Final

343 12 0
                                        


Serinin ilk kitabı olan Zirve'nin son bölümüdür. Hikaye, ikinci kitap olan ÇUKUR ile devam edecektir.

' Kızıl , iyi misin? ' diyen ağabeyime öylece bakıyordum. Kulağımdaki telefondan bir ses gelmiyordu. Büyük ihtimalle Yağızın sesini duyduğunda kapatmıştı. 

' İris? ' derken elindeki simileri banka bırakan ağabeyime boş gözlerle bakmaya devam ediyordum. Bu halimin onu korkuttuğunun farkındaydım ama bir tepki veremiyordum. Uzun zaman olmuştu. Sesini duymayalı, uzun zaman olmuştu.

Yanaklarımı saran eller ile ' İyiyim ' diye mırıldanırken buldum kendimi. Aslında bu cümle öylesine çıkmıştı dudaklarımdan.  Belki de kendimi bildim bileli aynı cümleyi kurduğumdan...

' Kötü bir haber mi aldın? Yüzün beyazdı zaten şimdi kireç gibi olmuşsun, ne oldu? '

' Bir şey olmadı ya dersim erkene çekilmiş. Okula gitmem gerek şimdi ' 

' Bu muydu? Hadi kalk o zaman seni derse yetiştireyim, yolda yeriz ' diyerek beni banktan kaldırmasına da, zorla ağzıma simit sokuşturmasına da, okula bırakmasına da müsaade ettim.  Şimdi okul bahçesinin bankında elimde yarısı yenmiş simit ile öylece oturuyordum. Onca zaman sonra niye aramıştı? 

Beynimde yankılanan tek soru buydu. 

Neden?

Neden?

Neden?

Yanıma ne zaman geldiğini anlamadığım bir kızın ' bu sana ' diyerek verdiği not ile kendime geldim. Notu usulca açarken çıkacak olan her şeye hazır gibiydim. Ne yıkabilirdi ki beni? Ne kalmıştı?

' Harabeye gel. Bu akşam onda '

Hayır! Bu oluyor olamazdı değil mi?

Bunca zaman ve acıdan sonra tekrar harabeye gidemezdi değil mi? Bitmişti. Bitireceğini söylemişti. Bitti demişti. Harabe bittiğinde ben de biteceğim, biz de biteceğim demişti. Biten sadece biz miydik?

Ne oluyordu? 

Aklım durmuş gibiydi. Hiçbir düşünce beynimde yankılanmıyordu. Tüm düşüncelerim susmuş gibiydi. Düşünemezsem ne yapardım ben? Nasıl devam ederdim? 

Tüm gün o bankta öylecek kalmak sonucu değiştirmemişti. 

Belki de şimdi, düşüncesizce bir karar vermem gerekiyordu. Burada oturduğum onca saat içinde beni bulan tek düşünce bu olmuştu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra ayaklandım. Bacaklarım uyuşmuştu. Kendimi o kadar çok kasmışım ki, bacaklarım bedenimi hatırlamakta zorlanmıştı. Derin birkaç nefes daha alıp verdikten sonra ayaklarımın beni harabeye götürmesine müsaade ettim. Bugün bütün hareketlerim istemsizce karar veriyordu.

Harabeye yaklaştıkça adımlarımda daha da hızlandı. Ölüme bu kadar hevesli miydim? 

Adımlarımın hızına ayak uydurmakta zorlanıyordum. Öyle bir andı ki, kendi adımlarım bile yolunu şaşırmıştı. Kulağıma çalınan sesin, içimde yarattığı deprem devam ediyordu. Neden? Neden şimdi?

Kapıda bekleyen adam ile bakışlarımız kesiştiğinde, elini usulca kulağına götürdü ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Yine gelmiştim. Harabeye, yine gelmiştim. Halbuki söz vermiştim. O karanlığa bulaşmayacaktım. O karanlığı tanımayacaktım.

Ama bilmiyordum, o karanlıkla uzun zaman önce tanıştığımı.

' Hoş geldiniz İris Hanım ' diyen adam kapıyı açarken ' Sizi bekliyorlar ' diye devam etmişti. Derin bir nefes alıp verdikten sonra içeriye ilk adımımı attım.

ZİRVE ( K. 1 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin