Yeni bölüm. İyi okumalar.
Evime girdiğimde oluşan rahatlamayla koltuğa çöktüm ve ne yapacağımı düşünmeye başladım.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle daldığım düşüncelerden çıkarken Amerika'da ki arkadaşımdan gelen mesajı okudum. Amerika'ya gitmemi sabırsızlıkla beklediğini ve benim için çok iyi şirketlerde görüşme ayarlayabileceğini yazmıştı.
O an kararımı verirken hızlıca duşa girdim ve sonrasında valizimi hazırlamaya başladım. İki tane valize en çok sevdiğim kıyafetleri yerleştirdim, bir kaç çeşit ayakkabı koydum ve evden bütün değerli eşyalarımı yanıma aldım. Hızlıca evimi de toplamış ve bir süre burada olmayacağımın bilinciyle bütün kapı ve camları kontrol etmiştim, sonuçta bu genlerimize işlemiş bir alışkanlıktı.
Havalimanına taksiyle gidip arabamı sitenin garajında bırakacaktım. O yüzden taksi çağırdım ve aşağıya inip beklemeye başladım.
Araç gelince binmiş ve havalimanına giderken Amerika'ya ilk uçuşlara bakmıştım. Şansıma iki saat sonrasına bilet bulurken hemen aldım ve rahat bir şekilde arkama yaslandım.
Havalimanına olan mesafe yarım saatti ve ulaşmamıza on dakika kalmıştı ki ani frenle duran taksi yüzünden yerimde savrulmuş ve kafamı cama çarpmıştım. Çok bir şeyim yoktu ama yine de canım yanmıştı.
Kafamı tutarak sinirle doğrulduğumda taksiciye bağıracaktım ama arabanın önüne kıran siyah aracı görünce şaşırdım. Taksici adam arabadan ineceği sırada siyah araçtan inenleri görüp açtığı kapıyı geri kapattı ve arabayı kilitledi.
Neler olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ama korkmam gerektiğini biliyordum.
Son zamanlarda kendimi aksiyon filmlerindeki başı beladan kurtulmayan, her şeyden habersiz başroller gibi hissediyordum.
Adamlardan biri kapıyı açmaya çalıştı ve kilitli olduğunu gördü. Çevreme göz gezdirip yardım isteyebileceğim kimse var mı diye baktım ama aracı önümüze kırmak için bilerek ıssız bir yerden geçmemizi beklemişlerdi. Çevrede ağaçtan başka bir şey yoktu ve gelip geçen tek tük araçlardan hiçbiri yardım etmek için durmuyordu. Tabi, kim kuytu köşedeki olaya karışmak isterdi ki?
Adam taksiciye başıyla kilidi açması gerektiğini işaret ederken ben gerginlikle bakıyordum.
"Açmayın! Ya bizi öldürürlerse?" Adam dikiz aynasından benimle göz göze gelip korkuyla konuştu.
"Benimle bir sorunları olduğunu sanmıyorum, seni aldıkları sürece benimle ilgilenmezler." Taksicinin şerefsizliği karşısında nefsimi tutarken onun kilidi açmasını ağır çekimde seyrettim.
Ama adamın haklı olduğunu biliyordum, benim peşimdeydiler! Belki de Kaya beyin düşmanlarıdır? Bu ihtimalle kilit açılır açılmaz kapıyı açıp hızla taksiden fırladım. Fazla seçeneğim olmazken mecburen ormana dalıp koşmaya başladım.
Beni takip ettiklerini biliyordum çünkü durmam için bağırıyorlardı. Asla arkama bakmıyor ve koşmaya devam ediyordum.
Sonunda bir taşa basıp kaymıştım ve yeri boylarken kol ve bacaklarım sürtünmeyle çizilmişti. O an şort giydiğim için içimden kendime kızıyordum.
Yine de dehşet duygum yüzünden acıyı bile hissetmedim. Yerimden kalkıp koşmaya çalıştım ama tam kalkacağım sırada adamlar beni yakaladı.
Bembeyaz olmuş bir suratla beni tutan adamı itmeye çalışırken bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA PATRONUM (TAMAMLANDI)
RomanceSelin, iyi bir geleceği olması için hep çok çabalamıştı. En iyi üniversitelerin birinden mezun olmuş ve bir şirket patronunun asistanında isteyebileceği bütün özelliklere ulaşmıştı. O, gerçekten de uğraşıp didinen ve sırf işler yolunda gitsin diye h...