Birazcık gecikti ama iyi okumalar dilerim.
Şirketten ayrılıp Alper beyin attığı konuma gelmiştim. Restoranın önünde arabamı durdurup valeye teslim ettim ve girişte beni bekleyen adama doğru yürüdüm. Sıkmam için hemen elini uzattı.
"Hoş geldiniz Selin hanım." Selamına karşılık verdim.
"Merhaba Alper bey, kusura bakmayın yemeği sürekli ertelemek zorunda kaldım." Beni masalara doğru yönlendirirken elini önemli değilmiş gibi salladı.
"Hiç önemli değil sonuçta şuan buradayız öyle değil mi?" Garsonun bize işaret ettiği masaya otururken Alper bey sandalyemi çekmişti. Bundan rahatsızdım çünkü samimiyetimin bulunmadığı insanların yaptığı centilmenliklerden hoşlanmazdım.
"Tabi, öyle" Anında menülerimiz gelirken yiyeceğim yemeği seçtim. Siparişlerimizi verdikten sonra Alper beyin bana olan bakışlarını fark ettim. Gözlerini hiç kaçırmıyor, gereksiz bir ilgiyle bana bakıyordu. Bu tavrını görmezlikten gelmeye çalıştım.
"Şirkette tam olarak ne oldu? Kaya bey canınızı sıkacak bir şey mi söyledi?" Karşımdaki adamı süzdüm, uzun boyu ve kusursuz yüz hatlarıyla yakışıklı bir adamdı. Ama ilgimi çektiğini söyleyemezdim.
"Önemli bir şey değil, sonuçta Kaya beyin huyunu sizde biliyorsunuz." Şirketin avukatıyla oturup patronumun dedikodusunu yapacak halim yoktu. Benim Kaya beyle aramda olanlar kimseyi ilgilendirmiyordu.
"Elbette biliyorum sadece üzüldüğünü düşünmek beni de üzdü." Gerginlikle çatalımla oynamaya başladım, nedense konuşmanın yönü hiç istemediğim bir tarafa kayabilirdi.
"Sağolun Alper bey ama dediğim gibi halledemeyeceğim bir sorun yok ortada, olsaydı bile bunu sizinle konuşmam uygun olmazdı." Ona karşı her zaman mesafeli olmuştum gerçi işim işe ilişkili herkese tavrım buydu, yine de karşımdaki adam için bunun yeterli olmadığı hissine kapıldığımdan böyle konuşmak zorunda kalmıştım.
Gülümseyen suratı hafif asılırken konuştu.
"Tabi Selin hanım sizin her şeyin altından kalkabilecek güçte bir kadın olduğunuzu biliyorum."
Cevap vermedim ve nezaketen kafamı salladım.
Bütün yemek boyunca Alper beyin özel hayatımla ilgili sorduğu soruları geçiştirirken biten yemekle birlikte hızlıca yanından ayrılmıştım.Evime geldiğimde liseden beri çok yakın arkadaşlarım olan Cem, Ali ve Melisa'nın bana mesaj attığını gördüm. Söylediklerine göre kısa bir tatil için yarın yanıma kalmaya geleceklermiş. Bu haberle olmayan keyfim yerine gelirken bir gündür işte olmadığım için bilgisayarı açıp gelen mailleri kontrol ettim.
Bir süre daha bu şirkette çalışmaya mecbur bırakılmıştım. Yine de pes etmeyecektim, sonuçta bir kere kararımı vermiştim ve işten ayrılacağım içinde içim rahatlamıştı. Bu yüzden üniversiteden tanıdığım yetenekli arkadaşlarımı arayıp yerimi almaları için onlarla konuşacaktım.
Saatin geç olduğunu görüp uyumak için yatağıma uzandım. Sonuçta hala gitmem gereken bir işim vardı.
Sabah erkenden uyanırken tuvalet ihtiyaçlarımı giderip kahvaltı yapmaya başladım. Geç kalmadığım sürece kahvaltıyı atlamıyordum çünkü çabuk acıkıyordum. Mutfağımı toparladıktan sonra giyinmek için dolabıma yöneldim.
Yeşil, dizlerimin biraz üstünde bir etekle beyaz, kısa kollu, keten bir gömlek giymiştim. Önü açık, beyaz topuklu ayakkabılarımı da giyip güneş kremimi sürdüm. Onun üzerine de her zamanki gibi hafif, aydınlık bir makyaj yaparken hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA PATRONUM (TAMAMLANDI)
RomanceSelin, iyi bir geleceği olması için hep çok çabalamıştı. En iyi üniversitelerin birinden mezun olmuş ve bir şirket patronunun asistanında isteyebileceği bütün özelliklere ulaşmıştı. O, gerçekten de uğraşıp didinen ve sırf işler yolunda gitsin diye h...