005

402 34 38
                                    

Henry

Üç haftadır bu ana hazırlanıyordum ama yine de sürpriz oldu.

Bir anda titreşimleri hissettiğini söyleyince elim ayağıma dolaştı. Yine de renk vermediğimi düşünüyorum. Nihayetinde bu anın geleceği belliydi.

Ofisten ayrılmadan apar topar kendimi tuvalete attım ve hemen Carter'ın haplarından yuttum. Elbette bu yalnızca geçici çözüm ama büyük ölçüde titreşimlerimi maskeleyecek. Brenner bu ilaçlardan hep bulundurduğu için Carter'da da olur sanmıştım ama temin etmesi bir haftayı buldu. Neyse ki hazırlıklıydım. Aksi halde Eve bir şeylerin ters olduğunu anlayabilirdi.

Artık zihnine girmem de mümkün değil. Birinin zihnine girmek tüm enerji akışının içine benliğini fırlatmak demek ve doğuştan güce sahip birinin bunu fark etmemesi imkansız. Yüz ifadelerinden ne hissettiğini çözmek zorundayım.

Kutlama masasının başındaki Eve'e göz atıyorum. Neşeli duruyor. Robin bit pazarından ona bir prenses tacı almış, Joe da bir değnek. Çok komik olduklarını zannediyorlar. Sinir olmaktan kendimi alamıyorum. Evet, inanılmaz bir şekilde bizimle Estonya'da kalmayı kabul ettiler. Müthiş derece dengesiz oldukları apaçık ortada.

Eve'in kahkahası düşüncelerimi bölüyor. Elindeki aptal değneği sallayıp bir kraliçe edasıyla eğiliyor.

Dudaklarım istemsizce yukarı kıvrılıyor.

Belki de o kadar kötü bir fikir değildir.

Keşke ben de bir şeyler alsaydım diye hayıflanıyorum şimdi. Bu kadar mutlu olacağını bilseydim tüm pazarı satın alırdım.

Tabii bu birkaç cana mal olurdu. Yine de Eve için değer.

"Eve'in sihrinin geri gelmesinin şerefine hepinizi kutlamaya götürüyorum!" diye bağırıyor Joe. "Şampanya benden." Göz kırpıyor.

Çok yorgun olduğum bahanesini sunmaya hazırlanırken Eve'in coşkulu tepkisiyle karşılaşınca susuyorum. Sanırım bir geceliğine bu curcunaya katlanabilirim.

*

Siktir.

Robin'in odasından tacıyla birlikte süzülerek çıkan Eve'i görünce ilk tepkim bu oluyor. Robin, gecenin yıldızına özel bir "baştan yaratma" sergileyeceğini söylemişti ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu.

Eve kusursuz bir askı, bu tartışmaya kapalı.

Gözlerimi pürüzsüz gerdanını açıkta bırakan dantelli elbisesi üzerinde gezdiriyorum. İnce hatlarını ortaya çıkaran hatta kadınsılığını vurgulayan bir seçim. Sisle puslanmış aurası onu her zamankinden daha da dayanılmaz yapıyor. Şarap içmişçesine kırmızılaşmış dudaklarını dişlerimin arasında hayal ediyorum.

Siktir, siktir, siktir.

Kan akışımı boğazımda hissetmek için iyi bir zaman değil. Yutkunup gözlerimi Joe'ya çeviriyorum. O da Robin'e bakıyor olacak ki benim bakışlarımı fark edince irkilip kendine geliyor. Sözsüz bir anlaşmaya varmışçasına birbirimize sırıtıyoruz.

"Ee, nasıl olmuş?" diyor Robin gururla, eserinden memnun olduğu belli. Bakışlarımı Eve'in çekingen gülümsemesine kilitliyorum.

"Kusursuz." Hafifçe gülümseyip kolumu uzatıyorum. Eve yanıma yaklaşırken, "Sen de fena değilsin," diye fısıldıyor.

"Gecenin en güzel kızları bizde," diyor Joe dalkavukça. Robin Joe'nun öne düşen perçemini geriye doğru fırlatırken gülümsüyor.

*

004x001Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin