Bölümler biraz geç geliyor ama kitabı yarım bırakmayacağım arkadaşlar. Sonunu yazana kadar ben buradayım, sizlerin de sonunu benimle birlikte görmenizden mutluluk duyarım.
İyi okumalar.
Selin Toprak
Kumaş, dizlerimin iki karış üzerinde biten pembe bir elbise giymiştim. Elbisenin yakaları aşağıya doğru iniyor ve elbiseye dekolte katıyordu. Belinden, elbisenin parçası olan bir kemer geçerken kollarında ve etek kısmında elbiseyle aynı renk düğmeler bulunuyordu.
Bu elbiseyi ilk gördüğümde aşık olmuş ve tam da benim bedenimin kalmasını bir işaret sayarak almıştım. Beyaz çanta ve ayakkabıyla kombinimi tamamlayınca saçımı toplayarak sıkı bir at kuyruğu yaptım.
Sürekli yanlardan kaçan, bebek saçlarımı yapıştırmak için saç köpüğü kullandım. Günlük makyajımdan biraz daha koyu renkler tercih ederken sürdüğüm aydınlatıcı sayesinde güzel gözüktüğüne karar verdim. Toz pembe dudak kaleminin üzerine yine aynı renk parlatıcı sürdüğümde hazırdım.
Bir kaç dakika sonra Kaya arayıp aşağıda beklediğini söylemişti. Susadığım için su doldurduğum bardaktan dudaklarımı değdirmeden içmeye çalıştım için soluk borusuna kaçan su yüzünden öksürmeye başladım. Gözlerimden gelen yaşı kurularken aşağıya inip Kaya'nın arabasına yürüdüm.
Ahmet amca bu sefer bana arka kapıyı açmıştı. Hemen arabaya binerken Kaya'nın yakışıklı suratıyla karşılaştım.
Kaya "İyi misin?"
"İyiyim neden sordun?"
Kaya "Kıpkırmızı olmuşsun."
Elini yanağıma götürüp ateşimin olup olmadığına bakmıştı. Elinin temasıyla heyecanlanmış ve daha da kızarmıştım.
"Şey, boğazıma su kaçtı da o yüzden." Utanmıştım da, suyu içmeyi bile beceremiyordum.
Kaya bu halime gülümsemiş ve uzanıp elimi tutmuştu. Gözleri elbisemi incelediğinde gülümsemesi solsa da tuttuğu elimi kucağına götürmüştü.
Kaya "Çok güzel olmuşsun ve güzelliğin bu gece beni çok uğraştıracak."
Normal durmaya çalışmama rağmen başaramadım ve dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım.
Kaya derin bir iç çekip önüne dönmüştü ve bende bu fırsatla onu izlemeye başladım.
Her zaman giydiği siyah takım elbiselerinden vardı üzerinde ama bu sefer içine beyaz gömlek yerine siyah bir gömlek giymişti ve siyahın asaletini tek başına yaşatıyormuş gibi gözüküyordu.
Onu izlerken sanki nefesim kesiliyor, ellerim karıncalanıyordu. Aşık olmak yoksa böyle bir şey miydi?
Geldiğimiz yerde daha önce hiç bulunmamıştım ama beğeneceğimi hissediyordum çünkü Kaya kötü yerlere gitmezdi.
Adamlar kapımızı açarken Kaya elimi tekrardan tutmuş ve ondan uzaklaşmamı istemiyor gibi kavramıştı.
Mekanın adı Moon'du ve daha içeriye girmeden kaliteli bir yer olduğu anlaşılıyordu. Binanın sağ tarafından uzanan bir kuyruk vardı ve insanlar içeriye girmek için sıra bekliyordu. Kapıdaki adamlar Kaya'yı görünce zinciri açmış ve tedirginlik içinde kafalarıyla selamlamışlardı.
İçeri girerken sırada bekleyen insanlara bakmamaya çalışıyordum çünkü hepsi özel muamele gören bizi, nedenini anlamak istermiş gibi inceliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA PATRONUM (TAMAMLANDI)
RomanceSelin, iyi bir geleceği olması için hep çok çabalamıştı. En iyi üniversitelerin birinden mezun olmuş ve bir şirket patronunun asistanında isteyebileceği bütün özelliklere ulaşmıştı. O, gerçekten de uğraşıp didinen ve sırf işler yolunda gitsin diye h...