gözünde abartıyorsun

256 28 16
                                    

buz pistinde saatlerce eğlendikten sonraki gün beraber uyumaya çalışarak geçirmiştik.

ben uyuyordum uyanıyordum ama heeseung'u hala uyumamış olarak buluyordum. 

sonraki gün daha ciddi maçlar vardı ve ben karşısına ateş ya da toprak biri gelirse ne yapacağını düşünüyordum.

hava ve su ile ikisini baskılamayı biliyordu ama elimden bir şey gelmediği için kötü hissediyordum.

yatakta vücutlarımız birleşmiş bir şekilde yatıyorken heeseung kafasını boynumdan ayırıp "bugün yarışlara gelecek misin?"

"bilmiyorum. sunoo'yu izlemek bile zor geliyor. seni kesin izleyemem"

"bugün izlemeye gel. daha güçlü kişiler olacak ve senin de az da olsa bir şeyler izlemen ve öğrenmen gerekiyor" kafamı sallasam da çok umrumda değildi.

"söz veremem hee" "tamam güzelim bir şey demiyorum" diyip boynuma geri koymuştu kafasını derin aldığı nefesler boynumu biraz gıdıklasa da biraz daha dinlenmekten zarar gelmezdi. sonuçta yarışlar öğleden sonra başlayacaktı.

••••

heeseung çok istediği için en sonunda yarışların olduğu yere girdiğimde önlerde oturan bizimkilere bakmıştım. jake jay jungwon riki sunoo heeseung şeklinde sıralanmışlardı.

heeseung'un bir yanının boş olduğunu gördüğümde gülümsemiştim.

"oh! sunghoon hyung? sonunda gelmişsin"

aralarından beni ilk sunoo fark ettiğinde gülümsemiştim. heeseung merakla onun baktığı yere baktığında göz göze gelmiştik.

gülümsememi sevdiğini çok fazla dile getiriyordu ama ben onun gülümsemesini daha çok seviyordum.

"bakıyorum hepiniz fazlasıyla heyecanlısınız"

heeseung bir şey demeden bana sarıldığında jungwon beni onaylamıştı.

"ben aslında rahatım da jay'in karşısına kışkırtabilecek biri gelirse diye korkuyorum"

"ya ben dayanırım diyorum"

"jungwon haklı dayanamazsın jay" diyerek gülen riki ile ben de katılmıştım.

"özellikle jungwon'a aşk mektubu yollayanlardan biriyse durduramayız" demişti jake.

"of jake ya şu konuyu açmasan nolurdu"

"jungwon'un güzelliği başıma bela zaten sorun yok"

bu keko tavrına jungwon çoktan düşmüşken sunoo ve jake gibi ben de kusmuş gibi yapmıştık.

"sesin çıkmıyor hiç"

"sadece gelmeyeceğini sandığım için şaşırdım"

"mutlu musun bari"

"çok... hatta üzülmene hiç gerek kalmayacak çok güzel atlatacağım tüm yarışları"

"umarım heeseung. odamız buranın hastanesine fazlasıyla yakın ve ben dün yaralanmış olanları gördüm. korkuyorum lütfen kendine dikkat et"

"merak etme. sen direkt dibindesin diye öyle geliyor çok yaralı çıkmaz genelde. hem bak hiçbirimize bir şey olmadı, olmayac-"

"ÇÜŞ"

"lee yongbok ve lee minho değil mi onlar" sunoo bağırdığında baktığımda iki tane çocuk vardı. biri ciddi bir şekilde etrafa bakınırken diğeri sarı saçları ve sunoo'nun gülümsemesi kadar kocam gülümsemelerle etrafa bakıyordu.

"o zaman choi kyubok ile lee minki de mi gelmiş?"

heeseung çatık kaşlarıyla diğerlerine döndüğünde jake "öyle görünüyor" demişti.

choi kyubok ismi tanıdıktı.

"choi kyubok?"

"babamızla beraber element kontrolcüsü olan diğer kişi."

"lee minki ise su elementinin başkanı. yongbok ve minho onların oğlu, sevgilim"

anladığımı belirtirken "burada ne işleri var o zaman? yoksa ikisi de mi yarışta olacaklar" jay sıkıntıyla konuştuğunda "umarım bizimle denk gelmezler" diyen jungwon ile riki kafasını sallamıştı.

"kendime güvenim fazla ama özellikle lee minho ile karşı gelmek istemem. hiç acıması yok"

jake'in "eskiden felix ile heeseung sınıftaydı. şu an su ikinci sınıf yani. ben teneffüslerde heeseung'un gittiğimde  arada abisi de geliyordu ve ben bu kadar soğuk birini hiç görmedim" demesiyle "heeseung'dan da mı soğuk"

"sen beni gözünde abartıyorsun o derece hayatım"

ᴀᴄᴀᴅᴇᴍʏ ᴏꜰ ᴇʟᴇᴍᴇɴᴛꜱ-ʜᴇᴇʜᴏᴏɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin