023

245 34 11
                                    

Gözümü açtığımda iki kadının tepemde dikildiğini görünce irkildim. Yatırıldığım yatakta doğrulmaya çalıştım ama ellerim ve bacaklarım zincirlenmişti. Ağzımda tuhaf bir tat vardı, sanki zorla ilaç yudumlamış gibiydim. Gücümü perdelemeye çalışmış olmalılardı ama kendimi o kadar güçsüz hissetmiyordum. 

Ağzımı açıp bir şeyler demeye çalıştım ama dudaklarım öylesine kurumuştu ki tek bir ses çıkmadı. 

"Charlotte, lütfen bardağı uzat." 

Charlotte'un uzattığı bardağı zorla dudaklarıma dayayıp içtirmeye çalışan kadını inceledim. Kemikleri seçilebilecek kadar zayıf, kır saçlı ve sert bakışlı bir kadındı. Birkaç yudum aldıktan sonra zorla başımı çevirdim. 

"Kendini iyi hissediyor musun?" dedi diğer kadın yumuşak bir sesle. Kişiliklerinin ne kadar zıt olduğunu aklımdan geçirdim. 

"Henry'i getirin." Sesim kısıktı ama boş odada gayet net duyulmuştu. 

İki kadın da birbirine baktı. Sert olan kadın keskin bakışlarını bana çevirince istemsizce gerildim. "Peter Ballard demek istedin herhalde." 

"Peter Ballard, Henry Creel... Zerre umrumda değil. Onu derhal buraya getirin." Gücümü göstermiyor olmam kullanmayacağım anlamına gelmiyordu ama şimdilik zayıf görünmemde fayda vardı. Yorgunmuşçasına inleyerek acınası görüntümü pekiştirdiğimi umdum. 

Charlotte'un yüzünde tedirgin hatta telaşlı bir ifade belirmişti. Alt dudağının ağlayacak gibi titremesi tuhafıma gitti. "Seni zehirlemeyi başardı, değil mi?" Titrek sesini gizlemek istercesine elini ağzına kapatırken birkaç adım uzaklaşarak arkasını dönmüştü. Diğer kadın yutkunarak Charlotte'un sallanarak yürümesini izledi, o da gerilmişti. 

Charlotte bir anda arkasını döndü. "Aşık mı oldun yoksa?" Sesindeki hayal kırıklığı midemi burktu. 

"Size ne bundan?" dedim bir anda. Daha ılımlı yaklaşmam gerekiyordu, biliyordum ama kendimi tutamamıştım işte. 

"Aşık." Kadın onaylamaz bakışlarını Charlotte'a dikmişti. "Sana söylemiştim." 

"Anladık Olivia, her zamanki gibi sen haklısın." Charlotte ellerini kısa saçlarının arasından geçirdi, ardından elini beline koyarak hesap sorar gibi bir şekilde, "Theo gibi gerçek bir beyefendi yerine tercih ettiğin ucubeye bak." diye bağırdı. 

"Eş seçiminde tavsiye verecek konumda olduğumuzu sanmıyorum, Lottie." dedi Olivia alayla. "Duygusal tepkiler veriyorsun." 

"Theo mu?" dedim öfkeyle. "Theo'yu siz mi yolladınız?" Zorla doğrulmaya çalışınca bileğimdeki zincir tenimi keser gibi olmuştu. Acıyla inlerken kıvılcımlar saçan gözlerimi ikisinin yüzleri arasında gezdirdim. "Gerçek beyefendi dediğin adam bana tecavüz etmeye çalıştı!" dedim tükürürcesine. 

Charlotte yeniden şaşkınlıkla elini ağzına kapatırken birkaç adım geriye sendelemişti.

"Yalan söylüyorsun." dedi Olivia kesin bir sesle. "Pavel en iyi adamlarımızdandır." 

"İyi ya da kötü olduğuna adilce karar verileceği bir yerde en azından." dedim alayla. Donuk bakışlarını görünce, "Muhtemelen cayır cayır yanıyordur." diye ekledim ruhsuzca. 

İkisinin de gözleri irileşti. Olivia bir anda yakamdan tutup beni kendime çekince canım yandı. "Pavel'i mi öldürdünüz?" dedi dişlerinin arasından. 

"Lilith'in suçu değil, o manyak yapmıştır!" diye çığlık attı Charlotte.

Lilith. 

Tepeden tırnağa ürperirken yakama yapışmış Olivia'yı sinek kovarcasına fırlattım. "Ne dedin sen?" 

004x001Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin