltıya ve akşam yemeklerine inmiyordum. Benimle konuşmak için çağırdığında gitmiyor, odama kadar geldiğinde kapımı kilitliyordum. Sanki hapishane de, kendi isteğimle tek kişilik koğuşa girmiş gibi hissediyordum.
Yine akşam olup hava kararırken balkona çıktım ve onun arabasının içeriye girdiğini gördüm. O arabadan iner inmez adamlarından biri gelip arabaya binmiş ve park etmek için gitmişti.
Eve doğru yürürken gözlerini benim odama dikti ve göz göze geldik. Gözlerimi kaçırmıyor dik dik ona bakıyordum. Kaya'nın kaşları çatılırken gözden kayboldu. Gelme ihtimaline karşı hemen kapımı kilitledim. Aslında kapımı kilitlediğimi bildiği için geleceğini düşünmüyordum ama risk almaya gerek yoktu.
Bir kaç dakika sonra kapı kolu aşağıya indi ve kapı zorlandı. Açılmayacağını bildiğim halde gerginlikle nefesimi tutmuştum.
"Selin kapıyı hemen aç!" Sinirli sesi daha da gerilmemi sağlarken yine de kendimi tutmadım.
"Seni görmek istemiyorum, kapıyı rahat bırak." Evet çok cesur olduğumu içten içe biliyordum, hem de tehlikeli derecede.
"İki gündür zaten seni rahat bırakıyorum ama artık yeter. Şimdi ya kapıyı açıyorsun ya da ben kırıyorum!"
İşte şimdi hapı yutmuştum. Gerçekten kıracağını biliyordum çünkü bu adam hiç boş konuşmuyordu, yaparım dediği her şeyi yaparken ona nasıl inanmam? Yine de elim kapıyı açmak için gitmedi, ne olacaksa olsun dedim içimden ama bunun olacağını da beklemiyordum!
Benden ses çıkmayınca o konuşmuştu.
"Kapının arkasından çekil selin." Zaten kapının arkasında değildim, yatağın diğer ucuna geçmiş korkuyla bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA PATRONUM (TAMAMLANDI)
RomanceSelin, iyi bir geleceği olması için hep çok çabalamıştı. En iyi üniversitelerin birinden mezun olmuş ve bir şirket patronunun asistanında isteyebileceği bütün özelliklere ulaşmıştı. O, gerçekten de uğraşıp didinen ve sırf işler yolunda gitsin diye h...