hangimizin cehennemi

1.8K 225 56
                                    

Birkaç kelime yorum yapsanız gerçekten çok mutlu olurum; düşüncelerinizi paylaşmanız hoşuma gider. Ayrıca lütfen yıldıza basınnn keyifli okumalar :")

*

"Günaydın," dedim saçlarımı kaşıyıp mutfağa girerken. Yüksel abi masada oturmuş, tezgahta bir şeylerle uğraşan Sevda anneyle muhabbet edip gülüşüyordu. Yanına oturdum. Uykumu alamamıştım çünkü güzel bir uyku değildi; bölüklü, huzursuz bir geceydi. 

"Günaydın," dedi Yüksel abi gülümseyip saçlarımı karıştırarak. "Alamadın mı uykunu?" 

Başımı iki yana salladım. O ne zaman uyanmıştı acaba? Ömür de yoktu ortalarda. Şukufe herkesten önce yerine oturduğu için onu aramıyordu bile gözlerim. Sıcak avucu enseme yaslandığında kapattım gözlerimi. "Orayı ovsana ya," dedim. Gülerek parmaklarıyla ağır ağır baskı yapmaya başladı. Dokunuşu o kadar güzel ve doğru hissettiriyordu ki, bunun beni yakacağını düşündüm.

"Günaydın," dedi Ömür hâlâ uyuyarak içeri girerken. Kurulamaya gerek bile duymadığı yüzünden kazağına su damlıyordu. "Of neden erkenden uyandık ya?"

"Saat on bir," Sevda anne kızarttığı ekmekleri koydu masaya. "Geç mi yattın Ömür? Kafanı kopartacağım senin! Oynama diyorum şu zıkkım oyunu geceleri!"

"Anne Allah aşkına," tek gözünü açtı zorlukla. Kaşları çatık, saçları dağınık o kadar komik görünüyordu ki. "Bak zaten tersimden kalktım bugün. Sabah sabah ya."

Sevda anne söylenmeye devam ederken yaptığı böreği dilimliyordu. Başımı öne indirip alanını genişlettim, o kadar iyi geliyordu ki. "Ölmüşüm," dedim ben de Ömür gibi bitiktim. "Az aşağısı."

"Tabi efendim," dedi Yüksel abi gülerek. Parmakları ensemde bir aşağı bir yukarı iniyordu; kanım da nereye gideceğini şaşırmıştı haliyle. "Omuzlarını?"

"Yok," dedim. "Yeter sağol abi." Parmaklarının hareketi durdu ancak elini çekmedi. Sevda anne tabaklarımıza börek koyarken hâlâ söyleniyordu ve kendimi tutamayıp güldüm buna. Ömür cevap vermiyor, sadece sabır deyip geçiştiriyordu. Tabağımda duran böreğin kenar kısmını alıp ortasından kesilmiş kısmını koydu Yüksel abi. Kenar kısmını ise alıp kendi tabağına koymuştu.

"Sen burasını ye," dedi sonra parmak uçlarını yalarken. "Orası daha güzel." Güldüm. Yaptığı incelik içimi ısıtmıştı. Gülerek yumurtamı soyuyor, diğer yandan Ömür ile Sevda annenin atışmasını dinliyordum. 

"Kıracağım o bilgisayarı," diyordu Sevda anne patates kızartması alırken. Ömür ise hiç umursamadan hâlâ uyuyarak böreğini yiyordu. Böldüğüm yumurtamın sarısını Yüksel abiye  verdim; sevmediğimden değildi ama o yesin istemiştim. 

"Ben de uyuyamadım gece hiç," dedim konuyu dağıtmak için. "Ne yapsak bugün dışarı mı çıksak azıcık?"

"Evet lütfen,"  Ömür annesine ters bir bakış attı. "Durmayalım evde. Bütün gün bağıracaksın bana sen."

"Bağırttırma beni o zaman!" bunu söylerken bile kızmıştı. Biraz atışarak, biraz gülüşerek yaptık kahvaltımızı. Yarın dönecektik ve ben hiç gitmek istemiyordum yine. Ne çabuk geçmişti koca hafta sonu. Bir daha anca finallerden sonra gelecektik ve tek tesellim o zaman geldiğimizde çok kalacak olmamızdı. 

Kahvaltı sofrasını birlikte toparlarken Sevda anne Ömür'e: "Türk kahvesi yap da içelim hadi oğluşum," dedi. Gülmemek için dilimi ısırmak zorunda kalmıştım. Ömür aksi aksi bakıp kahve makinesine yürüdü.

"İçiyor musunuz?"

"Olur," Yüksel abi bana döndü. Başımı salladım. "Orta,"  ona doğru ilerleyip poposunu şaplakladı. "Oğluşum benim. Çikolata da koy yanına." Güldüm mutfaktan çıkarken. Elçin'i arasam iyi olacaktı. O günden sonra konuşmamıştık doğru düzgün. Numarasını çevirip kulağıma götürürken salondaki koltuğa, Sevda annenin dizinin dibine yerleştim. 

Cehennem Sonesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin