part 1; her acı diğerinden daha derin

8.9K 544 284
                                    

Lüttfen YILDIZ a basalım ve lütfen yorum yapın, fikrinizi belirtin beni çok mutlu edersiniz. Yine umarım ki bu yolculuğu tamamlar ve kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz. Keyifli okumalar <3

*

Yıldız kaydı, dilek tut ile başlayan her temenni aslında bir hüzün yığınından başka bir şey değildi. Çünkü umudu kalmamış insanlar hayatı yitip gitmiş, ışığı bitmiş bir taş parçasının uzayda kaymasından medet umarlardı. Bu onları acınası mı yapıyordu? Hayır, yapmıyordu. İnsan işte; umudu her yerde arıyordu. Dördüncü yaprağı olan bir yoncada, bir uğurböceğinde, kayan bir yıldızda, aynı denk gelen saatte, yanağa düşmüş kirpik tanesinde...

Hayat bize umut etmek zorunda kalacağımız çok fazla durum yaratırken tek yaptığımız bazen öylece izlemek ve gökyüzüne bakmaktı. Zira göğse yerleşmiş o koca hüzün, eli kolu bağlıyor ve aklı dumur duman ediyordu. Hissetmenin cehenneminde yanan her beden için bir yıldız kaysaydı şayet, uzay boşluğu yangın yeri olurdu.

"Bir şey alır mısınız?" camdan akıp giden yolu bir süreliğine bırakıp tepeme dikilen, yüzündeki yorgunluğa rağmen gülümsemek için yüzündeki kasları olabildiğince zorlayan muavine döndüm. Onun kadar yorgun ve onun kadar uykulu hissediyordum kendimi.

"Çay," diye yanıtladım sorusunu. Sesim uzun süre konuşmamaktan dolayı olacak ki çatlamıştı. Boğazımı kısık bir gürültüyle temizleyiverdim. "Yanına da şu kekten alabilir miyim?" parmağımla çikolatalı bir keki işaret ettiğimde kısık sesle beni onayladı. Sıcak çayım, tadını boka çevirecek karton bardağa dolduğunda almak için uzandım. Neredeyse dört saattir yolculuk etmekten dolayı kıçım tabak gibi olmuştu. Uyuşan bacaklarımsa hakkında konuşulmayacak kadar kötü haldeydi. "Ne kadar yolumuz var?" diye sordum muavin bana kekimi de uzatırken.

"Bir buçuk, iki saatlik bir yolumuz kaldığını tahmin ediyoruz. Çevirme veya trafik olursa biraz uzayabilir."

Ona teşekkür ettim ve işini yapmasına daha fazla mani olmadım. Zaten uykulu bakan cam mavisi gözleri biraz daha soru sorarsam kapanacak gibi bakıyorlardı. Her meslek zordu tabii! Çayımdan bir yudum alıp geri yerine koyarken bir çocuk ağlamaya başladı. Zaten kazana dönmüş olan kafam biraz daha şişmek üzere hazırlanırken kekimin ambalajını açtım yalnızca. Uykusuz ve yorgundum. Bundan dolayı hiçbir şeye ekstra tepki verecek halim yoktu. Sadece kekimi yedim, çayımı içtim ve sol tarafımdan akan yolu izledim.

Birkaç gün önce açıklanan üniversite sonucumla birlikte yepyeni bir hayata kancamı atıyordum. Nasıl bir hayatın beni beklediğine dair çok bir fikrim olmamasına karşın, kendimi bunun için heyecanlı da hissetmiyordum zaten. Zira heyecanıma ortak olacak kimsem yoktu benim. Yetimhanenin soğuk duvarları şahitlik etmişti içimdeki heyecanın ölüşüne. Soğuktan kararmış sokak kaldırımları görmüştü benim çaresiz adımlarımı. Yere düşen her yağmur damlasıyla birlikte bir bir sökülmüştü umudumun kırıntıları. Kendime yeni bir hayat kurup her şeye baştan başlamak, her şeyi kendime göre düzenlemek ve tüm kötü şeyleri geride bırakmak için bir şanstı belki de. Belki de tam tersiydi.

Hayatımın altını üstüne getirmeye kendi ayaklarımla gidiyordum; üstelik emindim ki benim hayatımın altı, en az üstü kadar kötüydü.

Bolu'nun otobüs terminalinde dikilip otobüsü beklerken düşüncelerimin son kez oraya karışmasına izin vermiştim. Vermiştim vermesine fakat bunu yapmak bana hiç iyi gelmemişti. Çünkü ben tüm hayatımı oraya adamıştım ve şimdi orayı terk ediyordum. Belki bir daha asla geri dönmemek üzere, belki de tekrar oraya kaçmak için...

Hayatımı hep mücadele içerisinde geçirmiştim. Okulda derslerimle, beni ezmeye çalışan arkadaşlarımla mücadele ederek geçirmiştim. Parklarda, halka açık alanlarda aileleriyle birlikte olan insanları görmezden gelmeye çalışarak duygularımla; gece olunca yurdumda yalnızlığım ve çaresizliğimin beni boğmasına engel olmaya çalışarak kendimle mücadele etmiş ve çoğundan çok büyük hasarlar alarak çıkmıştım. Çıkmış olmam mıydı buradaki mesele bilmiyordum ancak bazen durup içimdeki curcunaya kulak verdiğimde çıkmış olsam bile parçalanmış olduğum için önemli olmadığını düşünüyordum. Çünkü bunu hissediyordum. Hislerimden oluşan o pis kokulu bataklıktan ne çıkabiliyordum ne de dibe batıp ölebiliyordum. Benimkisi öylece çırpınıp yorulmaktan öteye gidemeyen bir durumdu.

Cehennem Sonesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin