Bölüm 19

15.7K 599 44
                                    


Yeni bölüm. İyi okumalar.



Selin Toprak

Kahraman amcadan aldığım telefonla bütün umutlarım bir balon gibi sönmüştü. Kaya beyin babası bu durumu çok iyi karşılayıp bide kimsenin olaya karışmasına izin vermeyeceğini söylemişti. Bu yüzden Kahraman amca benden özür dileyip bu duruma karşı çıkamayacağını söyledi. Söyleyebileceğim başka bir şey yoktu o yüzden ona çabası için teşekkür etmiş ve telefonu kapatmıştım.

Böylelikle saatlerce kara kara düşünmüştüm ama elimde hiçbir şey yoktu. Balkona çıktığımda hava kararmıştı. Ahmet amcanın, Kaya beyin arabasını park ettiğini görünce patronumun merdivenlerden çıktığını ve benim hala bulunduğum odaya gelmekte olduğunu varsaydım.

Tahminim doğru çıkarken oturma odasının kapısı açılmış ve o tüm heybetiyle içeriye girmişti.

"Bugün bir şey yememişsin?" O, bana doğru yürüyüp balkonda yanıma yaklaştı. Onun geldiğini görünce arkamı dönmüş ve bahçedeki korumaları izlemeye başlamıştım.

"Kendini aç bırakarak beni mi protesto ediyorsun?" Bahçede sekiz tane koruma vardı ve her biri bir köşeyi tutuyordu. Bahçe çok büyük olduğu için bu kadar adamın bile etrafa zor hakim olduğunu düşündüm. Ben bu düşüncelerle onun yanımda konuşmasını görmezden gelmeye devam ederken o kolumu tutup beni kendine çevirdi.

"Seninle konuşuyorum!" Kolumu çekmeye çalışırken suratımda sinirli bir ifade vardı.

"Ama ben konuşmuyorum, şimdi kolumu bırakabilir misiniz?" Onunla sizli bizli konuşmamın artık hoşuna gitmeyeceğini biliyordum ve bu bana zevk veriyordu.

Ama zeki patronum ne yapmaya çalıştığımı anında anladı ve ciddiyetle bakan gözlerine biraz alay ekledi.

"Demek konuşmuyorsun?" Kafamı iki yana sallayıp kolumu tekrardan çekmeye çalıştım. Bu sefer çekmeme izin verirken meydan okuyan bakışlarını üzerime dikti.

"O zaman sana bir şey anlatmama gerek yok." Ne demek istiyordu? 

Ona bakarken bir adamın nasıl bu kadar gıcık ve aynı zamanda etkileyici olduğunu sorguladım. Sadece bu da değildi, ona en çok sinirlendiğim anda bile bir şey yapmaya korkuyordum, evet korkuyordum. Ne yapacağını hiç kestiremiyordum ve bu, ona meydan okumamı zorlaştırıyordu. 

Önceden az da olsa onun olaylara karşı tepkilerini tahmin edebilirdim ama bana kendinin farklı yönlerini göstermeye başladığından beri bunu bile yapamaz olmuştum. 

"Neyi, ne anlatacaktınız bana?" Bana doğru bir  adım atıp yine yaklaşmıştı. Hayır o mesafeden de duyuyordum neden sürekli dibime giriyordu? Sözlerini yakından duyunca daha etkili olduğunu falan düşünüyor olabilir miydi?"

"Benimle konuşmazsan sana nasıl söyleyebilirim?" Kahretsin, benim silahımla beni vuruyordu! Derin bir nefes alıp sinirle verirken bıkkınlığımı anlamasını istedim.

"Konuşacağım tamam, şimdi söyler misiniz anlatacağınız şeyi?" Meraklı halim bir dudağının kıvrılmasına sebep olmuştu. Kendine hemen çeki düzen veren patronum yine ciddileşti ve böylelikle iyi bir haber vermeyeceğine emin oldum. Gözlerini benden ayırmadan konuştu.

"Babam, seni evimde tuttuğumu öğrenmiş." Bunun haberini zaten biraz önce almıştım ama tabi ki ona bundan bahsetmedim.

"Babanızın öğrenmesi neyi değiştiriyor tam olarak?" Hemen cevap vermezken etrafa bir göz attı bense gerginlikle konuşmasını bekliyordum.

BELA PATRONUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin